Paylaş
◊ Herkes nasıl iç içe...
◊ Herkes nasıl dip dibe...
◊ Herkes birbirinin Instagram paylaşımına kafasını sokup etkileşim alma derdinde...
Sonuçta yeni dönemin bu popüler meslek grubunun olmazsa olmazlarındandır ‘dağa gitmek’.
Sonraki maddeler sırasıyla...
◊ Dubai seyahati...
◊ Business uçak bileti fotoğrafı...
◊ Lüks bir araç içinde logoyu gösteren fotoğraf paylaşımı...
Neyse.
Hafta sonu gidilen kar tatili dönüşü çoğunda bir panik vardı.
İyi miyim acaba derdine düşenler mi dersiniz, test yaptırsam mı diye kara kara düşünenler mi ararsınız...
Çünkü influencer Danla Bilic, Kartalkaya dönüşü Covid testinin pozitif olduğunu açıkladı.
E haliyle Danla’nın yanındaki başka isimlerden de şu an Covid pozitif olanlar var.
Olup da bunu açıklamayan hatta hasta olup test yaptırmayanlar var.
Yaktı milletin başını Danla.
İlginç olan ise eski fırtınaların kopmaması.
Artık herkes korona olmayı normal karşılıyor.
Yani şöyle düşünün...
∆ O kişiler 500 takipçi kazanmayı...
∆ Yarı ünlü biriyle arkadaş olmayı...
∆ Yarıdan biraz fazla ünlü biriye yemeğe çıkmayı...
∆ Geçici ünlüyle dans ederken story atmayı Covid olmaya tercih ediyor...
Cem Yılmaz’a zaman vermek
Cem Yılmaz’ın gösterisi yayınlandıktan sonra sayısız eleştiri yağmuru gördük.
∆ Bu da komik mi be...
∆ Bitmiş bu adam...
∆ Eskisi gibi güldürmüyor...
Ama zaman geçince işler de değişiyor.
Hep böyle olmuştur.
Hafta sonu Duvar’da Menekşe Tokyay’ın Cem Yılmaz ile ilgili şahane analizini okudum.
“Daha önceki Cem Yılmaz gösterilerinde, salondan çıkanlar esprileri hemen unuturdu, şimdi akılda kalıcı ve bazı hassas noktalara dokunan espriler yapıyor” diyor Menekşe...
Doğru.
∆ Alaçatı’da aldıkları evin eskiden kilise olmasıyla övünenleri...
∆ Kilise üzerine kurulan siteden ev alanların bunu ballandıra ballandıra anlatmaları...
“Bir sonradan görmelik halini dramlaştırıyor” diyor. Çok doğru.
Tam da böyle bakmak lazım Cem Yılmaz’ın gösterilerine ve böyle bakmak için de ‘zaman’ lazım. Eleştirmeden, yuhalamadan biraz bekleyin.
Aklınızda ne kaldı?
Neyi sohbet masalarımızda tartışıyoruz lütfen onlara bakın.
Yılmaz’ın spor salonunda yaşananları, Tarkan’lı tekne gezisini hep masamızda konuşmuyor muyuz?
Önce susayım dedim...
Bu günümüzde çoğumuzun problemi... Aldatılınca şöyle düşünenler var...
◊ Herkes aldatıyor!
◊ Hiç değilse tek kişiyle aldattı!
◊ Ben de ona zaten kötü davranıyordum, hakkıydı!
◊ İlişkimizin emekleme dönemiydi, sayılmaz!
◊ O ‘kadın-adam’ ona takıntılıydı, şeytana uydu!
İşte size ‘hataya giden yolun’ kısa bir haritası bu.
Böyle düşününce sonu tabii ki barışmaktır. Ama hatadır aslında.
Bunu güçlü kadınlar, dirayetli erkekler yapıyor üstelik!
Her şey ‘normalleştirmekle’ başlıyor. Biz artık aldatmayı bahanelerle normalleştirmeye başladık. Bakın şimdi İrem Derici ile Cem Belevi’nin barıştığı söyleniyor.
Günün sonunda elbette ‘bize ne’ ama aldatma sonrası...
◊ Af çıkmamalı...
◊ “Gel bir daha deneyelim” olmamalı...
◊ “Düzeltiriz be” denmemeli
Ben aldatma sonrası saygılı, seviyeli, aşk dolu sürüp giden bir ilişki görmedim, çok eminim görmeyeceğim de!
Sezen’e yürüyenler
Sezen Aksu’nun bir şarkısındaki sözler yüzünden akşamın bir vakti evine doğru yürüyüşe geçip basın açıklaması yapan kitle...
Hepiniz, playlist’lerinizde en az 5 Sezen şarkısı tutuyorsunuz, aranızdan en az 10 kişi ilk aşk ya da ayrılığını Sezen Aksu şarkılarıyla yaşadı, o eyleme giderken bile belki yolda Sezen dinlediniz, en az bir kere olsa “iyi ki Sezen Aksu var, olmasa halimiz niceydi” cümlesini kurdunuz.
“Gidiyorum bütün aşklar yüreğimde” şarkısı fonda çalarken siz direksiyon başında story attınız.
Bizler elbette bunu ispat edemeyiz ama siz gelin itiraf edin...
Paylaş