Paylaş
Bu isimler son dönemde sosyal medyadaki uygunsuz mesajlarıyla gündeme geldi.
Cem Özer’in mesajlaştığı kişiye fotoğraflarını da yolladığı ortaya çıktı. Birini mesajla rahatsız etmek suçtur.
Birine taciz boyutuna ulaşan mesajlar göndermek ahlaka aykırıdır.
Ama unutmayalım ki ‘ifşa’ da bir suçtur.
Bu ifşa olaylarında sanki bir şeyler gözden kaçıyormuş gibi gelmiyor mu size de?
Adı üstünde mesajlaşma.
Karşılıklı yani.
Mesaj atan kadar mesaj atılan kişinin de yazdıkları ortada.
Üstelik bazılarında hiç de rahatsızlık duyuluyormuş gibi bir hâl tavır yok...
Ama sonra ne oluyorsa, bir anda bu ünlü isimler ifşa ediliyor.
Aralarında mesaj attığı kişiye rahatsızlık veren yok demiyorum, muhakkak vardır.
Ama tek taraflı bakmayalım bu olaylara.
Mesajları ifşa edenlerin çoğu, bir şöhret olma hırsı, gündemde kalma heyecanı içinde sanki.
Son birkaç örneği incele-diğimizde günlerce süren mesajlaş-malar görü-yoruz.
Hatta gülen suratlar, kalp emoji’leri havada uçuşuyor.
Madem rahatsızlık duyan bir taraf var, bu mesajlaşmaların kesilmesi gerekmez mi?
Doğru olan, cevap verilmemesi, hiçbir şey yazılmaması değil mi?
Hatta rahatsız edeni tek tuşla engellemek en kolay yol olmaz mı?
“Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek” diye bir suç var.
Hani pek ciddiye almadığımız...
İki kişi arasındaki özel konuşmaları ifşa etmek suç.
İki kişi arasındaki konuşmaları basın yoluyla ifşa etmek daha fazla cezayı gerektirecek bir suç.
Rahatsız edeni, taciz boyutunda mesajlar atanları hemen dava edelim, bu en doğal hakkımız.
Ama bunu yaparken bu mesajların yayılmasına neden olursak, haklıyken haksız duruma düşebiliriz.
Bıkmadan yazacağım!
Bir hafta sonu klasiği oldu, ne acı.
Pazartesi sabahlarına şoke edici görüntülerle uyanıyoruz hep.
Ne kötü.
Kurallara uyan bizim tayfadan sanki her hafta birileri eksiliyormuş ve karşı tarafa geçiyormuş gibi geliyor.
Ne düşündürücü.
Evlerde parti yapanlar bu hafta biraz akıllandılar.
Parti yapıyorlarsa bile sosyal medyadan görüntülerini paylaşmıyorlar.
Ama bazı mekanlardan gelen görüntüleri izleyince, bunlar herhalde başka bir gezegende yaşıyor, onların dünyasına korona falan uğramamış diyorsunuz.
Bebek’teki bir mekanda, adı Bebek Lokal olan mekanda bir sorumsuzluk örneği daha yaşandı. Mekan öyle doldu ki cumartesi akşamı...
Kalabalık dip dibe gece geç saatlere kadar eğlendi.
Müziğin sesi kısılmadı...
Kapılar erken kapanmadı...
Kuralların üzerine basılıp geçildi.
Sonra öğrendim, bu işletmeden herkes rahatsızmış.
Defalarca mühürleniyor...
Defalarca uyarı alıyor...
Ama nedense bunu pek umursamıyorlarmış.
Turizm ruhsatlı mekan için Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yazı yazdı.
Kısa süre içinde bakanlıktan bir yaptırım gelmesi bekleniyor.
Bu arada mekanın pazar akşamı yaptığı paylaşımlara bir göz gezdirdim. Hani belki bir özür mesajı görürüm diye. Dalga geçercesine, “İşte size sosyal mesafe, bakın kurallara uyuyoruz” diye boş masaları çekip paylaşmışlar.
Yahu kimi kandırıyorsunuz?
Bitti mi...
Hayır.
Diğer skandal Cihangir’de yaşandı.
Bir mekanda dansöz eşliğinde dans edenler, sosyal medya hesaplarından “Korona, bak dalgana kardeşim” yazılı görüntüleri paylaştı.
Bir tarafta kurallara uymaya hazır olan ama mekanlarını açamayan kulüp işletmecileri...
Bir tarafta gece gezip eğlenmeyi seven ama bilinçli olup evinde oturan kesim... Diğer tarafta bu sorumsuz işletmeler ve oraya giden müşteriler.
Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapmayacaksın
Nusret pandemi döneminden beri arada sırada Dr. Mehmet Öz’ü Instagram’dan canlı yayına alıyor ve sohbet ediyor.
Gazetecilik yapmaya çalışan Nusret, gündemdeki soruları Dr. Öz’e soruyor. Son olarak ‘asemptomatik’ hastalarla ilgili bir soru sormaya çalıştı Mehmet Öz’e. Soramadı.
Bir türlü dili dönmedi.
‘Asemptomatik’ diyemedi Nusret. Güldük eğlendik...
Şimdi Nusret’in yapması gereken; günde 10 dakika ‘asemptomatik’ diye pratik yapmak. Bu işi 1 haftaya kalmaz çözer. Hatta çözmekle kalmaz...
‘Kapiçinoooooo’ akımından sonra...
Kahvesinden bir yudum alıp ‘Asemptomatikkkkkkk’ deme akımını da başlatır.
Paylaş