Paylaş
Hiç inkar etme
Gruba bak...
Neredeyse her yıl bir üyesi şiddet olayıyla gündeme geliyor.
Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun solisti Kaan Boşnak’ın adı eşine uyguladığı şiddet iddialarıyla anılmıştı geçen sene.
Şimdi de grubun gitaristi Can Tunaboylu’nun başında benzer bir durum var.
Kız arkadaşı bir açıklama yaptı ve dehşet verici bazı fotoğraflar paylaştı.
Dün Hürriyet gazetesinde gördüm.
Şimdi çıkıp da kimse (ki bu beyefendi yaptı bunu) “olay bildiğiniz gibi değil asıl şiddete uğrayan benim dava sonnuda aklanacağım” demesin.
Bu da bazı şiddet uygulayan erkeklerin son zamanlardaki sığınma cümlesi haline geldi.
O fotoğraflar yalan değildir, photoshop falan olamaz.
O açıklamadaki cümleler uydurma falan da değildir.
Ortada bir kadın ve o kadına uygulanan şiddet var. Bunu yapanın da kim olduğu belli.
Yazık, güzel müzik yapıyorlardı.
Artık ne yaptıkların müziğin önemi var ne de açıklamalarının.
Bu ülkeden bir Yüzyüzeyken Konuşuruz grubu geçti.
Nasıl bilirdiniz diye sorarlarsa da ‘kötü bilirdik’ deriz olur biter.
Vay ‘kral’ abimize bak sen
Adı Callitxe...
Ruanda doğumlu ve 71 yaşında.
Hafta sonu okuduğum en ilginç haberlerden birinin kahramanı o.
Çünkü tam 55 yıldır kadınlardan kaçıyormuş.
Şaka değil.
Kadınlara selam vermemek, görmemek ve yan yana gelmemek için kendini eve kapatmış...
Korkusu öyle büyük ki, 16 yaşında yüksek bir çit inşa etmiş kendine. Amacı kadınların girmemesini sağlamakmış.
O günden beri inzivası devam ediyor. Komşuları kendisinin çok az dışarıda görüldüğünü söylüyor.
Hatta ona yiyecek içecek yardımı yapanlar sayesinde yaşıyormuş.
Şimdi bu hikâyeye göre bahsi geçen kişinin Brad Pitt falan olması lazım değil mi?
Artık kadınların ilgisinden bıkmış ve kendini kapatmış biri falan bekliyorsunuz haklı olarak. E değil...
Alakası yok.
Kadın görünce panik atak geçiren, aşırı terlemeyle boğuşan ve nefes almakta zorlanan biriymiş, böyle bir rahatsızlığı varmış Callitxe’nin.
Pes, çok hastalık duydum da böylesini duymamıştım.
Ama hayatı ıskalamış bu beyefendi.
Kadınlardan kaçılır mı yahu.
Geç değil halen fırsatı var falan da demeyeceğim geç çünkü.
Bu saatten sonra geçmiş olsun.
Ah Callitxe Bey ah...
“Bir insan adını 3 kez değiştirir mi?”
Kanal D’de Nur Tuğba Namlı ile Hakan Ural’ın sunduğu “Neler Oluyor Hayatta” programında seyrettim dün.
Metin Akpınar’ın kızı olan Duygu Nebioğlu canlı yayındaydı.
Neler yaşamış kız.
Yürek yakan bir hikâyesi var.
Neler sığdırmış içine.
Bir cümle kurdu programda Duygu.
“Bir insanın ismi 3 kez değişir mi” diye sordu. Vicdanı olan bu cümleden çok şey çıkartır.
Doğuyor, öz annesi ona bir isim veriyor.
Sonra yurda bırakılıyor, oradakiler ona başka bir isim veriyor.
Ardından evlat ediniliyor ve orada kendi adını seçiyor.
Bazen çok acımasız oluyoruz.
Anlık hareketlerle hayatları altüst edebiliyoruz.
Bazılarımız ne insanlıktan ne vicdan muhasebesinden anlıyoruz.
Hani demişti ya geçtiğimiz gün Duygu, “Size elimdeki delillerle gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlattığım da sanat tarihinin kaybı çok büyük olur” diye.
Az bile söylüyor sanırım.
Az daha konuşsa yıkıp geçecek Metin Akpınar efsanesini.
Görgüsüz olmayacaksın!
Görgüsüzlüğün bir insanın başına neler açabileceğini görüyoruz.
Bir de kolay paraya, para şovuna, lüks arabalara, dolar dolu havuzlara falan özenmemek gerektiğini görüyoruz.
Bir yerinden belki de iyi oluyor bu.
Çok nettir ki, demeyeceksin ben büyüğüm.
Demeyeceksin ben en güçlüyüm.
Hiç demeyeceksin çok param var.
Ve en önemlisi yapmayacaksın sonradan görmelik.
Tutacaksın kendini.
Yapmayacaksın artistlik.
Yapmayacaksın görgüsüzlük.
Gün gelir Dilan & Engin Polat çiftine benzer sonunuz...
Aman diyeyim...
Paylaş