Paylaş
Her şeye parmak sallayan, her şeye muhalif, her şeyde bir ‘ama’sı olan insanlardan hazzetmiyorum.
Ne kadar bilgili, ne kadar yetenekli, ne kadar usta olursa olsun kafamı uzatıp birkaç cümle edesim geliyor öyle tiplere...
Şimdi gel de hak verme mesela Sinan Akçıl’a...
Fazıl Say’a, “oturduğu yerden parmak sallaması beni biraz sıkmaya başladı. Sakinleş biraz, germe bizi. Umut ver yoksa umutsuz vaka olursun” dedi...
Çünkü Fazıl Say...
◊ Fenerbahçe yeniliyor, ‘Ali Koç git’ diyor.
◊ Ülkede bir sıkıntı oluyor, ‘O gitsin’ diyor.
◊ Sitesinde kaldırım taşı sökülüyor, ‘yönetici kaybol’ diyor.
◊ Restoranda siparişi geç geliyor, ‘işletmeci işi bırak’ diyor.
E ama yani!..
Git demek kolay, kalıp çözüm üretmeyi önerse mesela?
Vallahi gerginlikten çatlamak üzereyiz sakinleştirmeyi denese?
Şahane bir müzisyen oysa...
Sadece işini de yapsın demiyorum, söz söylemeye hakkı var.
Ama ayrıştırmak yerine birleştirici olsa keşke?
Bakın o zaman nasıl da sözleri ciddiye alınır, paylaşımları nasıl da alkışlanır.
Eleştirileri nasıl da önemsenir...
Ben zaten inanmamıştım ki
Şeyma Subaşı instagram’da başlattığı abonelik sisteminde 5 bin abone sayısına ulaşınca hediyeler dağıtacağını açıkladı. Bir nevi vaatler verdi aslında.
Sonra da, “Demek ki neymiş... Benim hakkımda çıkan haberlere inanmayacakmışsınız” dedi.
Vallahi ben zaten inanmamıştım Şeyma...
Cidden inanmamıştım.
200 bin kişinin kalkıp, bir de ücret ödeyip abone olacağı hiç inandırıcı gelmemişti.
Bir nebze de olsa gerçeklerin ortaya çıkması mutlu etti şahsımı. Neyse 5 bin abone de iyi rakam.
Önce 69 lira sonra 120 lira yapılan abonelik fiyatının ortalamasını alırsak, 5 bin aboneyle de çarparsak iyi bir kazanç çıkıyor ortaya.
350-400 bin lira arasında bir gelir elde ettiği anlamına geliyor bu.
Öyle konuşulduğu gibi 8-10 milyon liralar değil yani.
Böyle böyle 10-15 bin aboneyi bulur Şeyma...
Bekarlığa veda, düğün, ev hayatı, yaz geliyor tatil yerleri falan diye tutturur gider benden söylemesi...
Doğruysa müdahale edelim
Diyorlar ki Bodrum’da bir tabak menemenin fiyatı 2 bin 900 lira olmuş.
Yumurta, yağ, domates, biber, soğan biraz da tuz.
Arkadaşlar bu doğruysa bu işin peşini bırakmam.
Her şeyi anlıyoruz...
Lahmacun sembol oldu herkes tutturabildiğine diyoruz.
Ayran lahmacunun yanında olmazsa olmaz onu da bir şekilde yutturuyorlar diyoruz, döner desen et var içinde diyoruz.
Ama menemen bu!
Eğer basit bir menemene 2 bin 900 lira veren olursa ilk uçakla terk etsin ülkeyi...
Bizim güzel ve zeki beyinlere ihtiyacımız var.
2 yumurtaya 2 bin 900 lira verenlere değil!
Yoğurt mu patlıyor?
Bu haftamızı neşeyle geçirmemize sebep oldukları için öncelikle çok teşekkür ediyorum Melis ve Reşit iklilisine.
Kavga ettiler, birbirlerine vurdular, şuyumu ver, buyumu ver diye birbirlerine seslendiler falan.
Bir yandan ağlayıp sızlayıp, diğer yandan TikTok yayınlarına devam edip paralarını da kazandılar.
Neyse Reşit Bey demiş ki, “Melis beni bir yere götürdü, patlayan yoğurt yedik bir de makarna... Gece sonu 4 bin lira hesap ödedik.”
Hahahaha.
Ya sen çok yaşa be dostum.
Patlayan yoğurt dediği ‘Burrata’...
Yani bir çeşit İtalyan peyniri.
Ya bilmek zorunda değil tabii ki.
Ama böyle bir hayat yaşıyorsun madem öğreneceksin!..
Hem o gün yerken, sonrasında hesabı öderken sorun yoktu da sonra mı aklına geldi 4 bin lira ödediğin.
Neyin hesabı bu günler sonra.
Tamam patlayan yoğurt Türk ‘geyik’ tarihine geçecektir elbet ama bu olaydan şunu çıkarmamız lazım...
Allah ödediği hesabı bile konuşan erkeklerden uzak tutsun insanları...
Ha bir de burrata peynirine patlayan yoğurt diyenlerden...
Paylaş