Hayırlı evlat Zeynep

Hayatını kaybettikten sonra bıraktığı emanetleri, çocukları sayesinde sahipsiz kalmadı.

Yıllardır Amerika’da Silikon Vadisi’nin en önemli şirketlerinden bir tanesinin CMO’su (pazarlama ve satış yöneticisi) olarak görev yapan kızı Zeynep İnanoğlu Özdemir işlerine ara vererek tüm yazı Türkiye’de geçirdi.

Özdemir’in çalıştığı yer şampiyonlar ligi, o yüzden Türkiye’nin zekâsıyla alkışladığı kadın o...

Ve aylardır Erler Film ve TÜRVAK operasyonlarını yönetmek için gece gündüz çalışıyor. TİM Show Center’ı Darüşşafaka’ya devrettiler, TÜRVAK’ı daha nasıl ileri götürebiliriz diye tüm planlamaları yaptılar ve Erler Film’de oluşabilecek ufak pürüzlerin dahi önüne geçtiler.

Vefadır bu yapılanların bir diğer tanımı.

Dile kolay, siz Amerika’nın en büyük şirketlerinden birini yönetin ama baba vasiyeti için oradaki işi gücü dondurup buraya gelin...

Vallahi bravo!

Böyle evlatlar sayesinde bir asır daha yıkılmaz Türker Bey’in yaptıkları.

Kafalar karışık

İstanbul’a yeni 2 bin 500 taksi teklifi onaylandı. Yeni taksiler sadece online uygulamalar üzerinden çağırılabilecek.

Ama yine kafalarda soru işareti var. Kimi diyor ki, bu iş ‘tekelleşmeye’ yol açacak, çünkü tek bir firma yani ‘Bitaksi’ üzerinden bu taksiler kullanılacak.

Başka birileri “Öyle bir şey yok, üç firma bu iş için onay aldı” diyor.

E iyi de açıklasanıza firmaları, versenize detayları...

Eğer tek bir firma, yani ‘Bitaksi’ bu işi yapacaksa, varsın olmasın yeni taksiler. Çok saçma.

Ama Uber’inden tutun da Bitaksi’ye kadar tüm firmalara açılacaksa sistem, o zaman olur bu iş.

Yeni taksilerde tepe lambası olmayacak, yoldan müşteri alamayacak, mutlaka güvenlik bölmeli olacak ve ayırt edici tasarıma sahip olacak.

Ben bu kadar bölünmüşlüğe de karşıyım aslında.

Yani bir taksi yoldan müşteri alırken diğeri alamayacak, bazılarında tepe lambası olurken diğerlerinde olmayacak, tasarımları farklı olacak gibi şeyler de kafa karıştırıyor.

Zamanla tekli sisteme dönsek, tüm taksiler aynı olsa keşke.

Umarım o günleri görürüz.

Biz şimdi hiç değilse o taksilerde görev yapacak şoförleri iyi seçmeliyiz.

Düzgün, efendi şoförleri bulup çıkarmalıyız yollara.

Zihniyet değişmeli çünkü.

O zihniyeti de değiştirirsek İstanbullunun çilesi yavaş yavaş biteceğe benziyor.

Göze sokarsan yalnız kalırsın

Çok konuşmamak lazım bazen işte, laf yarışlarına falan girmemek lazım, çok da göze sokmamak lazım yaşananları.

Sonra böyle kalıyorsun tek başına kalırsın ortada.

Ben haberlerde okumuştum şarkıcı Nez ile oyuncu Rüştü Onur Atilla’nın bir ilişkiye başladığını.

Normal buraya kadar her şey.

Normal olmayan, Rüştü Bey’in boşandıktan 2 hafta sonra bu ilişkiyi ilan etmesi.

Bana kimse anlatmasın, vardır bu işin evveli de mutlaka.

Bir normal olmayan da ilişkiyi herkesin gözüne sokup, eski eşten tutun da diğer tüm konularla ilgili medya malzemesi üretmesiydi...

Şimdi ayrılmışlar.

Eeee işte böyle çok ortalığa dökersen, çok konuşursan sağda solda, olacağı bu.

Aksi hiç olmaz.

Günün sonunda yalnız kalırsın, eski eşe falan yalvarmaya başlarsın...

Hayatınız film olsun mu?

Son zamanlarda neredeyse herkese soruyorlar, “Hayatınızın film olmasını ister misiniz” diye... ve ardından da şu soru geliyor: “Peki kim oynasın istersiniz sizi?”

Ben karşıma çıktığı an geçiyorum böyle haberleri.

Herkesin hayatı film mi olur arkadaşlar?

Bu işe hemen atlayan yapımcılar var, onlar mı sorduruyor size bu soruları acaba?

Kamuoyu yoklaması mı yaptırıyorlar size?

Bu çok başka bir iştir.

Öyle hayatı vardır ki şaşırtır, üzer ya da başarı hikâyesiyle umut verir tüm izleyenlere. O zaman tamam, olur tabii ki filmi.

Ama bakıyorum daha meslek hayatında 10 yılı geride bırakmamış, e çok da başarısı olmayan tiplere “Hayatınız film olsun mu” diyorlar.

Olmasın arkadaşlar, bırakın olmasın.

Ortalık biyografi çöplüğüne döndü bazı yapımcılar yüzünden.

O yüzden olmasın.

Giyinmeyi unutmuşuz

Dışarıda görünce, özel davetlerdeki giyim tarzına bakınca diyorum ki keşke başımızda bir moda danışmanı olsa.

Böyle bir bakanlığa bile razıyım ben!

Unutmuşuz giyinmeyi.

Rahat, salaş bir şeyler giymeyi ortamda dikkat çekmek olarak görür olmuşuz.

Eski fotoğraflarda herkes nasıl şık, nasıl cool.

“Jilet gibi” tanımı o zamanlar içinmiş herhalde.

Ve ben böyle boş vermiş insanları her gördüğümde ünlü terzi Levon Kordonciyan’ı anıyorum.

Diyorum ki “Levon göreve...”

O büyülü makasıyla dokunsa keşke herkese.

Neyse...