Paylaş
İlki, “Parasız adam gereksiz adam” çıkışı.
Diğeri de, “Instagram’dan tanımadığını takip eden erkek sapıktır” çıkışı.
İlki hakkında görüşümü yazmıştım.
Bu düşünce, en yanlış bu sözlerle dile getirilebilirdi.
“Parasız adam” değil de “Tembel adam” diye kurulmalıydı cümle.
İkinci maddeye ise ‘ama’sız, ‘fakat’sız karşı çıkıyorum.
Instagram’dan birini takip etmenin sapıklıkla nasıl bir alakası olabilir?
Tanımak, tanışmak eskiden neydi?
∆ Biriyle yemeğe çıkmak...
∆ Kahve içmek...
∆ Karşılaşılan ortamlarda selamlaşmayla başlayan bir samimiyet...
Günümüzdüyse Instagram tanışıklıkları var.
Tıpkı bir ortamda olabileceği gibi Instagram’da selamlaşıp, tanışılan ve kurulan çok sağlam ilişkiler var.
O yüzden Instagram’dan birini takip etmek sapıklık falan değildir.
Buyurun size ilişki tüyosu:
∆ Eğer karşınızdakini tanımak istiyorsanız önce bu soruyu sorun, “Sence Instagram’dan birini takip etmek sapıklık mı” diye yoklayın onu.
Cevabı evetse...
Arkanıza bakmadan kaçın.
Belli ki kıskançlık da zamanla zirve yapacaktır ve her geçen gün iliklerinize kadar sömürecektir o ilişki sizi.
Engellesem mi cevap mı vermesem
◊ Sürekli mesaj atanlar...
◊ Saçma sapan espriler yapanlar...
◊ ‘Pişt’, ‘şişt’ yazıp cevap bekleyenler var...
Bunlara maruz kalanların da büyük bir sorunsalı var:
◊ Ben bu insanı block’lasam mı, yoksa cevap mı vermesem?
◊ Block’lasam ayıp olur.
◊ Cevap vermesem kudurur.
◊ Block’larsam başka hesaptan yazar.
◊ Cevap vermezsem kapıma dayanır.
Sıkıntılı durumlar yani.
Ben engeli basmaktansa cevap vermeme taraftarıyım. Bırakın yazsın.
Okuyun mesajı.
Hatta görüldü mesajını alsın ama cevap vermeyin.
Daha can sıkıcı, daha kudurtucu çok az şey vardır.
E bu Ziynet değil
Ziynet Sali’nin filtreli fotoğrafını gördüm.
Aslında o fotoğrafı görünce herkes gibi ben de “Estetik mi, yoksa filtre mi?” diye sordum.
Filtreymiş.
∆ Bu filtreler insanları güzelleştirmek için değil miydi?
∆ Geçen haftalarda Norveç’in filtreyi yasaklamasına karşı çıkmıştım, hata mı ettim?
∆ “Filtre kurbanı” tam olarak bu mu oluyor?
Ne gerek vardı?
Neden yaptı?
Hadi yaptı, neden paylaştı?
Olmaz olsun böyle filtre!
Gözden kaçmasın
1- Patates atılması gereken sanatçılar kimler?
Mustafa Keser’e Bülent Ersoy’la kavgasından sonra bir haller oldu. Çok canı sıkılmış yaşadıklarına Keser’in.
O günden sonra meydan okumaya başladı cümle aleme.
∆ Mesela, herkes sanatçı diye anılmak ister ama Mustafa Keser “Bana ‘müzisyen’ deyin” diyor.
∆ Başkasına sorsanız “Bana şarkıcı demeyin” der, Keser “Şarkıcı diye tanıtın beni” diyor. Bunu da “Kafasına patates, domates atılması gereken insanlara bu ülkede ‘sanatçı’ deniyor. Bana sadece sanatçı derseniz hicap duyarım” diye açıklıyor.
Bu çıkış ilginç.
Öyle umudunu kesmiş ki ‘sanatçı’ kavramından, “Bana ‘şarkıcı’ deyin yeter” diyecek duruma gelmiş adam.
Peki kafasına patates, domates atılması gerekenler listesinde kimler var?
Bence isim vermesi lazım Mustafa Bey’in.
İsim vermezse...
∆ Üzerine alınanlar olacak...
∆ Sağda solda “patates atılası sanatçılar listesi” dolaşıma girecek...
∆ “Bizi zan altında bırakıyorsun Mustafa Abi” diye isyan edenler olacak...
2- Kendini sevemiyor Seçil Gür:
Serdar Ortaç’tan sonra da Seçil Gür’e bir haller oldu.
Belki de Serdar Ortaç’la birlikteyken ‘sıkışmışlık’ duygusu yaşıyordu.
Bugünlerde kendinden nefret ediyormuşçasına sözler söylüyor.
∆ Melankolik biriyim.
∆ Duygusal domuzum.
∆ Çok uçlarda yaşarım duygularımı.
∆ İnsanı çok yoran bir yapım var.
∆ Sosyal biri değilim.
∆ “Acıdan beslenirim.” (Ki bu tipik Serdar Ortaç özelliği!)
Bu sözleri bir ‘uzmana’ göstersek, “Seçil Gür’le uzun bir konuşma yapmak şart” der. Seçil ve onun gibi düşünenlere önerilerim var...
∆ Kendinizi sevin.
∆ Sosyal biri olmamak marifet değil, sosyalleşin.
∆ Acıdan beslenirseniz Serdar Ortaç’a dönersiniz, uzaklaşın.
∆ Duygularınızı uçlarda yaşamayın, unutmayın her şeyin fazlası zarar.
3- Espri gibi espri:
Mustafa Sandal’ın kız isteme töreninde giydiği tişört çok konuşulmuştu.
Gazetecilere o günle alakalı açıklama yapan Sandal, eski bir şarkısını hatırlatıp “Bu kız beni görmeli” dedi.
O şarkının devamını hepimiz biliyoruz. “Bana kazak örmeli” diye devam ediyor. Bu açıklamayı duyunca...
İyi bir espri dedim...
Paylaş