Göz bandını simleyen kadın
1987 yılında Londra’da Türklerin bulunduğu bir gazinoda sahneye çıkıyor Bergen. Orada şu cümleler çıkıyor ağzından; “Ben Fidayda da Ankaralım’ı bile söylesem nafile... Herkes eli yanağında, gözleri yaşlı beni dinliyor, insanları bir türlü eğlendiremiyorum.”
Hayatının özeti bu işte Bergen’in... O yüzden ‘acıların kadını’ dendi ona. Aslına bakarsanız kimsenin de ondan eğlenceli şarkı beklentisi yoktu. Onu dinlemeye gden herkes, girdikleri kapıdan harabe bir halde çıkacağını biliyordu ve bunu göze alıyordu.
Yaşadığı talihsizlikler ve hayatını alan o erkek müsveddesi hiçbir zaman peşini bırakmadı Bergen’in...
Farah Zeynep Abdullah’ın Bergen’i canlandırdığı filmin tanıtımını seyrettim.
O kısa tanıtımda çok güzel detaylara yer vermişler.
Mesela kezzap yüzünden bir gözü yanan Bergen’in göz bandını simlemesine...
Yine kezzap yüzünden omuzları büyük yaralarla kaplı olan sanatçının o yaraları çok şık bir kollukla kapatmasına.
Ve kulisten gazino sahnesine derin iç geçirmeyle çıkmasına...
Filmde seyircisine saygısından ‘göz bandını bile simleyen’ bir kadının hikayesini izleyeceğiz, onu hayattan koparan kişinin vurdumduymazlığını göreceğiz.
Ve filmi izlerken sanırım şu konularda hemfikir olacağız...
◊ Farah çok benzemiş Bergen’e...
◊ Dönemin gazino ortamı çok iyi yansıtılmış...
◊ Kıyafet detaylarına fazlasıyla dikkat edilmiş...
Adımlarınız paraya dönüşsün
Çoğumuz gün içinde kaç adım attık diye bakıyoruz. Ertesi güne hedef koyup daha fazla adım atmak kısacası sağlıklı br yaşam için çabalıyoruz.
Girişimci Gözde Venedik bu duruma kafa yorup çok aklı başında bir projeye imza atmış.
Adı Help Steps... Adımları bağışa dönüştüren bir sağlık uygulaması aslında. Üstelik başka ülkelerdeki uygulamaların kopyası falan değil ‘biricik’ bir iş.
Sistem kısaca şöyle çalışıyor...
◊ Siz uygulamayı indiriyorsunuz.
◊ Telefon cebinizdeyken ya da akıllı saatiniz kolunuzdayken günlük rutine devam edip yürüyüşünüzü yapıyorsunuz...
◊ Gün bitiminde de uygulamayı açıp kaç adıma attığınıza bakıyorsunuz...
◊ Sonrasındaysa tek tuşla o adımları paraya çeviriyorsunuz.
Burada önemli bir detay var.
O paralar cebinize girmiyor, seçtiğiniz bir derneğe bağış olarak gidiyor.
HAÇİKO, AHBAP, Kızılay, Türk Eğitim Vakfı ve daha nicesi...
Yani siz hem sağlıklı bir yaşam sürüyorsunuz hem de bunu yaparken attığınız adımları bağışa çeviriyorsunuz.
Şimdiden 1 buçuk milyon kullancısı olan uygulamayı indirin, adımlarınızla birilerinin hayatına dokunun.
Menü de, şef de, ortam da ‘samimi’
Çarşamba akşamı Fairmont Quasar İstanbul’da genç bir şefle tanıştım.
Adı Kemal Can Yurttaş.
Otel içindeki ‘Aila’ adlı restoranın yeni şefi.
Kemal şef bir kış menüsü hazırlamış. O menüyü hazırlarken ‘gelenekselliği’ ön planda tutmuş. Bakın genç bir şef ve geleneksel Türk mutfağı...
Çok önemli bu ikisinin birleşmesi.
‘Aila’ adlı restoranı hep duyardım ama fırsat bulup gidememiştim. Bu davet vesile oldu.
Fairmont’un büyülü atmosferini görünce içeride kasılırım diyorsunuz ama masaya geçince, hele ki restoran içindeki ‘baharat kütüphanesini’ görünce yanıldığınızı fark edip başlıyorsunuz rahatlamaya.
Genç şefin yeni menüsüne gelince...
İlk olarak çiğ köfte çekti dikkatimi.
Steak tartarın gastronomi dünyasına girişinin çiğ köfte sayesinde olduğunu anlatarak servis ediliyor çiğ köfte.
Benim bir türlü alışamadığım ‘uykuluk’ ise soğan çorbası ile harmanlanıp geliyor masaya.
Yani yenilik mi evet
Geleneksellik mi ona da evet.
Yemekler tamam ama kulaklarımıza da tat veren bir ismi atlamayacağım.
O daveti renklendiren isimlerden biri Merve Özbey’di...
Yeni anne olan şarkıcı çok bizden biriymiş.
Yani yüzü kızaran ama kimseyi de kırmak istemeyen biriymiş o.
Yemeğin ortasında DJ Serhan Sokulgan, Merve Özbey’in bir şarkısını çalınca utana sıkıla kalktı ayağa ve şarkısını söyledi Merve.
O da ufak bedene dev bir ses sığdıran isimler arasında...
Hem Aila’nın hem Fairmont’un hem de Merve’nin yolları açık olsun.
Haldun Bey’in talihsizliği
Son zamanlarda adını ünlü isimlerle duyuyoruz iş insanı Haldun Demirhisar’ın...
Geçen sene Serenay Sarıkaya ile aralarında aşk söylentileri çıkmış ama Serenay ‘sadece arkadaşız’ demişti.
Bu kez Aleyna Tilki ile görüntülendi Demirhisar.
Bakın şu tesadüfe Aleyna Tilki de ‘sadece arkadaşız’ deyip uzaklaştı Haldun Bey’in yanından.
Neden herkes inkar ediyor Haldun Bey’i?
Neden herkes söz konusu Haldun Bey olunca ‘arkadaşız’ diyor.
Bu işte bir terslik var.
Bodrum'un Elçisi
Bodrum’un kültür ve sanat elçisi oldu Ajda Pekkan... Bodrum Ajda’yı kaptı demek daha doğru olur çünkü onun ismi, hele ki kültür ve sanatla birleşince her yere yakışır.
Bu özel davet için bir konser verdi Bodrum’da Pekkan. Konser sonrasında ise içini döktü.
◊ “Pazara gitmek istiyorum, hiç gitmedim” dedi...
◊ Balık tutma hayalini anlattı...
◊ Sokağa çıkma özürlüyüm diye dert yandı...
İstanbul’da zor belki ama elçisi olduğu Bodrum’da şöyle sahneler hayal ediyorum ben...
◊ Bir köy pazarı bulacak...
◊ Domatesin, biberin pazarlığını yapacak (pazarın tadı pazarlıkla çıkar)...
◊ Pötikareli pazar arabasını arkasına takacak...
- Tezgah tezgah gezip sebze meyve seçecek
- Hatta pazarcıya “geçen hafta kilosunu 10 liradan vermiştin şimdi neden böyle?” diye soracak.
Hiç de imkansız değil.
Ajda Pekkan Bodrum’da bu hayatı deneyebilir...
En kötü; kapat maskeni, tak koca gözlüklerini, giy şapkanı...
Çıkar pazarın tadını.
