Gerçek bal gibi de öyle

Dün Mehmet Üstündağ yazısında ‘gerçek hiç de öyle değilmiş. Meğer Selen Görgüzel ile Hamdi Alkan boşanmadan önce mahsuplaşmışlar ve Hamdi Bey Selen’e 1 milyon lira nakit ödeme yapmış’ diye bir yazı yazdı.

Haberin Devamı

Hatta devamında daha ilginç bir detay verdi;
‘Selen Görgüzel yaşadıkları evden taşınırken çatal-bıçak bile bırakmamış. Hepsini kolileyip yeni evine taşımış’ dedi.
Şu süreçte Selen ile hiç konuşmadığım notunu düşüp, ‘gerçek hiç de öyle değilmiş’ kısmına değinelim o zaman...
Hamdi Alkan boşanmadan önce 1 milyon lira verdi deniyor.
Belki doğrudur...
Ama boşanmadan önce yani evlilerken verilen paralar bu süreci bağlar mı...
Para alır da verir de...
Gayet normal.
Benim yazımda dikkat çektiğim nokta ‘lüks araba’ manşetiydi.
Verilen 2005 model araba lüks falan değil dedim.
Verildi mi o araba?
Verildi...
Yani bu demek oluyor ki, gerçek tam da öyle! Hatta bir gerçek daha var. O da kadının değersizleştirilmesi.
İşte tam olarak yazmadığım fakat anlatmak istediğim buydu aslında.

Haberin Devamı

Gerçek bal gibi de öyle

Peki bir kadın nasıl değersizleştirilir

Yine sadece soruyorum...
* Selen’e verilen 2005 model araba mesaj niteliğinde değil mi?
* ‘Sen işte bunu hak ediyorsun’ demek değil mi?
* ‘Kafamda bir değer hesaplaması yaptım ve bu otomobilde karar kıldım’ anlamına gelmiyor mu?
Yani özetle veren kısım kendince bir ‘bir değer terazisi’ kurmamış mı?
Şimdi diğer kısma geçelim.
Yani Mehmet Üstündağ’ın yazısındaki ‘Selen evdeki çatal-bıçaklara kadar kolileyip götürdü’ kısmına.
Hiç sanmam ama farz edelim ki çatala bıçağa, patates soyacağına, spatulasına kadar götürdü Selen. Eee...
Ne var bunda? Kadın almaz mı zaten bunları?
Ayrıca çatal-bıçak yahu, lafı mı olur?
Bunu söylemek bile kadını değersizleştirmek olmuyor mu soruyorum?
Bıyık altından ‘kıs kıs gülüp, çatala da mı muhtaçsın’ anlamına gelmiyor mu bu?
Neyse...
Boşanmalar evlenmeler hiç ilgimi çekmez.
Başta da söylediğim gibi dikkatimi çeken Kelebek’in manşete çektiği ‘lüks araba’ manşetiydi.
Yoksa ne Hamdi Alkan’a bir lafım var ne de Selen Görgüzel’e...
Mutlu olsunlar.

Gerçek bal gibi de öyle

Haberin Devamı

İki dakika sorulara yanıt verseydin ya...

Ebru Şallı ile Uğur Akkuş hakkında garip iddialar var.
Boşandılar deniyor.
Boşanmanın eşiğindeler.
Maddi krizdeler.
Ülke dışına kaçtılar.
İddialar bitmiyor yani.
Geçen gün ‘Uğur Akkuş hapiste’ haberleri bile çıktı.
Bu haberlerden sonra Ebru Şallı-Uğur Akkuş çifti kameralar önüne çıktı.
Bir restoran çıkışı el ele poz verdiler kameralara.
Bir gariplikler silsilesiydi o anlar.
Muhabirler onlara haklarındaki iddiaları sordular.
Mesela, “Uğur Bey hapse girdiğiniz söyleniyor” dediler.
Cevap olarak kahkaha aldılar.
“Ebru Hanım, sosyal medyadan soyadınızı sildiniz” diye mikrofon uzattılar.
Cevap olarak yine kahkaha aldılar. Tek bana mı garip geldi bilmiyorum ama hakkınızda böyle iddialar varken...
* Gülmezsin...
* Alay edercesine konuşmazsın...
* Sorulara soruyla karşılık vermezsin...
Ben hiç anlamadım bu olayı.

Fark etmez...

Haberin Devamı

Çok güzel bir konuya değindi Aybüke Pusat.
En sinirlendiğim kelime ‘fark etmez’ dedi.
* Ne yersin?
Fark etmez.
* Ne içersin?
Hiç fark etmez.
* Nereye gidelim?
Yahu fark etmez.
* Neyle gidelim?
Fark etmez.
O kadar haklı ve o kadar fark eder ki...
Ben bu ‘fark etmez’ isyanını görüyor ve artırıyorum...
‘Bana hepsi uyar’ cevabına ne demeli?
‘Fark etmez’in bin beteridir bu.
Hangisini alalım?
* Bana hepsi uyar
Yemeği hangi mekanda yiyelim?
* Bana hepsi uyar
Canlı müzik mi DJ mi?
* Bana hepsi uyar
Uymaz kardeşim.
O kadar geniş bir sevgi çemberine sahip olma imkanın yok.
Eğer karşınızdakini çileden çıkarmak istiyorsanız önce fark etmez kelimesini kullanın sonra da bol bol ‘bana hepsi uyar’ deyin.
Eğer sözcüklere takıntılı biriyse 3-5 dakika içinde sinirlendiğini göreceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları