Paylaş
Venedik Film Festivali’nin 80’incisi düzenlendi.
Ayrı bir coşku, ayrı bir özen vardı...
Geçen sene olduğu gibi bu sene de festivalin sponsoru olan Lexus’un davetlisiydik.
Ekipte Melis Sezen ile Salih Bademci vardı. Tarihçi ve seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç ise şehir turlarında bilgilerimize bilgi kattı. Doya doya 3 gün geçirdik o ekiple Venedik’te...
İlk gün güneş doğmadan buluştuk İstanbul Havalimanı’nda.
Sonra Venedik’e iniş ve Lexus’un profesyonel ekibiyle şehir turuyla geçti günümüz.
Ama sohbet konusunun çoğunluğu, 1 gün sonraki gün yapılacak kırmızı halı merasimiydi.
Evet, Melis’in de Salih’in de bir filmi yarışmadı festivalde.
Ama öyle profesyonel hazırlanıp, ciddiye aldılar ki işlerini...
Belliydi daha bir gün önceden bu kadar konuşulacakları.
Akşam yemeğinde halının heyecanıyla kadın milli voleybolcularımızın final maçını seyrettik.
Maç sayısı geldiğinde Venedik’in en önemli restoranı olan Danieli’de masadan zafer çığlıklarımız yükseldi.
E İtalyanlar dahi önce ne olduğunu anlamaya çalışıp sonra tebrik etmek zorunda kaldılar bizi.
O heyecanla artık hazırdık kırmızı halıya...
Kırmızı halıya ‘beyaz’ damgası
Melis Sezen ve Salih Bademci sözleşmiş gibi beyaz kıyafetlerle katıldı festivale. Kadınların böyle organizasyonlara hazırlığı çok daha özenli ve meşakkatli oluyor.
Haklı olarak bu kadar uğraştan sonra ilgi görmek, konuşulmak istiyorlar.
Ben bile günler öncesinden usta terzi Levon Kordonciyan’ın kapısını çaldım. Festivale özel bir takım elbise aldım kendisinden.
Özel yerlere özel isimlerle çalışmak şarttır çünkü. Neyse...
Ben o halı öncesindeki yürüyüş yolu boyunca beraberdim Melis’le.
Kırmızı halının bir saati var Venedik’te. O saat gelene kadar Lexus’un özel bekleme alanındaydık.
Evet, durdurup fotoğraf çektirmek isteyen yabancılar vardı.
Evet, “Melis” diye bağıran fotoğrafçılar da oradaydı.
Ona gösterilen ilgi alaka hepsi gerçekti...
Kırmızı halı vakti geldiğindeyse ben beklediğimden daha fazlasını gördüm. Videolara denk geldiyseniz dikkatinizi çekmiştir.
Kırmızı halının akredite gazetecileri Melis’i tanıyıp poz vermelerini istediler.
Şöhretlerinin nirvasını yaşıyorlar
Oyuncular orada 3-5 dakikalığına da olsa şöhretlerinin nirvanasını yaşıyor.
Bana göre bunun hakkını vermek, attığın adımın keyfini çıkarmak önemli.
Gözlerimle gördüm Salih Bademci’nin de, Melis Sezen’in de attıkları her adımın hakkını verdiğini...
Eğer gözlerden kaçmadıysa yurtdışında da onların arz-ı endamı sohbet konusu olmuştur eminim.
Ve isterim ki, hatta bunu çok da yakın görüyorum ki, bir festival filmine, hatta festival ödülüne çok yakışır bu ikili.
Kırmızı halı sonrası
Kırmızı halı sonrası akşam yemeği için San Clemente adasındaki Kempinski Otel’e gittik.
Otel dünyaca ünlü yıldızların tercih ettiği bir yer olmasıyla nam salmış.
Üstelik Uyar Ailesi’ne yani Türklere ait bir işletme... Hatta çalışanların çoğu da Türk...
Menüde Türk kahvesi de var, siz düşünün artık...
Yemekte gündem tabii ki kırmızı halı ve sonrasındaki tepkilerdi. Melis gördüğü ilginin keyfini sosyal medyadaki tepkilere bakarak, Salih ise eşiyle dans ederek çıkardı.
O sırada festivalin sponsoru olan Lexus’un Türkiye ekibi de bir yandan gelecek senenin planını yapıyor, bir yandan da harıl harıl kırmızı halı fotoğraflarını ayıklamaya çalışıyordu.
Lexus’un Türkiye ekibi profesyonellik ve ağırlama konusunda çok iyiydi. Arkada böyle güveneceğin, her şeyi düşünen, her adımını hesaplayan bir ekip olunca ben de oyuncular da son derece rahattık, tek düşüncemiz işimizi yapıp sonrasında keyfini sürmek oldu.
Bana göre
Hiç yol arkadaşlığı yaptık diye demiyorum.
Asla birine kıyak geçtiğim cümleler kurmuyorum. Ama biliyorum, duydum...
Festivale davetli geldiğini ama davetli olmadıklarını gördüm.
Kendisine yalandan bağırttıranları fark ettim. Ve gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum...
80’inci Venedik Film Festivali’nin kırmızı halısına Türkiye’den Melis Sezen, Salih Bademci damaga vurdu. Bu net...
Paylaş