Paylaş
Usandık!
Usandırdılar!
Ama olay artık farklı bir boyuta gidiyor.
Nasıl bir aşk ki...
◊ Nazar değmesin diye bunca zamandır gizlenmeye çalışılıyor.
◊ İki isim birbirine bakarken sürekli gülümsüyor.
◊ Cümle alemin önünde birbirlerine ettikleri iltifatlar göz yaşartıyor.
◊ Eski sevgilileri bir çırpıda, üstelik acımasızca sildiriyor.
Ya da nasıl bir para ki...
◊ İki insan arkadaş oldukları halde sık sık tatile gidiyor.
◊ Gittikleri tatilde mecburen aynı dairede kalıyor.
◊ Hatta bir tarafın yakın akrabaları da o tatile dahil oluyor.
◊ Gelecekte yaşayacakları ilişkileri falan hiç umursamadan oyun oynatıyor.
Şüphe yok...
Ya aşk ya para...
Diğer tüm seçenekleri eledik artık iki ismin arasında.
Ufak bir ihtimal daha olabilir o da oynadıkları dizi biraz daha izlensin diye böyle bir ‘PR’ çalışması yapıyorlardır.
Baksanıza şu işe tatil bedava, aşk dedikoduları olduğu sürece dizi devam, zaten magazinciler sürekli peşlerinde.
Buna biz ‘creme de la creme’ yani ‘en iyinin de iyisi’ diyoruz.
Kısa süreliğine Hande ile Kerem’in yerine koyun kendinizi.
İleride yaşayacağınız ilişkileri ‘umursamayarak’ böyle bir işe girer misiniz?
Yani arkadaşınızla, hatta belki sadece iş arkadaşınızla, tatillere gidip, elinize verilen bir senaryoyu oynar mısınız?
‘İçinizden geçmeyen’ sözler söyleyip, aşk kokan görüntüler paylaşır mısınız?
İlk başta ‘evet yaparım’ diyebilirsiniz... Ama bu işin sonu iyi bitmez.
Dizi bitti farz edelim.
Reklam anlaşmaları da gitti.
Bedava tatil yok, gazetecilerin ilgileri sıfır.
Siz de doğal olarak yolları ayırdınız ve önünüze baktınız...
Biri girdi hayatınıza.
Sormaz mı? “E ben nereden bileceğim beni sevdiğini” diye.
Sormaz mı?
“Sen nasıl bu kadar kolay insan kandırabiliyorsun” diye. Sormaz mı? “Arkadaşlarınla böyle mi yaşarsın” diye. Yok yok ben bulaşmam böyle bir işe.
Varsın para içinde yüzmeyeyim, varsın ‘en iyinin de iyisi’ olmasın hayatım ama 2 gram huzurum olsun.
Jet hızıyla sil’me’
Ah Hazar Ergüçlü, ah.
Bazı konular vardır, eğer fikrinden emin değilsen ve illa yorum yapacaksan 100 kere, 1000 kere düşünmen gerekir.
Düşünmelisin ki ‘laf ağzından çıktıktan sonra’ geri almak için uğraşmayasın.
Yazınca silmek olmaz.
Yazarsan kalacak.
Çünkü silersen öyle antipatik olursun ki, sen bile gün gelir kendinden ‘soğursun’.
Oyuncu Hazar Ergüçlü hafta sonu ‘sözde Ermeni soykırımı’ ile ilgili bir paylaşım yaptı.
Ama jet hızıyla da sildi o paylaşımını.
Sorsak, eminim çok fazla bilgisi yok mevzuyla ilgili.
E anlat desek, kem küm edip duvara toslayacak belli.
E peki niye paylaştın desek ama ile başlayan cümleler kuracak.
E tamam hadi paylaştın niye sildin diye hafifçe kızsak, çok tepki aldım, sanırım yazdıklarım doğru değildi, özür diliyorum diyecek.
Yani değdi mi?
Gerek var mıydı?
Doğru dedi Ziynet Sali
Ziynet Sali ve Jennifer Lopez...
İlk bakışta ‘ufak’ da olsa bir benzerlik var iki isim arasında.
Ama kalkıp ‘Ziynet Sali, sen bir dur... Jennifer Lopez’e benzemen imkansız’ demeye de gerek yok.
Yıllardır Jennifer’a benzemeye çalışıyorsun diye eleştiriliyor Ziynet Sali. Sonunda dayanamadı;
“Ben güzel bir kadınım, neden birine benzemek için uğraşayım.
Ayrıca birini taklit edecek olsam daha güzel kadınlar var” dedi.
Ne de güzel söyledi.
Sonra hızını alamadı ve “Dışarıda insanlar beni görünce ‘waow’ diyor ama kendi insanın seni görmüyor. Türk kadını güzeldir, kabul edin” diye de ekledi.
Nasıl da doğru.
Biz bunu sık sık yapıyoruz.
“Ziynet Sali Jennifer Lopez’e amma benziyor” diye bir sohbet açıldığında hemen alaycı bir gülümsemeyle “Hadi oradan ya ne alakası var” diyoruz.
Sen Jennifer’ın, şarkılarını sev, dansına hayran ol, dış görünüşünü de beğen...
Ama Ziynet’in de, hakkını yeme, ‘Benim sanatçım’ de ve sahip çık arada...
Asla küçümseme, sahne performansını alkışla, kıyaslama...
Güzele de güzel de.
Paylaş