Dışarıdan göründüğü gibi değil hiçbir şey

Önce Neslihan Atagül ile Kadir Doğulu, şimdi de Arzum Onan ile Mehmet Aslantuğ... Kaleler bir bir yıkılıyor ve ben bu durumu kafaya takmaya başlıyorum. Sembol olarak gösterilen ilişkilerin aslında sembol olmadığını hep düşünürdüm ama bu kadar arka arkaya yıkılacağını tahmin etmezdim.
Ayrılıkların genellikle üç nedeni var günümüzde...
∆ Fiziksel şiddet...
∆ Psikolojik şiddet...
∆ Aldatma...
Bana göre psikolojik şiddet varsa işin içinde aldatma kapıları da fiziksel şiddet kapıları da sonuna kadar açıktır. Arzum Onan ‘psikolojik şiddet görüyorum’ demiş ve boşanma davası açmış.
Hayranlarına sorsanız, ‘Mehmet Aslantuğ asla psikolojik şiddet uygulamaz’ der.
Öyle naif, öyle zeki bir adamdan beklenmeyecek bir şeydir çünkü bu kimine göre... Ama belli olmuyor işte...
İlişkilere dışarıdan bakıp da ‘ne güzel çift bunlar’ demek çok yanıltıcı oluyor.
Ama çoğumuz o sembol ilişkilere bakıp dedik bu sözleri, hatta bakıp bakıp dert edindik.
∆ Bizim niye yok...
∆ Birbirlerini ne güzel seviyorlar...
∆ Kadına bak, adama bak ne şahaneler diyerek kendimizde sorun aradık.
Gözümüzün önünde yıkılan bu kaleler, böyle ilişkileri dokunulmaz görenlere ders olsun artık.
‘Biricik’ olan, dokunulmaz olan kendimiziz...
Başkalarına bakıp da hiç heveslenmeyin.
Dışarıdan göründüğü gibi değil hiçbir şey.

Unutmayın çocukları

Sık sık deprem bölgesine gidiyor Acun Ilıcalı...
En son 30 binden fazla çocuğa 40 binden fazla oyuncak dağıttı. Şimdi başka projeleri olacak.
Ve bölgeye gitmeye devam edecek ekibiyle.
Belki çocuklar için bir yaşam köyü kuracak, belki oradaki çocuklara başka bir hayat sağlamak için imkanlarını seferber edecek.
Hep birlikte göreceğiz.
Bunu niye yazıyorum?
Farkındalık artsın istiyorum...
Eminim Acun Ilıcalı ve ekibi de bunu istiyor...
Bölgedeki çocukların unutulmaması için çaba harcıyor. Hepimiz elimizden geleni yaptık evet ama başımıza gelenler geçici bir durum değildi. “Bitti gitti, unutalım” diyeceğimiz bir felaket yaşamadık biz.
O yüzden unutmayın bölgeyi, hele ki çocukları hiç unutmayın olur mu!

Yaz akşamları renklenmesin mi?

Rumeli Hisarı’nda Nezih Kebap’ın hemen üstünde açılmıştı Arşipel Balıkçısı...
Kısa sürede sevdirdi ve müdavimler yarattı kendine.
Sonra kapattı Tayfun Topal orayı.
Öğrendim ki ramazan ayında bilerek kapatıp tadilata sokmuş restoranı.
Nihayet yeni yüzüyle, Boğaz’ı tamamen gören terasıyla açıldı tekrar.
Bana göre Boğaz’ın incilerinden biri Arşipel Balıkçısı.
Yokken yokluğu hissedilen yerlerden.
Bölgenin hatta İstanbul’un balıkçı eksiğini kapatmaya da yardımcı oluyorlar.
Şimdi hepimiz derin bir oh çekip, iyi balık için Rumeli Hisarı’na gidebiliriz.

Plajda lahmacun yenmez ki

Gerçekten kabak tadı verdi lahmacun meselesi. Yok 450 liraya satılacakmış, yok 2 lahmacun 1 ayran bin lirayı geçecekmiş...
Yeterrrrr.
Her şeyden önce şunu anlayalım...
Plajda lahmacun yenmez!
Fiyatını falan geçiyorum soğanlı, sarmısaklı yerken dökülüp saçılacak bir şeyi, plajın ortasında yemek nedir?
Acıkırsanız daha basit, hızlıca tüketilen, koku yapmayan yiyecekler yemek lazım plajda...
Gerçekten özentiliğimize bir dur demek lazım artık. yüzden başladığımız gibi bitirelim, ‘plajda lahmacun yenmez.’

Yerinde saymayan bir restoran

Alaçatı deyince ismini geçirmeden, iki satır yazmadan olmayacak bir yer var ki orası da ‘Amavi’
Benim geçen hafta, Alaçatı’daki ilk günümde adresim ‘Amavi Sea Food’ oldu. Alavya otelin içinde ama otelden bağımsız bir yer Amavi...
Her gittiğimde farklı bir tat buluyorum onlarda. Açıldığı günden beri şef Can Aras var mutfağın başında.
Sürekli kendini ve menüsünü yeniliyor, gelenlerle ilgileniyor.
Tüm bu 5 yıldızlı hareketlerle başka bir Alaçatı sunuyor size Amavi...
Bodrum ve Alaçatı arasında tercihini Bodrum’dan yana kullananlara bile ‘dur bir Amavi’ye uğrayalım sonra Bodrum’a devam ederiz’ dedirten bir mekân.

Temizlik zamanı

Bahar temizliği sadece evlerde olmaz... Hayatlarımızda da yapmak lazım. Mesela sosyal medya. Çünkü dijital karmaşa çok yorucu bir durum.
O yüzden hemen dijital bir temizliğe girişin.
Sosyal medyada takip ettiğiniz kişi sayısını azaltın, ‘DM’ kutunuz doluysa silin.
Bir de sürekli beni takip et diyenlerden, fotoğraflarınıza sayısız beğeni atanlardan, sizi ekleyip ekleyip çıkaranlardan kurtulun.
Kimseyi takip etmek zorunda değilsiniz ve takip etmemeniz onlarla arkadaş olmadığınız, onlara değer vermediğiniz anlamına da gelmez.