Paylaş
Ne deniyordu buna yeni tabirle...
İmza, kaşe, mühür...
Aynen öyle işte.
Dizi ve filmlerde değil yahu gerçek hayatta da böyle değil mi?
Çok iyi olmayacaksın hiçbir zaman. Saniyesinde biniyorlar tepene.
Günün sonunda da sana sade bir ‘kalbi çok temiz ama...’ cümlesi kalıyor.
Nejat İşler’in bu açıklamalarından yola çıkıp kıssadan hisse yapalım...
◊ Sen içinde iyi ol yine olma demiyorum ama dışarıya bunu hissettirme.
◊ ‘Tersi pistir’ imajı insanların aklında hep bulunsun.
◊ ‘Ne dersem diyeyim bu bana ses etmez’ algısını oluşturma.
◊ Herkesle iyi geçinme sakın...
Herkes beni sevsin telaşına kapılma.
Nejat İşler çözmüş işi.
Eskiden seviliyordu gerçekten iyiler. Şimdi iyilikten önce devreye para giriyor, güç giriyor, çevre giriyor.
Menfaat yoksa iyilik hiçbir işe yaramıyor. İyilik çok geri planda artık.
İzlandalı bile mi?
Hani büyükçe balonlar olur ya. İçine girip yuvarlanırız, bir oraya çarparız bir buraya...
Ama yol alırız almasına...
Neyse...
Neden dedim bunları.
Dilan Çiçek Deniz ile İzlandalı sevgilisinin o çok konuşulan ilişkilerinden geldi aklıma.
Bir balonda ilerliyorlarmış.
Kendileri de inanmış, onların fan kitleleri de... Oysa kapılar ardında ne hikâyeler dönüyormuş.
Evliliğe giden ilişki ‘kıskançlık’ yüzünden bitmiş.
Mutlu sona giderken, o kadar engel aşıldıktan sonra en son mevzu olacak şey aslında kıskançlık...
Meğer bir İzlandalı da kız arkadaşının ortamından rahatsızlık duyabiliyormuş...
Yaptığı iş güç zoruna gidebiliyormuş.
İzlandalı da olsan derinlerde gizlenmiş o kıskançlık damarın pat diye çıkabiliyormuş ortaya.
Soru şu şimdi:
Acaba Türk kadınları mı bu hale getiriyor erkekleri...
Şöyle bir gerçek de var
Hangi duygulara sahip olursanız olun çevrede şöyle kadın-erkek karakterler var...
◊ İlişkisi olana aldırmaz ‘yürürler’...
◊ Yanında sevgilisi olana ‘umursamadan’ bakarlar...
◊ Hele biraz ünlüyse kendilerince ona filtresizce asılma hakkını bulurlar.
◊ Mekânda gördüğü kızı ya da erkeği, akşamına sosyal medyadan rahatsız ederler.
Yani insanda ne sevgilisiyle sosyalleşme hevesi bırakıyorlar ne huzurla bir yemek yiyip sohbet etme isteği... Belki de bu kadar hızla değişen yemek ve eğlence ortamı delirtti İzlandalı enişteyi.
Hiç bilmiyorum ki...
Uluslararası bilmem ne yarışması
Yahu bu kaçıncı?
Bu işte nasıl bir para, nasıl bi ‘rant’ var? Bıkmadan usanmadan her ay nasıl bir yarışma, ödül töreni düzenlenebiliyor?
Aklım almadı, almayacak...
Sosyal medyada gördüm ‘International Top Model of Cyprus (Kıbrıs)’ adıyla bir yarışma düzenlenmiş.
Benim isyanım bir balonun şişirilip şişirilip tekrar önümüze sunulması.
Benim kahkahalarımın sebebiyse ne yarışmaların yarışma, ne adayların aday olması. Yani ne yenilik ne içerik ne başka bir şey...
Birileri resmen kendileri çalıp kendileri oynuyor.
Düzenledikleri yarışmaların başına koyuyorlar bir ‘international’ kendilerini tüm dünyanın takip ettiği bir yarışma yapıyormuş sanıp, çevreyi de böyle gazlıyorlar.
Üşenmeyip sayın, son 3 ayda kaç tane yarışma düzenlendi?
Sonuçlarına hayret edersiniz...
Sonra bir de, en iyi saç eken, en az kıl ile en çok saç çıkaran, yılın en karizmatik erkeği, yılın en iyi bakış atan kadını ödüllerini de sıkıştırıyorlar araya.
Yani ne diyeyim.
Off of...
Motive etmek istemiş
Çok güzel sözler söylemiş Özcan Deniz, Aleyna Tilki’ye:
“İçinde birikmiş potansiyelin var hepsini serpiştirmek istiyorsun ama yorucu bir ülkedesin. Ben bugüne kadar neyi iyi yaptıysam ‘yapamazsın, sen de kimsin’ dediler.”
Aslında Aleyna’yı motive etmek istemiş Özcan Deniz. Takma demiş, sıkma canını.
Fakat ben çok dert ettiğini sanmıyorum Aleyna’nın... Çünkü bizim en temel sorunumuzdur bu.
Sektöre girerken ilk öğrenilmesi gereken şunlardır:
∆ Birileri hep eleştirir.
∆ İyi bir şey yaparsan alkışlamazlar.
∆ Sırtını sıvazlar gibi yapıp aşağıya itmeye kalkarlar...
Ama evet göz önünde bir iş yapıyorsanız bu durumu kabullenmelisiniz...
Aleyna’da biliyordur.
Bakmayın ara ara isyan ettiğine onun...
Tamamen eğleniyor bence insanlarla.
İyi de yapıyor.
Paylaş