Paylaş
Sonra aynı sözün altında Warren Buffett imzasını gördüm.
Devam edince kurcalamaya, bir baktım o söz Hz. Ömer tarafından söylenmiş.
10 dakika sonra Balzac yazıyordu başka bir sayfada...
Birileri var.
Kesin varlar ve onlar resmen özlü söz üretip altına da kafalarına göre isimler yazıyor.
Sonra o sözler dolaşıma giriyor.
Hatırlarsanız, Sıla’dan boşanan Hazer Amani, koluna Cemal Süreya şiiri diye alakasız bir dize yazdırmıştı.
Sonra böyle olaylar geliyor başa işte.
Yanlış dizeler dövme yaptırılıyor, evlilik tekliflerinde kullanılıyor, ilan-ı aşklarda boy gösteriyor.
Yok yok bizim bu çeteyi çökertmemiz şart artık.
İlginç ama bir o kadar gerçek bir enflasyon
Merdümgiriz enflasyonu diye bir şey var...
Ve her geçen yıl artıyor...
Maalesef önünü alamıyoruz bu enflasyonun...
Farsça kökenli bir sözcük ‘merdümgiriz’ ve ‘kalabalığı sevmeyen, insan içine çıkmaktan hoşlanmayan kimse’ anlamını taşıyor.
Maalesef benim gözlemlerime göre ‘merdümgiriz insan’ sayısı sürekli artıyor.
Artık buna pandemi efekti mi dersiniz, farkındalığın getirdiği yalnızlık mı dersiniz, yaşanan olayların yarattığı mide bulantısı mı dersiniz bilemem... Ama böyle giderse bir kedi, bir köpek, birkaç kitap yetecek çoğumuza.
Bize göre 1 ay peki ya onlara
6 Şubat ne kötü bir sabahtı...
Atlatamadık ve uzunca bir süre daha atlatamayacağız yaşadıklarımızı.
1 ay geçmiş üzerinden. Öyle ya da böyle geçmiş işte.
Bölgede depremi yaşayanlar, yakınlarını kaybedenler, ailesi dağılanlar için 1 ay ne anlam ifade eder...
Gerçekten bir süre hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Ama bakıyorum da bazılarımız için 5 Şubat neyse, sonraki günler de aynı...
Sıfır hassasiyet, sıfır duygu, sıfır empati, sıfır vicdan...
Şimdi gelin de sırtınızı yaslayın bu insanlara.
Böyle bir acıyı dert etmeyenlerle gelin de bir arada yaşayın haydi...
Kategorize etmek istemesem de zorundayım.
Hani milletin canı sıkılınca salladığı o ‘Z’ kuşağı var ya...
Onlar maalesef sınıfta kaldı bu geçen 1 ayda.
Aralarından ayırdıklarım var tabii ki ama çoğu kendi dünyalarına aynen devam ettiler.
Oyunlarını yine oynadılar, kahkahalarını daha yüksek sesle attılar, müziklerini dinlemek için ilk günden sonra “Bana ne açılsın mekânlar” sloganları attılar.
Sanırım toplum için çok önemli bir duyguyu, ‘acı paylaşmayı’ unutmuş onlar...
Acıda birleşilmesi gerektiğini, acının her şeyi affettirebileceğini, acının ‘ama’sı, ‘fakat’ı olmadığını anlayamamışlar.
Ne diyeyim...
Üzülüyorum.
Bahane mi acaba
Bu Instagram temizliğinin iyi olduğu kadar kötü yanları da var.
Bakın en son Uraz Kaygılaroğlu yapmış o temizliği.
Aralarında ünlü isimlerin, hatta arkadaşlarının da bulunduğu 400 kişiyi takipten çıkmış.
Düşünün Demet Özdemir, Kaan Yıldırım, Hazal Subaşı falan da var silinen isimler arasında.
Ben de geçen ay Instagram temizliği yaptım.
Genellikle hiç iletişimde olmadıklarımı takipten çıkmaya çalıştım. Uraz’ın bu kadar fazla arkadaşını silmesi normal temizliğin dışında bir hareket gibi geliyor bana.
“Sileyim ben şunları ama dışarıdan yanlış anlaşılmasın diye 300-500 kişiyi daha temizleyeyim” demiş olabilir sanki. Bir de ben anlamıyorum bunları kim, nasıl fark ediyor?
Birinin takipten çıkardığı isimleri hangi motivasyonla kontrol ediyorlar mesela?
Vallahi bravo!
Paylaş