Ben artık bu olaya ‘kontrollü yetiştirme’ olarak bakıyorum
Bizim ismini dünyaya duyurmuş motosiklet yarışçımız Kenan Sofuoğlu.
Şimdilerde 4 yaşındaki oğlu Zayn’ı da kendi gibi yetiştirmek istiyor.
Daha önce TIR da kullandırdı ona, yarış arabası da...
Zayn’ı 560cc’lik koca bir motosiklet üzerinde gördüğüm için eleştirmiştim.
Ya bir şey gelse çocuğun başına sorusu kafamı yemişti.
Son olarak minik bir yarış motosikleti kullandı Zayn...
Pistte hız yaparken düşüyor Zayn, kaza yapıyor aslında.
Sonra da başlıyor ağlamaya.
TIR, yarış arabası kullanmak falan onlara her zaman eleştirim olur.
Ama bu başka bir disiplin.
Kenan onu hayata karşı hazırlıyor sanki.
Rekabeti gösteriyor.
Ama yapılan tehlikeli mi, evet...
Hem de çok tehlikeli...
Ama oğlunu hepimizin düşündüğünden çok daha fazla düşünüyordur değil mi? Önlemleri de alıyordur ona göre...
Belki de pistlere yeni bir şampiyon yetişiyordur.
Son olarak Kenan Sofuoğlu’na bir tavsiye vereyim.
Zayn biraz daha büyüse, öyle başlasa bu işlere...
Ne keyifli konserdi
Sezon bitmeye yakın ilk Kuruçeşme Arena konserine gittim hafta sonu.
Sahnede Sinan Akçıl vardı.
İyi hazırlanmış Sinan. Hazırlığının karşılığını da Kuruçeşme Arena’yı doldurup, onu seyretmeye gelenleri mest ederek aldı.
Daha önce böyle büyük bir organizasyonda izlememiştim onu.
Seyirciyle arasında ilginç bir iletişim var.
O yüzden sık sık sohbet etti...
En çok alkışı da konser gelirlerini şehit ve gazi yakınlarına bağışlayacağını söylediği zaman aldı.
Konser, Sinan’ın söz müziklerine imza attığı şarkıları hatırlatan kısa bir video gösterisiyle başladı.
Aslında ‘kısa’ demeyelim de mümkün olduğunca kısa diyelim.
Çünkü öyle çok şarkısı var ki dile dolanan, o videoyu seyreden herkes ‘aaa bunu da mı Sinan yazmış, pes bu şarkı da mı onunmuş’ dedi.
Bana göre konserin en etkileyici kısmı ikinci bölümüydü.
Ustası olduğu piyanonun başına geçti Sinan ve hepimizin hafızalarına kazınan şarkıları hem çaldı hem söyledi.
Bu Kuruçeşme konserlerine her sene bir kez gidiyorum.
Ama gittiğim zamanlarda da nokta atışı yapıyorum.
Cevap verdikçe azarlar
Bu sosyal medya zorbalığına en çok maruz kalan isimlerin başında Pınar Altuğ Atacan geliyor...
Yazık vallahi.
Hayır o hiç sallamıyor, üzülmüyor biliyorum da ben üzülüyorum artık.
Nedense bir kesim hiç kabullenmedi onun yıllardır sürdürdüğü evliliğini.
Yine eşi Yağmur’la ilgili olmadık sözler yazmışlar. “Kadın eteğinden para kazanan erkek” demişler.
Pınar’da cevap vermiş o zorbaya.
Ya gerek yok be!
Vallahi vermeyin bunlara cevap.
Çünkü bitmezler.
Ne yazarsanız yazın, hakaret de etseniz susmayacak, yılmayacaklar.
O yüzden boş verin.
Ağzınızın tadı kaçmasın yahu.
Ya aynen aynen
“Önce kafanın içindeki buzları kırman gerekir” yazmış Habertürk yazarı Esin Övet.
Şu dönemin modası buz dolu fıçı için yazmış bu sözleri.
Niye yazmış?
Çünkü kendisi de girip deneyimlemiş bu işi.
Eleştirenlere de “Allah bize beyin vermiş. Önemli olan o beyni iyi kullanabilmek... Siz de girin ve beyninizin içindeki buz kalıpları kırılsın” demiş.
Her gün girin falan diyor hatta.
Yahu Esin...
Başkalarını bilmem ama benim eleştirim popüler olana koşma merakımız.
Ne yani her gel diyene koşacak mıyız?
Her modayı denemek zorunda mıyız?
Her dene diyene ‘aa tamam’ mı diyeceğiz.
Çok eminim seneye o fıçının içine buz değil de odun atsalar, iki ünlü isim de onun içine girse...
Bazıları ‘deneyin bunu şahane bir olay’ diye ortada naralar atarlar.
