Bağıran şefin yemeği öyle bir yenir ki!

Bağıran şefin yemeği yenmez” diye bir açıklama yaptı Ayhan Sicimoğlu, Kelebek’te okudum dün.

Haberin Devamı


E doğal olarak aklıma hemen Şef Mehmet Yalçınkaya geldi.
Eğer Mehmet Şef hayatımıza girmeseydi, mutfağı sesiz sakin bir yer olarak bilecektik.
Kaliteli bir restoranda masamıza gelen yemek ne süreçlerden geçiyor, içeride ne fırtınalar kopuyor hiç farkında olmayacaktık.
Önümüze beğenmediğimiz bir yemek geldiğinde “bu nasıl yemek yahu, olmamış bu” demeye evet ama mutfakta bağıran şefe hayır öyle mi?
Yok ki böyle bir dünya.
Ayhan Sicimoğlu, Türkiye’nin en yetenekli isimlerinden biri.
Programları izleniyor, şarkı söylüyor dinleniyor, fikirleri ciddiye alınıyor ama yemek konusuna gelince işin arka planında çok profesyonel olduğunu söyleyemem.
Çünkü şef değil, iyi bir gurme Sicimoğlu.
◊ Mutfak çok hiddetli bir yerdir.
◊ Tansiyonun yüksek olması gereken bir alandır.
◊ Alışılagelmişin aksine sakinliğin prim yapmadığı bir mekandır mutfak.
O yüzden iyi şef bağırır. İyi şef, gerektiğinde camı çerçeveyi indirir.
Dünyanın her mutfağında böyledir bu iş.
Şimdi şunu sormakta haklısınız...
“Ama sakinlik hakim olsa, şef hep gülse, sesi hiç yükselmese... Daha çok sevilmez mi” Evet sevilir sevilmesine de...
◊ Daha çok sevilmek kariyerini emer o şefin...
◊ Yanında çalışanlar her türlü hatayı kabul edilebilir görür...
◊ Mutfaktaki diğer aşçılar “amaaan koy işte bir şeyler, nasılsa şefin sesi çıkmıyor” diye düşünür....
Yani çok sevilmenin, fazla güleryüzün ve sessizliğin iş yapmadığı br yerdir mutfak.

Haberin Devamı

Paşalar gibi yatmış

3 gün hapis yattı Deniz Akkaya.
Çıkışta da ‘paşalar gibi yattık’ açıklamasını yaptı.
Şimdi ülkece kitap bekliyoruz kendisinden.
İsim önerilerim...
◊ 3 güne bir ömür sığdırdım...
◊ Ha 3 gün ha 3 yıl...
◊ 3 gün deyip geçme bir de benden dinle...
◊ Dört duvar arasında 72 saat...
◊ Paşalar gibi yattım ağalar gibi çıktım...

Ahmet Kaya ve Neşet Ertaş

Yurtdışındaki örneklerini izleyip, “vay be, adamın ne hayat hikayesi varmış” diyoruz.
“Ne güzel anlatmışlar”, “ne güzel çekmişler” diye konuşup duruyoruz. Ama söz konusu bizim ustalarımız, bizim değerlerimiz olunca birbirimize giriyoruz.
Neden?
Önce Ahmet Kaya’nın hayatını konu alan filmle başladı bu tartışmalar. Film tam vizyon aşamasındayken Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya’nın şikayeti nedeniyle askıya alındı.
Mahkeme hafta içi kararını verdi ve “İki Gözüm Ahmet filminin vizyona girmesinde bir engel yoktur” dedi.
Ne ilginçtir ki mahkemenin Ahmet Kaya’nın filmiyle ilgili karar verdiği gün, Neşet Ertaş’ın hayatını konu alacak yeni bir filmin basın toplantısı yapıldı.
Yapımcı Mustafa Uslu “filmi çekiyoruz” dedi.
Ama tıpkı Gülten Kaya gibi Ertaş ailesi de “filmin çekilmesine izin vermeyeceğiz” diyor.
◊ Filmin başrol oyuncularından filmin adına, çekim mekanlarından vizyon tarihine kadar her detay belli....
Peki şimdi merak ediyorum.
Hangisi doğru?
Aileden izin almadan bu değerli isimlerin filmlerini çekmemek mi?
Yoksa bu isimler kamuya mal olmuştur, izin almaya gerek yok düşüncesiyle hareket etmek mi?
Aileye danışarak, onlarla masaya oturarak bu isimlerin hayatları yeni nesillere anlatılmalı.
Bu filmler ya da belgeseller yapılırken ticari kaygı çok arka planda tutulmalı.
Burada sözlerim Ahmet Kaya filminin yönetmeni Gani Rüzgar Şavata ve Neşet Ertaş filminin yapımcısı Mustafa Uslu’ya.
Gani Bey...
◊ “Bu filmi vizyona sokmayı başardık, sırada ‘İki Gözüm Sürgün’ filmi var” demişsiniz.
Art arda böyle iki iş yapmak ‘ticari mi bakıyor’ sorularını önünüze çıkartır.
Mustafa Bey...
◊ Aile, “bizim isteklerimize hiç uymuyor, fikirlerimizi önemsemiyor” diyor.
Olmaz! Filmi yapın yapmasına ama aileyi bu projenin tam göbeğine koyun.
Not:
Bu Mustafa Uslu’nun ilk vukuatı değil aslında.
Benzer filmlerle sık sık davalık oluyor ünlü yapımcı.
Ama günün sonunda yine bildiğini okuyor ve filmleri bir şekilde çekiyor.

Haberin Devamı

Ama kovuldunuz Erkan Bey

Erkan Petekkaya kendisiyle ilgili çıkan ‘diziden kovuldu’ haberlerine çok sert bir tepki verdi.
Hatırlayın, bir ödül töreni sonrası, ödül alanlara, ödül verenlere ve çalıştığı kanalın patronu Acun Ilıcalı’ya hakaret etmişti Petekkaya.
Sonra dizideki rolü son buldu.
(Aramızda kalsın ama ‘kovuldu’)
Yaptığı açıklamada...
◊ Ben hiçbir yerden kovulmadım...
◊ Ahlaksız haberciler...
◊ Ünlü olmak isteyen zavallılar...
◊ Umarım belanızı bulursunuz...
◊ Pis zihniyetliler...
◊ Zavallılar...
Gibi, benim yazarken yorulduğum hakaretleri tek tek sıraladı ünlü oyuncu.
“Ünlü olmak isteyen zavallılar” sözüne çok takıldım ben.
Kim ister mesela Erkan Petekkaya gibi ünlü olmak?
Eminim birçok kişi “ünlü olup da senin gibi olacağıma, sessiz sedasız köşemde otururum” diyordur.
Ayrıca bazen kovulmak da gerekebilir.
Bundan ders çıkarmaktır önemli olan.
Ben nerede yanlış yaptım demektir.
Zaten Erkan Petekkaya’nın yaptıkları sonrası kovulmaması haberdir.
O yüzden çok dillendirmeyelim tamam ama siz aslında kovuldunuz Erkan Bey.

Yazarın Tüm Yazıları