Paylaş
Futbolcunun görevi de futbolu insanlara ifade etmektir.. “Çevirmektir..!!”
Bir anlamda hayatı bize anlatmaktır..
Beşiktaş kupayı kazandığı için bu akşam bakın nasıl bir şölen oldu.
Maçın başlamasına 5 dakika var..
İnönü’ye yine 2 genç delikanlıyla geldim. Oğlum ve arkadaşıyla..
Stada gelene kadar arabada çaldıkları müzik beni daralttı ya, neyse.. Gençler deyip geçtim..
Derken, Guti ve Quaresma’nın elindeki TÜRKİYE KUPASI çıkış tünelinde göründüğünde
Olan oluyor.. Çılgın bir destek geliyor hemen..
Tam karşımda Çarşı Grubu “Peygamber OcağıOrdumuzun Göz Bebeği Jandarmanın 172. yılı kutlu olsun” pankartı.. Çarşı esprisi bu hafta bu derken..
İstiklal Marşı söylenirken açılan “Elif Benimle Evlenir misin? Doruk” imzalı pankart, o büyük stadı ve bulunan binlerce insanı öyle güzel sarıyor ki..!!
Futbol ve aşk bir kez daha aynı kavşakta buluşuyor..
İnönü’ye girerken“Orhan Can..” diye bir ses duydum ve oraya baktım.
Karşımda İsmail Er vardı.
“Niye gelmedin Kayseri’ye..” dedi.. Sesinde kızgınlık vardı, serzeniş vardı.
“Göndermediler..” dedim.. Ama öyle bir söyledim ki..
Sanki, kız istemişim de vermemişler gibi.. “Vermediler, ne yapayım..” der gibi.
Ezgin çocuk durumu yani.. “Göndermediler ne yapayım..!!”
Bu arada, Beşiktaş seyircisi kesintisiz desteğini sürdürüyor..
Ana slogan şu: “Gücüne güç katmaya geldik..”
Bu arada Quaresma’nın 14. dakikada yaptığı hareket taraftarları “çılgına” çeviriyor..
Hayranlık çılgınlığı elbette..
Q7 şov devam edince seyircinin keyfi de “gıcır” oluyor tabii..
Hiç gergin olmayan bir maç izlerken Eskişehir’in golü geliyor..
Ve hakem maçı çileden çıkartmaya başlıyor..
Guti tekmeyle yere düşürülüyor. Arkasından Fernandes’e göğüsle vuruluyor..
Sayın Hakem Bey, uyarmakla yetiniyor..
“Karaoğlan’a verdin ama sarı kartı” diyorum.
İçimden,içimden diyorum ama..
Başka bir dışavurumcu bir hareketim olmuyor.. Relaksım anlayacağınız..
Eskişehir bir gol pozisyonuna daha giriyor.. Ben yine relaksım..
Başımı sola çevirip bakıyorum.. İsmail’e.. O da sakin.. Relaks..
Omzuyla kulağı arasına sıkıştırdığı telefonla konuşuyor, bir taraftan da yazmaya devam ediyor.. Relaks ama.. Sakin sakin..
Fernandes’in tek başına götürdüğü topu filelere göndermesi ile İnönü tekrar “uyanıyor..!!”
Fakat bugün, İnönü’de resmen Qaresma şov var..
Zaten, biri sağda biri solda 2 defa 5’lik attı ki.. Ya topuk pasları..!!?
İlk yarı 1-1 bitti.. Uzun zamandır böyle stressiz Beşiktaş maçı seyretmemiştim doğrusu..
“Dünya varmış be” derken “Gazozuna oynasam yenmek isterim” sözünü anımsıyorum.
Balzac’ın “Sanatın vazifesi, tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir.” diyor ya
Bu sözü, futbolun her alanına koyabilirsiniz..
Bunun için çok seviyorum bu cümleyi..
Bu söz, rakının icat edilmesi, insanoğlu’nun aya gitmesi kadar önemli bence!!
Tabiatı taklit etmeyecek, ifade edeceksin, tercüme yapacaksın.. Satır satır okuyacaksın.. Futbol da bu işte.. Anlayacağınız, sanatçılarla aynı kulvarda olmalı Futbolcular!
Buna tüm futbolseverleri de katabilirsiniz..
Bence sahada yapılan “yaratıcı” bir hareket de bu yüzden büyük beğeni topluyor..
Bu yüzden futbolcu, sanatçının çim sahada gezeni olmalıdır..
Ve elbette,
“Herkes Pinokyo gibi tahtadan insana dönüşme şansı bulamıyor, kimileri hep odun kalıyor..”
Halk arasında onlara “kazma” deniyor..
Quaresma da bu yüzden iyi sanatçı yani..
49. dakikada Eskişehir’in “Yanlış yağlı boya” yapması yüzünden top direkten döndü.
Yani, Eskişehirli futbolcular bu dakikada “Sanatı” tam icra edemediler..
Arkasından, Beşiktaş adına Q7 yanlış “yağlı boya” kullanıyor..2 pozisyon heba oluyor!!
“İyi ressamlar da her zaman iyi tablolar çıkartamazlar canım” demeyin..
Maçı seyrederken düşünüyorum..
“Bu gece, tuvalde mi, yoksa fırçada mı eksiklik var..!!?” diye..
Palette yok.. Çünkü şahane.. Nefis bir çim saha var altlarında futbolcuların..
Şövale de olamaz.. Seyirci tablo gibi maşallah..
Boya mı kalitesiz acaba..!!? Bu da olamaz.. Futbolcuların kalitesi ortada..
“Peki nedir eksik olan şey” derken Almeıda’nın çim sahaya çizdiği gol geliyor.
Akıl ve zeka ürünü bir kafa vuruşu..
Usta bir fırça vuruşu ile tabloya katkıda bulunuyor Almaıda..!!
30 saniye sonra yine bir sanat çalışması yaptılar Eskişehir kalesi önünde ya..
Guti saha dışına çıkarken çılgın bir alkış seli ile karşılaşıyor..
Bu akşam, dünyaca ünlü bir ressam arkadaşımın gözüyle seyrediyorum maçı..
Sahaya ve seyircilere baktığımda onun O ŞAHANE tabloları geliyor gözümün önüne.
Karşılaştırıyorum hangisi daha güzel diye..
Bu arada Eskişehirli oyuncular yanlış renk seçimi yapıyor ve top dışarı gidiyor..
Seyirci şovla birlikte saha içinde oynanan top sevgili Yücel Dönmez’i hatırlatıyor bir kez daha..
O şahane resimlerin sahibini..
Amerika’ya gitti, el üstünde tuttular.. Televizyon televizyon dolaştırdılar..
Gazetelerde defalarca haber oldu yaptığı resimlerle..
Sosyetenin davetlerinde eksik olmadı hiç onun adı. Amerikan sosyetesinde ha..
Öyle dandik davetlerde değil hani..!!
Sanat çevreleri, onun hakkını verdi.. “Dünyanın ilk 50 ressamından biri” dediler onun için.
Türkiye geldi. Sergi açtı geçenlerde.. Tık yok bu ülkede.
Gitti Avrupa’da sergi açtı.. El üstünde tutular tabii..
Tabloların hepsini satıp geldi elbet..!!
Bu yüzden bu gece bir ressam gibi izliyorum maçı..
Bu arada İnönü’de gecenin esprisi kopuyor..
“Bisküvitim nerede..!!?” diye bağırıyor taraftarlar..
Herkes de bir gülümseme..
Q7’nin ceza sahası içinde yaptığı TABLO gibi hareketler penaltıyı getiriyor.
Simao da fırçanın ucuyla paletten aldığı yağlı boyayı tuvale sürüyor.. 3-1
Naturmort değil, empresyonist bir resim oluyor bu..
İzlenimci yani.. Ben de “dışavurumculuk” yapmadım bu gece..
Ve maç biter OC kaçar..
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can..
Sizi üniversite yıllarının cici ve haylaz kızı Aslı Didari arkadaşımın güzel bir şiiri ile selamlıyorum.
“Yaşlandım ve ağırlaştım.
İçimde koca bir fıçı acı,
Kimin denizine aksam,
Yine kendi sahilime vuruyorum…”
Ben de ona diyorum ki,“Eskidenmiş o dağı delip su getirmeler. Mutfaktan su getireni bulursan, yakala ve evlen kızım..!!”
Paylaş