Paylaş
Kim bulmuş bu cümleyi bilmiyorum ama bu söze bayılıyorum ben.
Ve benim hayatıma göre;
Beşiktaş’ı ve Beşiktaşlı olmayı o kadar güzel anlatır ki..!!
Siyah beyazlıların tribün duruşu dünyanın her yerinde saygı görür..
Bu adamlar bu yüzden, atkılarını sahaya atarak Van depremzedelerine destek olurlar.
Bu yüzden on binlerce insan, buz gibi bir havada soyunup, Vanlılara destek mesajı verir!
Ve, bu yüzden bu Beşiktaş, hem Maccabi’ye hem de Stoke City’e çim serer arkadaş..!!
Unutmayın ki futbol, hayatı yakaladığı için geniş kitlelerin sporudur.
22 adam sahada ter dökerken, milyonlarca insan beyniyle spor yapar!
Ha, kimisi yüzüne, kimisi de dizine vurarak spor yapar zaman zaman.
O da bir nevi spordur..
Beş hakem görev yapıyor maçta.
Bu arada Quaresma kaleleri şaşırdı.
Defansa yardım edeyim derken Beşiktaş’a “kendisi” gol atacaktı..
Neyse ki Cenk golü engelledi..
Maçın ilk çeyreğinde Q7 yine bedavadan bir sarı kart göstertti kendine..
Quaresma kartı yedi ya, Telavivliler ona ikinci kartı gösterttirtmek için her şeyi yapıyor.
Taç çizgisinde Quaresma dokunmadığı halde Maccabili oyuncu “Aaahhhgg” diyerek kendini yere atıyor.. Hakem yemedi tabii.. Bu durum, Q7’yi oldukça güldürdü elbette.
Beşiktaş ikinci çeyreğin sonunda yüklendikçe yüklendi.
Quaresma’nın kaleye giden trivelası rakibin eline çarptı. Hakem penaltıyı vermedi.
Futbol böyle bir şeydir işte, çıkacaksın sadece rakibi değil, hakemleri de yeneceksin!
Önce Quaresma aktı, soldan Almeida iyi kafa vuruşu yapamadı, top tuhaf bir yere gitti.
Amma, hemen arkasından Ernst, şiir gibi indi soldan ve müthiş ortaladı.
Topun gelişine hafif yan vole vurdu, yok vurmadı “yapıştırdı” Quaresma..
GOLLLL..!! 1-0 oldu.
“Çatala” çok yakın yerden ağlara takıldı yuvarlak meşin!
Aşk olsun sana çocuk aşk olsun..
Bu kadar mı güzel vurulur topa..!!
“Gol” diye havaya sıçrıyoruz evde.
Ogetay’la sevinçten “Çak” yapıyoruz salonun ortasında.
Sevinçten zıp zıp zıplarken kanal değişiyor o sırada.
Golün tekrarı için paniğe kapılıyorum ve “Ne yaptın televizyona” diyorum.
Oğlum sıçrayınca koltuktan havaya, kumanda da hop aşağıya düşmüş meğerse..!!
Golün tekrarında “Şiir gibi gol budur işte” sözleri çıkıyor ağzımdan.
Kamera stattaki dev Türk bayrağı ile sevinenleri gösteriyor..
Orada, yıllar önce Türkiye’den İsrail’e giden Musevi vatandaşlar, o ülkede ekmek parası için ter döken gurbetçiler ve sadece bu maç için gidenler, yani kalbi Beşiktaş için atanlar var!
İkinci yarı İsmail’in ortasına Fernandes sol ayakla şahane vurdu, kaleci tokatladı kornere attı.
Ahtapot bacaklı Fernandes korneri kullandı, İbrahim Toraman kafayla golü attı..
GOLLLL..!! 2-0 oldu, 2-0.
Ve adamlar golü buldu.. 2-1 oldu.
Olsun, Beşiktaş “çim serer” bu takıma!
Ekrem çıktı Veli girdi.
Beşiktaş, Trabzon maçındaki taktikle oynuyor sahada.
İçimden “Her zaman papaz pilav yer mi?” sözü geçiyor.
Sonra da “Yav, bu sefer yesin ne olur” diyorum..
Hem pilavda beden için yararlı şeyler vardır.
Aman Tanrım 2-2 oldu..
“Gençlerbirliği kabusu” yeniden başladı bu dakikalarda.
Şimdi Psikolojik üstünlük İsrail ekibine geçti.
Bir an için disiplini elden bırakıp “Erken zafer çığlığı atanların” durumu oldu.
Bu işler öyledir işte, 2-0 iken topuk paslarıyla geçersen böyle terlersin.
Ancak futbolda 10 dakikada çook “çim ekilir”..
Ah Almeida ah..!! At artık şu golü..
Almeida’nın buz gibi golünü vermedi hakem..
Yuh artık ya.. Maccabili oyuncu artistik düştü. Hakem de yedi.
3-2 oldu. Q7 attı.. Yok, Q7 değil, Q77 hatta Q777 attı...!!
Ama ne gol attı ne goll..!!
Salonda kucaklaşıyoruz Ogetay’la. Siyah beyaz formalar üstümüzde.
Birden “güm” diye bir ses geliyor evin içinden.
Bu, 95 kiloluk bir adamın yerdeki halıyla buluşmasının sesi!
Canım acısa da ayaklarımı havaya doğru sallıyorum.
“Gol işte gol..” diye hala bağırıyorum. Salon inliyor salon..
Biraz daha bağırırsak apartmandan atacaklar bizi ya..!!
Almeida’ya “al da at” diye attılar, attılar.
En sonunda Almeida, Quaresma’ya attı..
Quaresma onun gibi yapmadı, 3 kişiyi yere yatırdı, girdi ceza sahasına vurdu ve golü attı..
Hem de uzatmada.
Ben demedim mi size, bu Beşiktaş “bunların altına çim serer” diye..!!
Ama kalbim var ya kalbim; “Gel de bana sor” diyor bana.
Son olarak, Orhan Kemal’in ünlü kahramanı Bekçi Murteza’nın şivesiyle maçı özetleyeyim:
‘Demek ki ne yapacaksın; zafer çığlığı atmayacaksın erkenden.
Son düdük çalana kadar bırakmayacaksın disiplini elden.
Tutacaksın rakiplerini,
Vuracaksın isabetli vuruşlar..
Edeceksin maçı zaptu rap..
Sevinmeyeceksin önceden,
sevineceksin son düdükle!!’
Bu arada, papaz bir kez daha pilavı yedi ha..
İşte bu yüzden de
“Her kahvede masamız, her karakolda ismimiz, her güzelde resmimiz bulunur..!!”
İster inanın ister inanmayın..
Neyse OC yine kaçar anam babam.
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben Can; Orhan Can..!!
Paylaş