Paylaş
Herkes biliyordu ki Sofyalılar için
“Eğer gölgelerin boyu insanların boyunu geçmişse, o topraklarda güneş batıyor demektir!” atasözü geçerliydi.. (Kızılderili atasözü)
Çünkü, gölgelerin boyu, daha ilk maçta onların boylarını geçmişti..
Unutmayın ki futbol bir felsefedir..
Futbolu iyi seyrettiğiniz zaman orada, HAYATIN TA KENDİSİNİ görürsünüz..
Hem kendiniz hem de oyuncular için..
Misal, bir oyuncunun “Bencil olup olmadığını”, yani“Hep bana, hep banacı” olup olmadığını top oynayışından, pas atışındananlarsınız..!!
BENİM HİKAYELERİMDE ise sahanın içinde gerçeğe dönüşen futbolun ve ona bağlı olarak yapılan hareketlerin; toplumsal, grupsal veya bireysel yansımalarını BULURSUNUZ..!!
Gelelim maça;
Son zamanların en kötü maçı bitti..
Kartal üst turu garantiledi ama “geleceği” iyi planlamalı..
Maça ağır ama temkinli başlayan Beşiktaş atak yapmak için uygun zamanı kollamak için sürekli top çevirdi..
Futbolculara besbelli ezberletilmiş “hata yaparsanız telafisi yok diye..”
Bu yüzden siyah beyazlılar atağa kalkmak için emniyeti elden bırakmadan HAZIRLIK PASLARI yaptılar..
İlk dakikalarda Bulgarların ayağına top değmemesinin nedeni debuydu işte..
İş böyle olunca da ortaya sıkıcı, zevksiz kısacası berbat bir futbol çıktı..
İlk golü Beşiktaş yeseydi ortaya çok daha farklı bir tablonun çıkacağı bilen Schuster belli ki oyuncularını bu yönde hazırlamış..
Elbette ki bu bir PUAN maçıydı ve maçın teknik adamların TAKTİK SAVAŞIYLA GEÇECEĞİ AŞİKARDI..
Kim hata yaparsa kaybedecekti.. Öyle de oldu..
Gerçi Hakan’ın sayesinde yine kanımızın her tarafı ADRENALİNdoldu ya..!!
Kalecileri Rüştü, çok pardon dilim sürçtü, Mbohli’nin yediği 2. gol bence bir EFSANE oldu..!!
Gol attı ama, HOLOSKO’nun yine “KABİLİYET DÜŞMANI” hareketleri vardı elbette.. Olmasa, zaten ben, yani şahsen, HAYAL KIRIKLIĞI yaşardım..
6 pasın içinde 2 kişi var, onlara çıkarsa yüzde yüz gol ama O, topa “ASILIYOR”..
Ben sana daha ne diyeyim ki çocuk..!!
Bulgar takımı Hakan’ın “ŞAHANE”zamanlamasından elde ettikleri moral üstünlüğü ile 2. golü bulmak için yüklendikleri anlarda Beşiktaşlı oyuncuların futbol DİSİPLİNİNDEN KOPMADAN ve SOĞUKKANLILIKLA TOP çevirmeleri, derslerine çok iyi çalıştıklarını gösterdi..
Beşiktaş’a geldiğinde “YAŞLI” denilen, yıpratılmak için türlü türlü iftiraların atıldığı GUTİ’nin attığı pasları herkes bir kez daha gördü..!!
Tabata’da bir numara yoktu.. Ama O genç oyuncular..
Alii..
Genç Ali..!! Ne güzel de, pozisyon “öldü” demeyerek topu takip etti ve Holosko’ya golü attırdı..!!
Beşiktaş bu çocukları asla ama asla kaybetmemeli..
Aslında bu yazıda size, Kartal Dragos Limanı’ndan kaptanların FUTBOLPARALELLİ maceralarını anlatacaktım.. Özellikle Kaptan Muhammet Taşçı, Ferzan, Kemal, Süleyman ve elbette Mustafa Kaptan’ının okyanuslarla, yıllarca yaptığı “imtihandan” örnekler verecektim.
Tekne Sabrata’nın, Berat Kaptan’ın veya Arkandayım 1 teknesinin kötü havalarda, kıyıya, yani limana dönmek için dalgalarla yaptığı “AĞIR” mücadelenin öyküsünü..
Dalgalar size “yüklenir” siz dalgalara.. Aynı futbol maçı gibidir..
Dalgaların sertliği havanın kötülüğünün “derecesiyle” ile doğru orantılıdır..
Sahada rakibinizin üstünüze gelmesinin “DERECESİ” de onun oyuncu kalitesi ile doğru orantılıdır..
Havanın az estiği zamanlarda ya da esmediği anlar da bile dalga vardır..
Kullandığınız tekne ile YOL YAPARKEN (Seyir), o küçük dalgalara denizciliğin kuralı çerçevesinde girersiniz..
Bilirsiniz ki emniyeti elden bırakırsanız O KÜÇÜK DALGALAER sizi YER..!!
(BKZ: Manisa, Konya, Büyükşehir Belediye vs MAÇLARINA..)
Dalgalar büyüdükçe sizin de dalgalara karşı DURUŞUNUZ değişir..!!
Küçük dalgaları önemsiz görüp pruvanızda “GÖĞÜSLERKEN”, büyükleri, İSKELE VEYA SANCAK BAŞ OMUZLUKTAN, eğer seyir durumunuz, dalgaların istikameti ile aynıysa,o zaman da “İskele veya Sancak Kıç Omuzluktan (Hafif çaprazınızdan yani)” alırsınız..
Kimi zaman acımasız DEV DALGALAR, teknenizi bitmek tükenmek bilmeyen gücüyle DÖVER..
Ama siz, ona karşı direnirsiniz.. Yaşamak için direnirsiniz..!! Hayatta kalmak için..
Vicdansız dalgaların üstünüze üstünüze geldiği o korkunç anlarda, hata yapmadan ve büyük mücadele vererek kıyıya ulaşmaya çalışırsınız..
Futbolda da (Mücadele ile) sonuca ulaşmaya çalışırsınız..!! Puan almaya bakarsınız..
Arada “MİNİK!!” bir nüans farkı vardır.
Futbol maçında hata yaparsanız: siz, SADECE YENİLİRSİNİZ..
Denizde hata yaparsanız ÖLÜRSÜNÜZ..
Aradaki o “KÜÇÜK” fark sadece budur..!!
Kısacası,
Futbolda hata yapan en fazla YENİLİR, sert denizlerde hata yapansa ÖLÜR..
Ancak her iki mücadelenin de FELSEFESİ AYNIDIR..!!
Bu yüzden futbol HAYATTIR..!!
Kim bilir belki de bir gün, denizlerde oluşan AKINTININ,aslında futbol sahasının içinde 90 dakika boyunca oluşan gel-gitlerle ne kadar alakalı olduğunu anlatırım..!!
Kim bilebilir ki..
Neyse OC kaçar..!!
Gözlerinizden öperim.
En Kalbi Muhabbetlerimle…
Ben Can, Orhan CAN
“Eğer gölgelerin boyu insanların boyunu geçmişse, o topraklarda güneş batıyor demektir..!!” dedim ya.. Gazeteci arkadaşlarım Ersin Turan ve Onur Aydın “Peki; hayatta yenilen kazıkların boyu, bizim boyumuzu aşıyorsa güneşin durumu ne olur? ” diye sordu..
Ben de onlara, en “çapkın” gülüşümle yani, gülerek baktım ve..
“HAYAT DENEN BU SAHNEDE, BOYUNU AŞAN KAZIKLAR YEMİŞLER, BİRLEŞİN..!!” dedim..!!
Paylaş