İnsan bir kez düşmeye görsün..

Beşiktaş’a hakaret eder gibi maç yayını.

Onlarca kanalı varken, 2 maçı üst üste yayınlarlar, siz de hiç keyif almazsınız..!!

TRT’nin durumu bence böyleydi..

 

Dedik ya insan bir kez düşmeye görsün

Hem böyle muamele yaparlar

Hem de sizin için neler neler derler..!!

 

Şampiyonluğa, başarıya koşan takımlar için çok geçerlidir bu söz..

Futbol, hayatın ta kendisi ya ondandır..

Bireysel yaşamımızda da durum böyledir..

Kısacası

“İnsanın bir kez ters gitmesin işi, muhallebi yerken kırılır dişi” misalidir hayat!!

Beşiktaş “Taktik” anlayışın çökmesi sonucunda ligden ve Avrupa’dan koptu..

Aman aman neler dediler neler..!!

Yoksa kağıt üstünde kadro süper..

Elbette Antep maçı bir gösterge değildi.

Bir antrenman maçıydı..

Ancak Gaziantep Belediye’yi buradan kutluyorum..

Her seferinde de -ki 3 maç-, hiçbir zaman sahaya futbol oynatmamak için çıkmadı.

Çıkıp kendi futbollarını oynadılar.

Almedia’nın şeytanın bacağını kırarak attığı 3”üncü gol, Gaziantep defansının ne kadar tecrübesiz olduğunu gösteriyordu..

16 yaşındaki Muhammet sarınım çok heyecanlıydı, bana göre 2 yıldızlık oynadı..

 

Ama, her zaman “Ne derlerse desinler” edasındaki Schuster

Gaziantep’e paf takımdan birçok genci götürdü.

Yaptığı doğrudur..

Ancak, değişiklikler yapılırken Fernandes’in bakışını bence herkes görmeliydi..

Hani şöyle der gibiydi..

“İspanya’da, Portekiz’de NE DERLER şimdi..!!PAF TAKIMLA SAHADAYIM..”

Almedia ise “PAF TAKIMA DÜŞTÜM galibaDERLER ŞİMDİ” der gibiydi..

Guti ile Quaresma da evde “Şimdi derler, derler” demişlerdir..

Hiç merak etmeyin derler..!!

Hele hele, "tarafsız" (!!) Türk basının eline düştünüz ya; derler, derler..!!

 

Bakın size, eski bir hikayeyi anlatayım..

Daha 70'li yıllara kadar Anadolu yakasında oturan insanlar karşıya geçerken

“İstanbul’a gidiyorum” derdi..

Eminönü’nden, Mısır Çarşı’ndan her türlü ihtiyaçlarını alır geri dönerlerde.

Ne güzel, kömürlü gemiler yanaşırdı iskelelere..!!

Düğün dernek olduğu zamanlar da, e, elbette karşıya, yani İstanbul’a geçmek gerekiyordu.

 

Daha eski günlerde,

Gemilerin, vapurların olmadığı zamanlarda boğazda geçişi kayıkçılar sağlardı..

İşte o günlerde, genç bir kız evlenecek..  

E, karşıya geçip düğün için alış veriş yapmak lazım..

Ama kızcağız korkuyor.

Yaşlı kadınlar sorarlar, “Kızım yakında gelin olacaksın” neden gidip İstanbul’dan bir şeyler almıyorsun..!!?”

Kız, “Bugünlerde diğer kayıkçılar yok. Bu yaşlı adam var. Ama onun için de çok şey derler..”

“Ne derler..?” diye sormuşlar..!!

Genç kız yanıt vermiş:

“Kayığına bineni, karşı kıyaya götürene kadar götürürmüş, bugüne kadar hiç kimse elinden kurtulamamış, derler” demiş.

İçlerinden en yaşlı olanı, “Osmanlı kadını” olanı, yani vurdu mu oturtturan türden bir kadın.

“Onu ben fena yaparım. Ne yapacakmış görelim. Yürü bakalım; seni, ben karşıya götüreceğim. Birlikte alışveriş yapacağız” demiş..

Genç kız hazırlanmış ve adı çıkmış olan kayıkçının kayığına yaşlı teyzeyle birlikte binmişler..

Kayıkçı kürekleri çekmeye başlamış.

Yaşlı teyzenin suratı mahkeme duvarı gibi..

Hiç gülmüyor.. 

Neyse, boğazın ortasına gelmişler Yaşlı teyze dayanamamış ve

“Söyle bakalım, senin içinböyle böyle yapar diyorlar.. Doğru mu bu?”diye kükremiş..

Kayıkçı kürek çekmeye devam ederken “DERLER Hanım teyze DERLER..!! demiş.

 Yaşlı teyze iyice sinirlenmiş, “hadi” demiş “Sıkıysa bize bir şey yap da seni anandan doğduğuna pişman edeyim..”

Kayıkçı “Yok hanım teyze” diye yanıt verdikten sonra devam etmiş:

“Bir şey yaptığım yok ama

SİZ İKİNİZ, ŞİMDİ BU KAYIĞA BİNDİNİZ YA, DERLERR sizin için de DERLEERR.. Hanım teyze derler!!” demiş..

 

Şimdi gelelim kıssadan hissemize..

Yeniden iyi bir grafik yakalanmadığı sürece

“Bu takım için daha çok şeyler derler..”

Hoş, o zaman da derler ama bugünlerdeki gibi seni hırpalayamazlar,

Örseleyemezler, yüreğinde tarifsiz şekiller açan espriler üretemezler..!!

Size o zaman, böyle maç yayını yapamazlar..

Yaptırmazsınız.. Yaptırttıtmazsınız..!!

(Katmerli edilgen durumudur bu)

 

Çok şey istemedik ki senden be, Bay Schuster..

 

Neyse OC yine kaçar..

En Kalbi Muhabbetlerimle..

Ben Can, Orhan CAN..

Yazarın Tüm Yazıları