İnönü'de seyirci Egemen'e ne yaptı

Soğuk bir Beşiktaş gecesi..
Parmaklarımı birbirine kenetliyorum ki ısınmaları için..
Ben bunlarla oyalanırken, topu kapan Necip nefis bir orta yaptı.
Almeida kafa vuruşuyla golü attı. 1-0 oldu.
Bursa iki sefer tehlikeli geldi.
Önce Veli Kavlak sonra Edu 2 güzel şut attı Bursa kalesine.
Bana da “Aahhgg” demek düştü...
Aha bir tane daha kaçtı. Fernades korner kullandı.
Top döndü dolaştı geri geldi Bursa ceza sahasına..
Egemen gol bölgesinde, vurdu kaleci kurtardı.
Ne pozisyonlar oldu be..
Yazayım mı sahaya mı bakayım, şaşırdım doğrusu..
Derken Egemen sarı kartı gördü. Cezalı duruma düştü.

Bana ne oluyor anlamıyorum.
Ben de bizim Mustafa gibi (Denizli) maçı seyrederken dalıyorum, eskilere gidiyorum.
Basın tribününden “Eski açığa” doğru baktığım zaman seneler seneler öncesine gittim.
Aileden koparttığımız öğrenci harçlığımızı biriktirip, soluğu orada alırdık.�
Şimdiki gibi koltuk filan yoktu. Beton sıralar birbiri üstüne yükselirdi.�
Yağmurluk nedir bilmediğimizden orada öğrenmiştik naylon torbadan YAĞMURLUK, yere atılmış gazete kağıtlarından da güneşlik yapmayı..!!
Şimdi, o tribüne doğru bakarken, yüzümü sıcacık bir gülümseme sardı.
Zaten kırmızı olan yanaklarımın ateş gibi yandığını hissetim.

Hah işte yeniden geldim İnönü’ye..
Size söz, bir Beşiktaş maçını, o güzel yılların hatırana, yine oradan seyredeceğim!
Bu soğuğa rağmen İnönü’de Beşiktaşlılar..
Tıklım tıklım olmasa da sevdadan çıldırmış olan Siyah-Beyaz tutkunları, yine burada bu gece.
“Helal olsun sana dişi Kartallar” yazısından çok, beni Q7 için açılan pankart çok güldürüyor.. Şöyle yazılı: “Neredesin oğlum sen, özledik”!!

Bu arada, Beşiktaş dünyaları kaçırırken Bursa golü buldu..1-1 oldu.
Vee, Edu çaprazdan müthiş vurdu.. 2-1 oldu.. Stoke City maçındaki gölün bir benzeri oldu bu.
İlk yarı bitti.

Soğuk öyle vuruyor ki parmak uçlarıma.
Devre arasında yine Şeref Tribünündeki ısıtıcılara gözüm takılıyor.
Ne de güzel yanıyorlar öyle.. Portakal renginde parlıyor ısıtıcının rezistansları.
Ne şanslı ayaklardır onlar!
“Benim garip ayaklarımda ise biri yün olmak üzere 2 kat çorap var, üşüyorlar. Üşüsünler!
Parmaklarımda yarım eldiven var. Uçları açık. Üşüyorlar. Onlar da üşüsünler!
Pantolonun altında da bir iç don. Onlar üşümüyorlar. Üşümesinler! Bacaklarım yani..” diyorum içimden.
Gözüm yine o ısıtıcılara takılıyor. Sıcak sıcak ne güzel..!!
Ben böyle, soğukla imtihan ederken, rakıyı icat eden o güzel insanı hayırlarla yad ediyorum!
Bu yüzden “İnsanoğlunun aya ayak basması kadar önemlidir rakıyı icat etmek..” derim.
İnanın benim bir suçum yok, hep böyle soğuk gecelerde aklıma geliyor ne yapayım..!!
 
“Kim çıktı kim çıktı” diye bakarken Pektemek girdi Edu alkışlarla oyun sahasından çıkıyor.
Mustafa Pektemek demek, gol demek!
“Amanin” diyorum Bursa’nın kaçırdığı pozisyonda..
Dedim size “Pektemek demek gol demek” attı işte.. 3-1 oldu..
Beyaz Kelebekler Vadisi kendine geliyor.. İnönü yıkılıyor!
İlk golü atan Almeida yerini Sidnei’ye bıraktı. �
Maç 3 dakika uzadı ama 3-1 bitti..
 

Maç bitti Beşiktaşlılar dakikalardır Egemen’i bekliyor.
“Egemen sahaya 3’lü çektir Kartal’a” diye bağırıyorlar..!!
Egemen gelmeyince de ıslıklar kulakları sağır ediyor.
Egemen’i bekleyen siyah-beyazlılar “Bu gece buradayız” diye bağırıyorlar.
Ben de “Egemen gel de çektir şu 3’lüyü. Eve gidelim donduk” diyorum.
Ve Egemen büyük uğultu arasında çıkıyor sahaya..
İnönü üçlüyü çekiyor..
Ben de soğuktan donmaktan kurtuluyorum..

Neyse OC ufak ufak kaçar anam babam.
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben Can, Orhan CAN..

NOT:
Deniz tarafına doğru baktığımda Kıbrıs’ın efsane liderini görüyorum.
Sanki bana bakıyordu. Yüzüne, masum bir tebessüm konmuştu.
“Kıbrıs ve Türk Bayrağı’nın yanına konulmuş dev bir resmi.
Üzerinde “Seni şehit Mehmetçiklere emanet ettik. İzindeyiz” yazılıydı.
Rahmetli babam Kıbrıs Gazisi olduğu için tarifsiz bir sıcaklık hissediyorum bu soğuk gecede!
Ve, “Mekanın Cennet olsun Kahraman Adam..!!” diyerek geceyi noktalıyorum.