Paylaş
Hayallerin yıkılması, umudun kırılması fenadır..
Hele hele heyecan “Ölürse..”!, o fenadan da ötedir!
Kötü eder adamı kötü..!!
Beşiktaşlılar da bu sendromu yaşıyor olmalı.
Elbet geçici olarak..
Çünkü; adam olan, evladına küsmez..
Hata da yapsa, insan evladının ‘İYİ’ olmasını ister!
Bir başka deyişle ise insan sevdiğine küsmez.. Çünkü AŞK, böyle bir şeydir işte!
İnönü neredeyse boş bu gece!
Bana göre bomboş..
Oysa maçın başlamasına dakikalar var.
Quaresma ilk 18’de ama ısınmak için sahada yok.
Arkadaşları ısınırken o sahaya çıkmadı.
Assolist Quarasma sahaya çıktığında aa’dan Ercan Doğan “Doktor geliyor”(!) diyor gülerek.
Sonra da ekliyor “Baksana boks maçına hazırlanmış gibi. Havluyu boynuna asmış..”
Ben Beşiktaş marşlarına elimle tempo tutar gibi yaptığımda da “Ne o abi bugün taraftar gibisin, gazeteci kimliğini arka plana attın” diyor. İşte tam o anda duruyorum.
Bilindiği gibi “Dur” dendiğinde durmak gerek.
“Yok, Carvalhal, Quarasma’yı taksit taksit affediyor da ondan bu halim..” diyorum!
Zaten Carvalhal sahaya çıkarken taraftar ona bir buket çiçek verdi.
Ben olsaydım uçak bileti verirdim hediye olarak.
Sadece gidiş. Öyle, “Gidiş-Dönüş” yok. Sadece “Gidiş” var.
Batıya doğru giden ilk uçakta..
Hani İspanya’dan öte bir ülkeye giden..
Portekiz’e doğru yani..
Üst üste pozisyonlara giren Beşiktaş golü buldu.
Almeida attı. Peki kim ortaladı? Fernandes tabii..!!
Kıskananlar çatlasın, ne diyeyim..
Bu arada, kalecinin çeldiği, Mustafa’nın röveşatası tribünleri ve beni heyecana boğdu!
Yine, gazeteci arkadaşım Ercan Doğan “İlk defa ilk yarıda Beşiktaş’ın bu kadar çok pozisyonuna yazdım” diyor. Maçın yarım saatlik özeti bu!
Hemen öbür yanımda ise aa’dan Bülent Aslan oturuyor.
Mahkeme katibi gibi yazıyor da yazıyor..
Ben de içimden “O zaman, Bülent de hiç bu kadar yorum yazmamıştır” diyorum.
Bülent’e “Katip, arzuhalimi bir de böyle yaz” diyorum ama beni duymuyor! İş hali işte..
Çünkü, anekdotu o kadar fazla bir maç ki.. Neyi yazacağını şaşırıyor insan..
Çok zevkli bir maç ama yüreğimiz de biraz kırgın tabii..
Aşk da böyle bir şey değil mi?
Biraz kırgın, biraz mahcup, biraz neşeli, biraz heyecanlı..!!
Taraftar da kırgın ama aşık olduğu takımı ile barışmak istiyor elbet. Mahcup ama heyecanlı..
Bu dakikalar da Beşiktaş biraz durdu.
Manisa da pozisyonlar buldu ilk yarı..
Ama, şu yazmazsam çatır çatır çatlarım vallahi!
Şu hakemlere bayılıyorum doğrusu.. Neden? Şundan:
Sarı kart gösterdiği oyuncudan “Hastir” yiyor da bana mısın demiyorlar!
Hatta bir maçta bir hakeme, açık açık küfür ettiler de ikinci yarı kol kola çıktılar sahaya..
Ne diyeyim bu duruma ben “Ağam paşam”, ne diyeyim!!?
Manisa Siyah, Beşiktaş Beyaz ağırlıklı formayla sahada.
Çimlerin üstünün bir kısmı ‘Beyaz’, bir kısmı ‘Siyah’..
Her şekilde Beşiktaş yani..
Bu yüzden yanımdaki arkadaşa “Böyle çıktılar mı takımları karıştırıyorum. Bak Manisalı 33 (Murat) numaralı oyuncu ile 28 (Ernst) numaralı Beşiktaşlıya, ikisi de kelajjj.. Biri siyah giymiş, biri beyaz, karıştırıyorum” dediğimde kahkaha da patlıyor tabii Basın Tribününde..
İkinci yarı Q7 yine yedeklerde..
Maçtan önce ısınmayan, “Isınmayan Adam Quaresma” ısınmaya gitti..
Ve “Mahallemizin Delisi” oyuna giriyor!
(Bu arka mahalle hikayesini bir gün daha geniş anlatacağım size..)
Biraz çılgın, biraz da şımarık olduğu için böyle diyorum..
O da biliyor sevildiğini..
Bu tip insanlar aynı zamanda “Yaratıcıdır”..
Maç esnasında iki hareket yaparlar tadından geçilmez..
Alkışlar arasında Almeida’nın yerine Q7 girdi.
Ve oyuna giren “Deli”, attı golünü.. 2-0 oldu.
Bu, kırgın ve küskün olan sevgililerin barışmasıdır!
Of ki ne of.. “Deli” sıfır noktasından 2. golüne de attı.. 3-0 oldu.
Belli ki Quaresma kararını vermiş, “Top oynayacağım” diye..
Anlayamadığım bi’şi daha var! (aslında buz gibi anladığım)
Golü atan Çarşı Grubu’nun bulunduğu tribüne koşuyor.
Bi’de bana (bize) doğru koşun!
Biz de öpmek istiyoruz belki sizi..
İnönü’nün ışıkları yarı yarıya gidince oyun da durdu..
Ben sandım ki sahaya pasta filan gelecek! Kartal’ın doğum günü ya..(!!)
Yok, ışıklar gitmiş..
Elbette, Beşiktaş tribünleri de takımlarıyla barışıyorlar..
Bu “moladan” yararlanan taraftar, Beşiktaşlı oyuncuları tribünü çağırıyor.
İnönü “Happy birthday” diye inliyor.
Taraftar yaş gününü unutmuyor! Unutanlara inat!
Çünkü bugün, Beşiktaş 109 yaşına bastı.. 19-03-1903!!
8 dakikalık aradan sonra maç yeniden başladı..
Bakalım bu ara Q7’nin hızını kesecek mi?
Top ayağına geldi mi şov yapıyor mübarek..
“Madrid’deki maçta neredeydiniz?” demeliyim kibarca bu adama!
Derken, Fernandes takıldı, yürüdü, vurdu ve gol oldu.. 4-0 oldu.
Yıldızların istedikleri zaman neler yapabildiklerini bu gece gördünüz.
İşte ben, bu yüzden hep derim “YILDIZLARI YÖNETMEK maharet ister” diye.
Büyük hocaysan! Yıldızları yönetmeyi bileceksin..
Yok değilsen, pılını pırtını toplayıp gideceksin..
Guti’yi yedi ama Quaresma boğazına takıldı.
İyi ki de yutamadı da Q7 Beşiktaş’a kaldı.
Carvalhal’a bu lokma büyük geldi tabii..
Bu arada, sakın bana kimse, Carvalhal’ın “Büyük taktiği” filan demesin..
Fena halde bozulurum..!!
Neyse OC bu gece de kaçar!
En kalbi Muhabbetlerimle..
Ben Can; Orhan Can..
ÇOK MÜHİM NOT:
Ha, maçı soracak olursanız, 8 dakika uzadı.
Veli ikinci sarı karttan oyun dışında kaldı.
Manisa 1 gol buldu ve maç 4-1 bitti..
Işıklar oyun sırasında gitti ya, maç biteli dakikalar geçti şimdi de söndürmüyorlar..!!
Unutmuştum ya, Beşiktaş çok profesyonel yönetiliyor ya..
Doğum gününde Kartal Yuvaları’nda indirim yapılmış. Ama kimsenin haberi YOK!
Yine aynı gün statta hiçbir şey yapılmadı.
Mesela, doğum gününün şerefine maçtan önce kutlamalar yapılabilir, küçük bir konser düzenlenebilirdi. Biletler ucuz tutulup, İNÖNÜ tıklım tıklım doldurulabilirdi.
Yaş günü bir Bayram, bir şölen havasına sokulabilirdi..
Ama, nerede bunları düşünecek biri..!!
Yaş günü unutulur mu be kardeşim..
Sakın bana “unutmadık” filan demeyin..
Yoksa; başka işlerle uğraşmaktan unutmasaydınız, böyle GEÇİŞİRTİRMEZDİNİZ..!!
Saldım çayıra Mevlam kayıra” dedim de bana kızdınız mı yoksa..
Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış anam babam..
İşte “ZORDUR YILDIZLARI YÖNETMEK ZOR” yazısı.
Okursanız idrak edersiniz..
Paylaş