Paylaş
“Yapanın yaptığı yanına kar kaldığı sürece bir daha yapacaktır”
Bu cümleyi rahmetli Çetin Emeç’ten ilk okuduğumda bir de ekleme yapmıştım.
“Yapanın yaptığı yanına kar kaldığı sürece bir daha yapacak ve başkasına da örnek olacaktır”
‘O yaptı bak, ben de yapmalıyım’ diyecektir!
Maalesef Türkiye’de durum budur.
Melo’nun yaptığı hareketi dans figürü olarak görmek ahlaksızlığa ortak olmak değil midir?
Kimse unutmasın ki ahlaksızlık, dünyanın her yerinde ahlaksızlıktır..
Ahlaksızlığı savunmak da suç ortaklığı değil midir?
Drogba’nın şaşkın bakışları altında sahada seks hareketi yapan biri kurtulacak mı?
En masum vicdan, isyan etmez mi buna..
Eğer kurtulursa, bunu çocuklara nasıl anlatır, yüzlerine nasıl bakarız ki!
Sanıyor musunuz ki o hareketi küçük çocuklar internetten bulamayacak, görmeyecek!
O minnacık çocukların yüreğinde paramparça duygular yeşermeyecek mi sanıyorsunuz ha?
Beyninize kazın ama, verilecek kararda,
Ya ahlak kazanacak ya da ahlaksızlık!
Çünkü, bir düşünün hele..
Bu çirkin hareketi kim, kime karşı yaparsa yapsın..
Sizin, hiç karşı takımı tutan, bir kız arkadaşınız, bir küçük kız, bacınız, anne diyebileceğiniz bir kadın yok mu!? Onların suratına nasıl bakar bir insan..
Bunu da mı es geçeceğiz..
Suça ortak mı olacaksınız yani.. Ahlak suçuna..
“Bu halk dansı, herkes yapıyor” nasıl der bir insan!?
Sıkıysa görüntüleri herkese seyrettirin de, gözümüzün içine bakarak bunu söyleyin!
Unutmayın ki ahlaksızın ve ahlaksızlığın takımı, rengi, ırkı, dili, dini, coğrafyası yoktur. Çünkü ahlaksızlık, ahlaksızlıktır.. Başka bir tanımı yoktur..
Uzayda da olsa böyledir..
Bir fanatik gazeteci arkadaşım bana mesaj attı:
“Melo bu ülkenin örf ve adedini bilmiyor” diye..
Buna, bırakın kargaları, öküzler bile güler yahu..
Yapmayın ne olur! Eşek kadar adamlarsınız.
Bunu yapan ister BJK’lie, ister GS’li,İster FB’li, ister TS’li olsun..
Hangi takımdan olursa olsun, kınamalı insan..
Bile bile yanlışı savunmak kadar acı bir çöküntünün içinde olmak, ne kötü bir şeydir!
Bile bile hırsızlığı savunmakla eş değer değil midir bu?
Ne farkı var söyleyin Allah aşkına..
İşte ahlak erezyonu da tam burada yatmaktadır..
“Benim adamım yapmaz..”
“Benim adamım yapmış olsa bile benden olduğu için suçsuzdur”
İşte bu yüzen tüküren adama tükürmedi derler..
Ve tükürüğün tarifi hukuk tarihine utanç vesilesi olarak girer..
Bilinmeyen sıvı..
Breh breh..!!
Tarife bakın hele..
“Bilinmeyen sıvı..” Tükürüktür diğer adı..
Ama tükürük dersen cezası var, bilinmeyen sıvı dersen cezası yoktur!
Oysa vicdan kalbin yoldaşıdır..
İnsanın içindeki Tanrı’nın da sıkı arkadaşı..
Cımbış burada yatıyor ya, geçtiğimiz yıl Melo’nın kırmızı kart gördüğü bir olayı yumuşatmak ve cezasının hafifletmek için okkalı tükürüğüne “Kar Tanesi” denmişti..
Kar yağıyordu çünkü o sıra..
Elinizi vicdanınıza koyun bunun adı ahlaksızlığa suç ortaklığı değil midir!?
Bakın Semih’in hareketini ben de herkes gibi ayakta alkışladım.
Oysa alkışlanacak bir harekat değildir o..
Olması gereken harekettir..
İnsan olanın, adam olanın, kalbinde ahlak, erdem gibi duyguların yaşatanların yapması gereken şeydir o!
Ahlak ve dürüstlüğün, erdemle taçlandırıldığı andır yani!
Ama o büyük ince çizgidir aynı zamanda..
Demek ki, o kadar ayıp hareketin içinde biri, doğru bir şey yapıyor ve toplum olarak alkışlıyoruz onu..
Ne kadar özlemişiz dürüstlüğü demek ki..
İşte tam bu noktada herkes şapkasını önüne koyup düşünsün bir kez değil, bin kez..
Misal, hakemi kandırıp emek hırsızlığı yapın.
Yalandan yere yatıp, on takla atın..
Sonra da hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkın..
Gol atın, attırın, puanlar alın..
Değeriniz nedir Semih gibi çocukların yanında..
İşte a be dostlar, bu yüzden, “Benim adamım yaptıysa suçsuzdur” dememeli insan!
Ahlaksızlığı ahlak, erdemsizliği erdem yapmamalı insan!
Hangi takımdan olursanız olun, hangi renge aşık olursanız olun..
Suçlu, suçlu olmalıdır..!!
Xxxxx
Daha önce anlattım, bir kez daha anlatacağım:
Bakın, bir masal ülkesinde bir Kızılderili Şefi varmış..
Kızılderili Şefi'nin iki de toraman mı toraman köpeği varmış..
İkisi de güçlü kuvvetliymiş..
Birinin adı İyilik , öbürünün adı Kötülükmüş..
Bir gün torunu kendisini ziyarete gelmiş..
Köpeklerle oynarken küçük çocuk dedesine,
“Dedeciğim, köpekleri kapıştırsak hangisi kazanır..?” demiş!
Yaşlı reis, çocuğun yüzüne şöyle bir bakmış..
Kendisinden emin uzaklara bakmış ve şu cevabı vermiş:
“Hangisini daha iyi beslersek o kazanır..”!!
İşte hayat dersimizin ana fikri budur! .
Unutmayın ki, iyiliği de kötülüğü de besleyen insandır..
Ya çocuklara örnek olacağız ya da tarihe rezil geçerek öleceğiz!!
Ben, ÖRNEK OLMAKTAN YANAYIM..
YA SİZ…!!?
İşte kardeşler, bu yüzden bu olayda; “Ya ahlak kazanacak ya da ahlaksızlık..”!
Ben hala umut ederim; çünkü umut, kalbimin yoldaşıdır..
Yok mu diyorsunuz, yazık size..
NOT:
Ey insanlar, “Sevgi-Sevgisizlik”, “Dürüstlük-Yalancılık”, “Vicdan-Vicdansızlık”, “Zalimlik-Mazlumluk”, “Onur-Onursuzluk”..vs gibi duyguları yaşatmak sizin elinizde..
Unutmayın a be dostlar, ‘Ahlak’, 'Erdem' gibi kavramları beslerseniz iyilikler gelişir..
“Beslemezseniz”, 'kötülükler' sarar her yanı..
Bu, aşkta, sevgide, arkadaşlıkta, iş hayatında, ticarette, sporda, kısacası hayata dair her şeyde geçerli değil midir!? KARAR SİZİN..!!
O yüzden bu olay; iyilikle kötülüğün, yani karanlıkla aydınlığın savaşıdır...
Bu olayın aşağıdaki açıdan videosunu seyrederseniz mideniz bulanır. (İsteyene delil olarak verilir)
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can..
Paylaş