Paylaş
Lefterli (Fenerbahçe), Metin Oktaylı (Galatasaray) ve Ahmet Berman’lı (Beşiktaş) milli takım Mısır karşısında saha çıkar..
Türkiye, 3’ü Lefter’in biri Vefalı Hilmi Kiremitçi’nin attığı gollerle maçı 4-0 kazanır..
Maç, 1957 yılında oynanmıştı.
Ancak, bu maçın sonucu o kadar etkilidir ki aradan yıllar geçse de serpilip büyüdüğüm 76’lı
yılların yatılı okul koridorlarında hala esmekteydi.
Lefter Fenerbahçeliydi ama bizim için büyük futbolcuydu..
Tıpkı Galatasaraylı Metin Oktay gibi..
Onları maçlarını canlı canlı hiç seyretmek nasip olmadı ama topla haşır neşir olmaya başladığımız o yıllarda Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı için futbol yetenekleri itibariyle örnek futbolculardı.
Aynen, Beşiktaşlı Baba Hakkı, Voleci Şeref Görkey gibi..
Ki o Şeref, hep voleyle gol attığı için Voleci Şereftir namı değer lakabı.
Seyirciler bazen attığı golü beğenmeyip, ‘Sana yakışmadı’ deyince, hakeme giderek, “Top elime çarptı, golü iptal et hakem beyciğim” dermiş..Yeniden, daha iyisini atmak için..!!
Misal, Nazmi Bilgen’in oynadığı oyunu geceleri yatakhanede konuşurduk, övünürdük onunla.
Yaşımız itibariyle seyretmemiştik onları hiç.
Çoğumuz, babamızdan veya onun bir arkadaşının anlattıklarından bilirdik.
İletişim kıt olduğu için “Efsanelerin” sahada yaptıkları, kulaktan kulağa yayılırdı.
Ve yine, o gençlik yıllarımızda Beşiktaş’ın Şenol ve Birol’unu konuşmamak olmazdı.
Onlar da doğduğumuz yıllarda top koşturmuşlardı ama, attıkları gollerin rüzgarı hala esmekteydi o güzel liseli günlerimizde..
60’lı yılların Beşiktaş tribünlerinde söylenen ‘Şenol-Birol Gol’ seslerini sanki duyar gibiydik.
Rasim Kara’yı, Zekeriya Alp’i, Mehmet Ekşi’yi, Sabri Dino’yu, Sanlı kaptanı vs vs statlarda yakalamıştık. Okuldan kaçar kaçar soluğu İnönü’de alırdık.
(Antrenmanı seyretmek için de Şeref Stadı’na.. Ağabeyim Beşiktaş’ın genç takımındaydı o yıllarda. Onu da seyretmek için okuldan “volta” alırdık.. Beni görse, okuldan kaçtığımız için döveceği için saklanarak seyrederdim onları, Serpil Hamdi Tüzün çalıştırırdı.. )
Öğrenciydik, kimi zaman paramız olmazdı cebimizde.
2. yarı başladıktan sonra İnönü’nün kapıları açılırdı çoğu zaman.
İlk yarıyı seyredemezdik ama “Beleş” girerdik içeri..
Maçın son 15-20 dakikası da olsa gözlerimizle görürdük yeşil sahaların kahramanlarını.
Yağmurluk nedir bilmediğimiz için orada öğrenmiştik naylon torbadan YAĞMURLUK YAPMAYI!! Yere atılmış gazete kağıdından da güneşlik yapmayı..!!
Tribünlerde kin ve nefret yoktu. NÜKTE vardı, gönderme vardı, mizah vardı, kızdırma vardı!
Bir de ortak sevdamız Milli Takım vardı.
Misal; İnönü’ye girerken, kuyrukta karışık sıra olurdu.
Kimse kimsenin gırtlağını sıkmazdı.
Stadın içinde ayrılırdı herkes.
Beşiktaş- Fenerbahçe, Beşiktaş-Galatasaray veya Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında bilet sırasında 3 Beşiktaşlı 2 Fenerbahçeli, 5 Beşiktaşlı 4 Fenerbahçeli olurdu.
Galatasaray’ın, Beşiktaş veya Fenerbahçe maçlarındaki durum da böyleydi.
Şimdi bırakın aynı kuyrukta olmayı; konuk takımın taraftarı kendine ayrılan yerde, dev bir kafes içinde maç seyrediyor..(!!)
Maç sırasında –hakem beylere daha çok- “küfürümsü” tezahüratlar olurdu elbet!!
Ama maç bittiğinde kimse kimsenin boğazına yapışmazdı.
(Şimdiki İnönü’nün zemine göre patates tarlasıydı hatıralarımda kalan o saha!)
Misal biz o yıllarda Fenerbahçe’nin Cemil’ini hayranlıkla izlerken, onlar da Sanlı Kaptan’ı, Sabri Dino’ya, Rasim Kara’ya, Mehmet Ekşi’ye hayranlık duyarlardı.
Herkes,60’lı yılların efsane Beşiktaşlıları Şenol ve Birol’un maçlardaki gollerini hayranlıklarla dinlerlerdi. Biz de Lefter’in gollerini..
İşte o Lefter Mısır’a 3 gol atmıştı. Maçı 4-0 kazanmıştık ama 1970’lerin son yılların da bile hala konuşuluyordu o milli maç!
Avrupa’da, Macaristan dışında ünlü bir başarımız olmadığından belki de Arap kardeşlerimize 4 atınca pek şımarmıştık doğrusu..!!
Ama yani, 4’ün 3‘ünü de Lefter atmıştı..!!
İşte; o yılların gençleri bizler de boş vakitlerimizde bir tekerleme yapmış, Mısırla dalgamızı geçerdik!! Tekerlemede, bir spiker gibi maçı canlı anlatır gibi taklit yapardık!
Anımsadığım kadarıyla şöyleydi o meşhur tekerleme:
“Seydül Seydadül, Cumuriyetül el Arabiya, stadül el Kahire!
Lefter çalım, Lefter çalım.. Lefter hep çalım.. Lefter şuuuuut, misali şimşek, emme velakim imdada yetişir direk!
Lefter yine çalım.. Lefter çalım, Lefter çalım.. Lefter yine hep çalımmm..
Lefter şuuuut, kaleci teyyareee..!!
Lefter yine çalım, Lefter çalım, Lefter çalım, Lefter heeep çalım, Lefter şuuuutt, kaleci teyyare ama nafile teyyare..!! (Gol oldu)”
(Tekerlemenin tamamını tam hatırlayanlar lütfen bana yollasın)
Gördüğünüz gibi top hep Lefter’de olurdu. Kaleci Teyyare (Uçardı), kimi zaman imdatlarını direkt yetişirdi, ama sonunda kaleci kesinlikle “nafile uçar” golü yerdi..!!
Ne de olsa, renkler ayrı olsa bile sevgimiz birdi..
Çünkü ortak paydamız Milli Takım’dı..
Ruhun şad olsun Lefter..
İyi ki Türkiye’de doğdun..
Ruhunuz şad olsun, Baba Hakkılar, Şeref Görkeyler vs vs
Ruhunuz şad olsun Futbol adına, sahada temiz terlerini dökenler..!!
Mekanınız Cennet olsun..
Kim bilir, göçüp gittiğiniz yerlerde daha önce gidenlerle yine ama bu sefer kesin GAZOZUNA bir iki maç yaparsınız..
Kim bilir, bir gün ben de gelirsem oraya; takıma beni almazsanız şayet, kesinlikle seyirci olarak tribünlerde olurum.. Merak etmeyin..
Işıklar içinde yatın..
Neyse OC yine kaçar..
En Kalbi Muhabbetlerimle..
BCOC, anlarsınız ya..!!
NOT 1: Meraklısına
MISIR: 0 - TÜRKİYE: 4
5 Nisan 1957, Akdeniz Kupası maçı
Kahire, El Zamalek Stadı
HAKEM: Campanati (İtalya Federasyonu)
MISIR: Frakos - Mosaad Dauod, Eldai - Fanakili, Hanefi, Rafet - Essam, Eldiba, Abdelfatah Hamdi, Alaa Al-Hamdouni, Abdüsselam
TÜRKİYE: Turgay Şeren (GS, Kaptan), Ahmet Berman (BJK), Basri Dirimlili (FB), Mustafa Ertan (Muhafızgücü), Naci Erdem (FB), Nejat Küçüksorgunlu (Vefa), İsfendiyar Açıksöz (GS), Mehmet Ali Has (Adalet), Metin Oktay (GS), Kadri Aytaç (GS), (Hilmi Kiremitçi (Vefa)), Lefter Küçükandonyadis (FB)
GOLLER: Lefter Küçükandonyadis (Dk. 2, 21 penaltıdan ve 36), Hilmi Kiremitçi (Dk. 72)
NOT 2: Tekerleme Arapça değildir, kelimelerin Arapça gibi okunmasıdır.
Paylaş