Paylaş
Biri sporda farklılaşmayı başarmış, diğeri ise farklılaşsın istediğim iki isim: Gregor Schlierenzauer ve Salih Uçan.
Hemen belirtiyim, bu yazı donanım üzerinden gidiyor ve içeriğini doldurmak size düşüyor. Kimimiz buna eğitim, kimimiz bilgi edinme, kimimiz ise kendini geliştirme deriz. Adını her ne şekilde kullanırsak kullanalım sporcuların farklılaşması için tek yok donanımdır.
Futbolla ilgilenip de Salih’i tanımayan yoktur. Fenerbahçe’nin sezon başında Bucaspor’dan transfer ettiği, son iki maçında sarı lacivertliler için iki kritik gol atan gencecik bir oyuncu. Onun da hikayesine geleceğiz ama yazının bilinmeyeni Schlierenzauer’den bahsedelim.
Hem fotoğrafçı hem modacı
Avusturyalı bir kayakla atlama sporcusu Gregor Schlierenzauer. Türkiye’nin Erzurum’daki rampalarla tanıştığı sporu, 9 yaşından beri yapıyor. 1990 doğumlu. 16 yaşında Dünya Gençler Şampiyonu, 18 yaşında da Dünya Kupası’nda, o ana kadar kimsenin daha önce elde edemediği kadar puan toplayıp şampiyon oldu. Bir kayakla atlamacının hayal edebileceği ne kadar başarı varsa –Olimpiyat Şampiyonluğu, 4 Tepe Turnuvası şampiyonluğu, Dünya Şampiyonluğu, Kayakla Uçma Dünya Şampiyonluğu- Gregor, hepsini 22 yaşına henüz girerken gerçekleştirdi. Bu sezon Dünya Kupası’nın tamamlanmasına 4 yarış kala yine ‘En büyük benim’ dedi.
Bütün bu başarıları arka arkaya sıralamamın nedeni şu: Tüm bu elde ettikleriyle dünyanın en önemli spor figürlerinden biri haline gelen 23 yaşındaki sporcunun hayatının tek paylaşanı spor değil. O aynı zamanda bir fotoğrafçı ve modacı. Ve kendi deyimiyle sporu dengelemek için yapıyor bunları, kendisini beslemek için. Kayakla atlama yarışlarında gezdiği şehirlerden ve arkadaşlarının portrelerinden oluşan ‘Hangar-7’ adından bir sergi açtı örneğin Schlieri, Redbull’un desteğiyle de kıyafetler dizayn edip satışa çıkardı. Yani sporu yan faktörlerle destekleyip, sindirip başarısına katık ediyor. Her söyleşisinde farklı bir kelam edebiliyor haliyle.
Futbolun çıplaklığından aşıralım Salih’i
Gelelim Salih’e. Henüz 19 yaşında. Şu an Türk futbol dünyasında adından en çok bahsettiren futbolcu. Federasyonun dergisi Tam Saha’ya verdiği röportajdan bildiğimiz kadarıyla çok iyi bir futbolcu olduğu kadar, akıllı bir birey ve çok iyi bir öğrenci. Memleket şartlarına da oldukça hakim. “Bu düzeyde futbol oynarken üniversiteye devam edebilmek mümkün görünmüyor. Sınava gireceğim, muhtemelen kazanacağım ama devam edemeyeceğim. Ülkemizde maalesef böyle bir kural var. Yine de Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda antrenörlük okumak istiyorum” diyebiliyor.
Bu topraklar birçok yıldız gördü, röportajlarda ayıramadığımız. Başka bir şansları olmadığı için, kendilerini yeterince donatamadıkları için çıplak kaldılar futbol dışında. Salih’i şu an belki de herkes tarafından çok sevilen bir oyuncu. Bir çoğumuz için futbola yeniden tutunma sebebi bile olabilir. Hem Fenerbahçe’nin hem de kendisinin birçok planı var kuşkusuz. Bu sebeple Salih kendisini geliştirsin istiyorum. Çünkü benim de kendisinden beklentilerim var. Sadece futbola sıkışırsa, potansiyelinin çok altında kalacakmış gibi hissediyorum. Dolayısıyla da ikinci bir mesleği olabilecek kadar etkin bir hobi bulsun kendisine genç yıldız adayımız diye geçiriyorum aklımdan. Kitap okumayı seviyor, bir veya birkaç tür üstüne yoğunlaşsın mesela. Film eleştirmeni kadar olmasa da örneğin sinema tarihine merak salıp film eleştirisi yapsın. Bu konular hakkında yaptığı yorumlardan bir blog açar mesela, biz de okuruz keyifle. O zaman bambaşka bir Salih olmaz mı karşımızda. Futbol içi ve dışı konuşabilen bir Salih. Çok donanımlı, farklı bir sporcu figürü. Hem kendi nesline rol model olan hem de futbol algımızı değiştirebilecek bir örnek. Çok mu şey istiyorum...
Paylaş