Paylaş
Hep hareket halinde olmam lazım. Yeni bir yere gitmem, orayı tüm duyularımla yaşayıp deneyimlemem lazım.
O zaman yaşadığımı anlıyorum.
Güvenli alanından, yani rutininden çıkıyorsun bir kere. Yolda olmak bu yüzden çok canlı, insanı diri tutan bir şey.
Hele bir de iki gündür anlatıp durduğum Kolombiya gibi kötü şöhreti olan bir ülkeye geldiysen bin kat daha alarmda tutuyorsun kendini. O tedirginlik bile bence güzel.
Peki bugüne dek yolda öğrendiklerim neler?
Hani bir Instagram klişesi var ya, “Üzerimdeki nereden diye çok soran oldu” diye. İşte o hesap. Soran oldu, ben de alt alta -zevkle- sıralıyorum.
Ne olur -bir şekilde- hep yola çıkın diye!
ÇOK TAKILMA
◊ Yoldayken başına can sıkıcı bir şey geldiyse çok takılma.
O anı bir gün, bilemedin bir saat sonra unutacaksın. Çünkü yolda olunca sürekli yeni bir şeyle karşılaşıyorsun ve o can sıkıcı olay hızla geçmişe gömülüyor. Tüm gezginlerin “umursamaz” olarak algılanması bundan...
İLETİŞİME GEÇ
◊ Yolda karşına çıkan insanlarla -ben hâlâ güya cool takılıyorum ama- hızla iletişim kuracaksın. Çünkü o kişiden bulunduğun ülke ya da şehre dair bilmediğin bir şey öğrenebilirsin. Gezginlerin çok geveze oluşu da bundan...
FAZLA KALMA
◊ Yolda olma ruhu bir yerde çok fazla konaklamayı -bence- kaldırmıyor.
Dört gün ya da bilemedin beş gün sonra bulunduğun şehirden ya da köyden başka yere geçmelisin... Çünkü bir yerde fazla kalınca oranın rutinine girmeye başlıyorsun.
EN ŞAHANESİ
◊ İnsanın bir yere ne kadar hızlı adapte olabildiğini görüp şaşırıyorsun. Yolda olunca asla vazgeçemediğin alışkanlıkların birer birer erimeye başlayabiliyor.
◊ Ve en şahanesi: Yola çıkınca kendine dair bilmediğin bir sürü şey öğreniyorsun. Kimi sevdiğin kimi de hiç sevmediğin şeyler olabiliyor.
Eyvah, kredi kartım mı kopyalandı
Kolombiya güvenli mi?
İşte o meşhur soruya nihayet yanıt veriyorum:
Evet, güvenli. Sokakta durup dururken başınıza bir şey gelmiyor.
Kimse kimseyi asıp kesmiyor ya da kaçırmıyor.
52 yıllık iç savaş ve tüm o bombalama, adam kaçırma, şiddet eylemleri geçmişte kalmış. Geçmiş diyorum ama FARC (Kolombiya Devrimci Silah Güçleri) ile devlet arasındaki ateşkes bile aslında hayli yeni, 2016’da imzalanmış.
Neyse, ülke artık güvenli.
Ama yine de dikkat etmek, gözü dört açmak gerekiyor.
Misal:
Bogota’da bindiğim taksinin şoförü yolculuğun sonunda nakit para kabul etmediğini, sadece kredi kartıyla çalıştığını söyledi.
Sonrası kavga kıyamet. Ben kredi kartımı vermek istemedim, taksici direttikçe diretti.
Sonunda sıkıldım, pes ettim ve kartımı verdim.
Sonuç? Taksiden ayrıldıktan sonra içime kurt düştü ve kartımı n’olur n’olmaz diye kullanıma kapattım.
Allah’tan öyle yapmışım, akşamüstü bankamdan şöyle bir mesaj geldi:
“Kartınız kullanıma kapalı olduğundan 600 bin pesoluk Bancolombia işleminiz gerçekleştirilememiştir.”
İşlemi gerçekleştirmek isteyen ben değildim tabii!
Airbnb evinin önünde güvenlik vardı
Cartagena’da kaldığımız evi Airbnb üzerinden kiraladık. Dubleks evin fotoğraflarını Airbnb’de görür görmez sevmiştim, çünkü terası ve manzarası muhteşemdi!
Fiyatı da öyle. Üç gecesine toplam 1600 lira ödedik.
Evin bulunduğu apartmanın önünde ise geceleri iki tane güvenlik görevlisi vardı.
Bir cennet: Gitana Del Mar
Cartagena’dan dört saat uzaklıktaki Santa Marta ve civarındaki Tayrona Park’ı mutlaka görün dediler.
Cartagena’dan otobüse atlayıp Santa Marta’nın yolunu tuttuk. Yolculuk berbattı, ama sonuç şahaneydi.
Hem doğa harikası
Tayrona Park’ın kendisi hem de son dakikada bir arkadaşımın tavsiyesiyle kaldığım, sahibi Nina’nın “Marmaris’teki Bonjuk’a gitmeyi çok istiyorum” dediği Gitana Del Mar.
Hangi şehirde nereye gitmeli
BOGOTA’DA...
Yemek için Cafe Universal, Casa, Osaka ve Andres Carne’ye... Bar eğlencesi için Ovejo’ya... Kulüp için -ben pek beğenmedim ama- bir gecede 8 bin kişiyi içeriye alabilen devasa disko Theatron’a...
CARTAGENA’DA...
Güzel kokteyl için El Baron ve Alquimico’ya... İyi yemek için La Vitrola, La Cevicheria, Alma ve Demente’ye...
Paylaş