Yerli Kendall Jenner

“Peki” dedim, “Kız arkadaşlarınızla en çok kimi konuşuyorsunuz?”
Birkaç isim saydı ama en çok konuştukları ismi sonunda buldu:
Acun Ilıcalı’nın sevgilisi Şeyma Subaşı!
Meğer bizim Kendall Jenner’ımız oymuş.

“Çünkü” diye başlayıp bir bir sayalım:

◊ 26 yaşındaki Subaşı’nın giyimi kuşamı merak ediliyor. Kendi çapında bir stil ikonu.
◊ Genç yaşta anne olması, kızı Melisa’yla olan ilişkisini sürekli takipçilerine aktarması ve onu her yere yanında götürmesi ilgi çekiyor.
◊ Çok özgür, tek başınaymış gibi takılıyor. En azından Instagram profilinden durum öyleymiş gibi anlaşılıyor.
Bu hali de genç kızların gözünde onu daha çekici yapıyor. Sevgilisiyle mıç mıç değil.
◊ Makyajı, gittiği gördüğü lüks/stil yerler, hatta estetik ameliyatları (badem göz estetiği yaptırdığı söyleniyor) Subaşı’nı yerli Kendall Jenner pozisyonuna getiren nedenler...
◊ Bir de özel hayat var tabii. Onu atlamayalım.
Acun Ilıcalı eşinden boşandıktan sonra daha görünür hale geldi Şeyma Subaşı.
Rahatladı, kendini buldu. Sevgilisi Acun’la olan fotoğraflarını paylaşmaya başladı.

En önemli şansı ise şu:
Bir “yasak aşk” kahramanı olarak ortaya çıkmasına rağmen kadınlar ondan nefret etmiyor. En azından 15-25 arası yaş grubu.
Onlar için Şeyma’nın hayatı özenilesi, yaşanılası, gıpta edilesi bir hayat; ötesi yok.

Mekanları krizden ne kurtarır

Perşembe gecesi akşam saatlerinde Lucca’dayım.
Şöyle masalara bakıyorum: Mekanın içi tamamen kadın egemen.
Üçerli beşerli kadın grupları var masalarda. 

Yemeklerini yiyor, hararetli bir şekilde sohbet ediyorlar.
Keza salı gecesi gittiğim Goya’da da kadın masaları çoktu.
Mekanları şu anki dolar krizinden kurtaracak bir şey varsa o da bu kadın grupları!
Çünkü kadınlar erkekler gibi istikrarsız müşteri değil.
Erkekler gibi çok harcamıyorlar belki, ama düzenli bir şekilde sevdikleri mekana gitmeye devam ediyorlar.
Bu da mekanların şu anda en çok ihtiyacı olan şey.

‘Sinan Akçıl özgüveni’ diye bir şey var

Özgüven denen bir şey var.
Bir de Sinan Akçıl özgüveni diye daha yüce bir şey.
Neden?
Justin Bieber’ın eski aşkı Alexandra Rodriguez ile bir ay önce başlayan ilişkisine dair şu yorumu yaptığı için:
“O Justin Bieber’ı terk etmişti. Bizde tam tersi oldu, ben onu terk ettim”.
Eğer şu an bir magazin programında olsaydık, fonda çalacak olan şarkı belliydi:
Ceylan’dan Hele Hele Minnoş...
Yakışırdı, tam cuk.
Bu arada Justin’e de yazık değil mi? Onu niye harcıyoruz şimdi?
ASLINDA...
Sinan Akçıl özgüveni tüm ülkeye sirayet etmiş bir virüs.
Yani Sinan yalnız değil.
Özgüven deyince hep birilerini ezmeyi, canını acıtmayı, süründürmeyi anlıyoruz biz.
“Onu ben terk ettim” diyoruz ya da “Önce ben takibi bıraktım.”
Daha da coşuyoruz: “Ben olmadan bu mekan, bu ofis, bu topraklar bir hiç.”
Yani önce hep ben ben ben.
Neyse, şuursuz özgüven diyarından türküler dinlediniz, esenlikle kalın...

‘Pazar Kafası’ notları

◊ DİNLİYORUM... Mabel Matiz’in Reworks adlı versiyon albümünden Kaan Düzarat’ın yaptığı Fena Halde Bela versiyonunu ve dönüp dönüp The Weeknd’in Starboy’unu...
◊ ÜZÜLÜYORUM... Buz pateni pistlerinden sonra şimdi de kendini Survivor adasına atmaya hazırlanan bir dönemin başarılı futbolcusu İlhan Mansız’a...
◊ ANLAMIYORUM... Ömür Gedik’e dizi ve sinema teklifi gelirken (hafta içi köşesinde bahsetti) bana gele gele çizgi film dublajı teklifi gelmesini...
◊ ŞAŞIRIYORUM... Astrologların kendini “spiritüel danışman” diye adlandırmasına... Astrolog tanımlaması daha karizmatik oysa.
◊ SIKILIYORUM... Westworld’ün final sezonu sonrası dizisiz ve Dolores’siz kaldığım için çok ama çok sıkılıyorum. Napıcaz?