Paylaş
“Aman banane yılbaşından, hiçbir şey yapmasam da olur” tribine girme. Bir tanıdık/bir dost geçen yılbaşı hiçbir şey yapmadan evde oturduğunu ve gecenin ilerleyen saatlerine doğru kendini acayip yalnız ve kötü hissettiğini söylemişti.
Yani inat etmenin manası yok.
Yılbaşında sevdiklerinle beraber olmak iyidir. Bak yazının burasında fark ettim ki, hiç olmadığı kadar kelebekler uçuşuyor satır aralarımda. Bir pozitifim ki sorma gitsin. Yazarken kendim bile şaşırıyorum.
Ama öyle. Tecrübeyle sabit. Yılbaşı yalnız geçirilmez.
Taksim Meydanı’na git ve taciz ordusuna katıl demiyorum.
Eve arkadaşlarını çağır ya da huyunu suyunu bildiğin mekanda fiks mönü coş, ne bileyim.
Şunu da unutma: En iyi yılbaşı partisi başkasının evinde yapılandır.
Kendi evinde yaptığın partinin ertesi günü kabustur çünkü: Dağ gibi birikmiş kirli tabak çanak, duvarlarda ayak izleri, yerlerde kusmuk parçacıkları, filan...
Buradan Göksel’e de selam etmiş olayım. Çünkü yıllar önce (Alper Erinç’le evliyken) Nişantaşı’ndaki evde verdikleri parti efsaneydi.
Ve pozitif bir son söz: Yılbaşında şehirler ışıklı daha güzel, daha cafcaflı, orası net. Sadece İstanbul’u, Ankara’sı değil. Geçen hafta sonu gittiğim Van’da bile rengarenk ışık düzenekleri yerleştirmişlerdi üst geçitlere.
Uzaktan bakınca Boğaz Köprüsü gibiydi her biri. Kaldığım otelin lobisinde ise Wham’in meşhur Last Christmas şarkısıyla Jingle Bells çalıp duruyordu.
Yanisi: Yılbaşının tadını çıkar, ötesi boş.
Gece Tekel!
Malum, birkaç aydır gece 22’den sonra alkollü içecek satışı yasak. En azından görünürde öyle.
Bazı Tekel bayileri 22’den sonra içki almak isteyenler için gizli yöntem bulmuş bile: Gece Tekel!
Büfeden sana verilen cep numarasını arıyormuşsun.
Gece 22’den sonra arabasıyla sokak sokak dolaşmaya çıkan gezici Tekel bayii içkini adresine kadar getiriyormuş.
Ve bu yöntem en çok nerede yaygınmış? Konya!
Bana da oraya konferansa gitmiş bir akademisyen anlattı.
Düz koşu da neymiş, ters koşu varken
Hâlâ kardiyoda düz koşanlardan mısınız?
Bırakın düz koşmayı, tersine koşun!
Ben öyle yapıyorum. Önce yan dönüp bildiğin yan koşuyorum. Sonra tamamen ters dönüp ters koşuyorum.
Yok delirmedim. Yani henüz.
Yeni bir egzersiz biçimi bu, adına Side Treadmill Exercises diyorlar ya da Treadmill Workout.
Veyahut kısaca side/back run, filan...
Malum, günümüz insanı spor manyağı oldu diye habire yeni egzersiz biçimi bulunuyor, bu da onlardan biri işte.
Benim hoşuma gitti. Çünkü kardiyo dediğin zaten sıkıcı bir şey.
Hiç değilse ters koşarak olayı tersyüz ediyor, sıkılmıyor ve üstelik daha hızlı kalori yakıyorsun.
Zor tabii, ters ters koşmak. Önce yavaş yavaş başlamak lazım. Sonra süratlenmek en iyisi.
Yoksa kardiyodan paldır küldür düşmek de var...
Tespit kuyusuna bir taş atmadan yazıyı bitirmek olmaz:
Her yeni egzersiz yöntemi aslında yeni keşfedilmiş seks pozisyonu gibi. Hevesle deniyor, sıkılmaya başlayınca da “sıradaki” demeye başlıyorsun.
İnsanoğlu/kızı tatminsiz. Napıcan.
Paylaş