Yeni sezon notlarına buyrun

Bir sosyal kelebek olarak hafta sonu kış sezonu açılışlarını yapan mekanlara gidildi tabii.

Önce Nişantaşı’ndaki Niş Eaterie... Mekanın dekorasyonunu tamamen değiştirmişler. Daha "dişi", ferah bir mekan olmuş. Açık-toprak renklerle filan...

Geçen sezon daha maskülen bir havası vardı Niş’in.

Lacivert, siyah renkler ve takım elbiseli, ciddi müşterilerle.

Yenilenmiş, ferah Niş’i sevdim. Çalınan müziklerin konseptine Can Hatipoğlu karar veriyormuş.

Can ayrıca ayda iki kez kendisi çalacakmış.

Lakin o güzelim cool müziğe rağmen Ankaralı bir arkadaş grubu bir ara ısrarla "elalem ne derse desin" şarkısını yüksek sesle söylemeye başladı. Kınıyorum kendilerini.

Niş sonrası durak, Cahide Cabaret.

Hem bayram hem de açılış gecesi diye herhalde, tıklım tıkıştı içerisi.

Locaların olduğu yere zar zor konuşlandık.

Ama maşallah oradan da gelen geçen had safhada, insan trafiği nasıl yoğun.

Kazalar oluyor haliyle. Bir tane kadıncağız mesela, önündeki basamağı görmeyince bütün şıklığıyla yere kapaklandı.

Kadını kolundan tutup kaldırdım, yüzüme dönüp bir teşekkür bile etmedi. Onu da kınıyorum.

Bugün içimde bir kınama duygusu var gördüğünüz gibi, yağmurlu havadan olabilir mi?

KANEPE ÜZERİNDE HALAY

Neyse, Cahide’deki kitle pek coşkuluydu ama.

Ya millet bir aydır eğlenememenin boşluğunu dolduruyordu ya da bu her zamanki halleriydi.

Bir ara arkamdaki locada oturan dört-beş kişilik erkek grubu kanepelerin üzerinde halay bile çekti.

Coşkunun vardığı noktayı anladınız herhalde.

Bu arada kubbenin tepesinden sarkan dev avize şık olmuş, onu da belirteyim, ki İzzet Çapa ilk kez bir şey beğendim diye şaşırsın...

BURNUNU KARIŞTIRANI BİLE GÖREBİLİRSİN

Cahide sonrası Dans’a geçildi. Yaz boyunca en fazla 40-50 kişinin gittiği Dans (kapalı mekana gitmiyor işte eğlenti insanı, illa açık hava istiyor yazın), açılış gecesi ağzına kadar doldu taştı.

Bin kişilik mekanı ilk kez kalabalık görmüş oldum böylece.

Tolga Sezgin bir ara kolumdan tutup yukarıdaki locaları gezdirdi.

Localar tepeden bakıyor mekana. Kim dans ediyor, kim burnunu karıştırıyor, hepsini görüyorsun.

Ama her şeyin bir bedeli var.

Üç bin lirayı bastıran bu locada konuşlanabiliyormuş.

Şişe açtırmaca (hatta arzu eden olursa şişe çevirmece) bu paraya dahil tabii.

Sonuç olarak: Dans bu sezon yine çok gözde olacak gibi. Çünkü kimi ararsanız popüler, o gece oradaydı.

TOLGA KAREL’E SUPPER VETOSU

Deyip bir başka mekana, Supper Club’a geçilsin Dans’tan.

Sabahın dördünde, uğranılan diğer mekanlar gibi doluydu Supper.

Ah bu arada unuttum. Supper’ın kapısından girerken Tolga Karel’e rastladım.

Badigart arkadaşlar tüm ısrarına rağmen Karel’i içeri almıyordu.

Ben de olaya maydanoz oldum, niyeyse: "Niye alınmıyor Tolga Bey’ler" diyerek... (Hakikaten Bay Karel niye hep mekan kapılarında kalıyor yahu?)

Bu çıkıntılığım üzerine badigartlar beni de önce almak istemedi. Bay Karel’e sonra ne oldu bilmiyorum tabii.

Supper’la gece biter mi sanıyorsunuz, eh tabii yanılıyorsunuz.

Meşhur Bodrum Mantıcısı’nda bitti hadise. Sabaha karşı yenen çorba ve mantıyla.

Evet, gece hayatında kış sezonu başlamıştır, cümlemize hayırlara vesile olsun...
Yazarın Tüm Yazıları