Paylaş
ANONİM KOLEKSİYONERİN MÜZE SERGİSİ
Global sanat piyasası, “NFT sanat piyasasını değiştirdi mi” diye konuşadursun, artık bambaşka bir yeni nesil gerçekle karşı karşıyayız: NFT koleksiyonerleriyle.
Üstelik onlar sanat piyasasının eski jenerasyon koleksiyonerleri gibi ortalıkta dolaşmıyor.
Dahası, isimleri bile belli değil. Kendilerini genelde anonim, gizemli ‘nickname’lerle tanıtıyorlar.
Belki bir kişi, belki de onlarca kişiden oluşuyorlar, o da belirsiz.
Tek bildiğimiz şu: Artık sadece eser toplamıyor, sergilere küratör olarak girip galeri ve müzeleri de domine ediyorlar.
Bin adetten fazla NFT’si olduğu konuşulan, NFT koleksiyonerlerinin en ünlüsü 33’ün yaptığı gibi.
Amsterdam ve Barselona’da şubeleri olan Moco Museum’da 33’ün topladığı ünlü NFT’lerden oluşan “The New Future isimli bir sergi var.
Halihazırda Amsterdam’daki Moco’da devam eden sergide Beeple, WhIsBe, Pak & Trevor Jones ve Daniel Arsham gibi önde gelen dijital sanatçıların işleri yer alıyor. Hafta sonu görme imkanı bulduğum sergiye olan ilginin farklılık düzeyi şöyle açıklanabilir:
-Moco’nun yanı başında klasik eserlerin sergilendiği Rijks Müzesi var. Orada insanlar yüzyıl öncesinin eserlerine dakikalarca bakıyor, inceliyor, notlar alıyor.
- Moco’daki eserler ise Instagram hikâyesi tadında; onbeş saniyelik etkisi var.
O süre içinde zaten ya eserin videosunu çekiyorsun ya da fotoğrafını...
O KOLEKSİYONERİN ÜYELİKLİ KULÜBÜ
Bu arada anonim koleksiyoner 33’ün NFT piyasasını domine eden bir başka olayı da şu:
“33 VIP NFT” adı altında bir üyelikli kulüp oluşturdular ve bu kulüple NFT toplayanları teşvik ediyorlar.
◊12 MEKANIN OLDUĞU LABİRENT EĞLENCE
Şehrin en iyi kulüplerini iki gece boyunca aynı çatı altında toplayıp bir festival tadında bunu insanlara sunmak...
Kim olduğu bilinmeyen NFT koleksiyonerinin müzelerle yaptığı işbirliği gibi, eğlence dünyası da kendine yeni yol bulma arayışında.
Günümüzün trend ve anahtar kelimeleri de malum, işbirliği ve deneyim.
Hafta sonu Amsterdam’daki Sir Adam Otel’de gerçekleşen Red Bull Unlocked partisi bu iki kelimeyle yola çıkmanın en yeni örneğiydi.
Amsterdam’ın 12 ikonik mekanını otelin beş katına yayan ve katılımcıları bir labirentin içindeymiş gibi hissettiren parti şu açılardan ilginçti:
-Şehrin ünlü kulüplerinden Chin Chin’in yayıldığı 16. kat alabildiğine geniş, kalabalık ve insanlar çeşitliydi. Hemen üst katta küçük bir odaya sıkışmış Mary Go Wild ise daha küçük bir kalabalığa hitap ediyordu. Dolayısıyla seçim yapma şansın vardı:
İster kalabalığa karış, ister küçük bir toplulukla dans et.
- Parti sadece müzik ve şov değil, deneyim yanıyla da ön plana çıkıyordu.
Diyelim ki 16. katta sıkıldın ve 20. katta yer alan bir başka mekanın eğlencesine gitmek istedin. Önündeki seçenekler belli: Asansör ya da merdiven.
Allahtan otelin asansörleri 15 kişiyi alan türdendi. Partinin asansörde de sürdüğünü söylememe gerek yok herhalde...
-Her şeyden çok çabuk sıkılmaya müsait internet çağı insanlarına partinin en iyi gelen tarafı buydu:
Bilgisayar oyunundaymış gibi oradan oraya inip dolanmak.
-Tüm dünya metropollerinde peş peşe gerçekleşmeye başlayan Unlocked etkinliğinden İstanbul’un da eksik kalması düşünülemez tabii.
Unlocked aynı anlayışla 1 ve 2 Temmuz tarihlerinde, Mecidiyeköy eski Likör Fabrikası’nda yapılacak.
Hangi mekanların bu deneyime ortak olacağı ise henüz belli değil.
Paylaş