Paylaş
Yeni nesil Bodrumlular diyorum ben onlara.
Birbirinden şahane altı genç Bodrumlu:
Mehmet Öksüz, Tarık Gül, Beyza Küngürlü, Gökhan Gökdemir ve Merve-İrem Çopuroğlu kardeşler.
Hepsi yaz kış Bodrum merkezde yaşıyor.
Aralarında doğma büyüme Bodrumlu olan da var, sonradan Bodrum’a yerleşmiş olan da...
Ortak noktaları ise şu: Beraber bir şeyler üretmeyi ve hayatı paylaşmayı sevmeleri.
Şimdi bir ortak noktaları daha var: Gibi Bodrum.
Beraber açtıkları bir yaşam tarzı dükkânı ve yeni bir oluşum.
Bodrum merkezdeki Gibi’ye girer girmez içimin ısındığını itiraf etmem gerek.
Sıradan bir yer değil. Hiçbir şey almasa bile insanın içerde uzun uzun oturası geliyor.
Yurtdışında benzerlerini gördüğümüz tasarım mağazalar gibi ama fazlası şu:
6 Bodrumlu arkadaşın öz samimiyeti.
BİZ BUNA FAYDALI GÜZELLİK DEDİK
Ekibin lideri konumundaki doğma büyüme Bodrumlu iç mimar Mehmet Öksüz şöyle diyor:
“Her şeyin hızla değiştiği, geçici heveslerin etkisinde kaldığımız bu dünyada, yavaş yapılmış, uzun ömürlü ve faydalı olacak şekilde tasarlanmış nesneleri aramaya çalışırken bulduk kendimizi.
Onları hayatımıza eklemeyi seçtiğimiz an, kendimizi sadece görünüşlerine değil, dokusuna, ağırlığına ve bize sağladığı konfora kaptırdık. Biz buna ‘faydalı güzellik’ dedik. İnsanlara mutluluk, güç ve bir nevi zarif bir neşe hissi aşılamak istiyoruz”.
Gibi Bodrum'un kurucuları Mehmet Öksüz, Tarık Gül, Beyza Küngürlü, Gökhan Gökdemir ve Merve-İrem Çopuroğlu kardeşler.
HER ŞEY ÜÇ GÜN İÇİNDE OLDU
Gibi’nin İstanbul’dan göçen Bodrumlu üyelerinden Tarık Gül ise başlangıçlarını anlatıyor:
“Artık başka şeyler dinlemek, söylemek, deneyimlemek istediğim, samimiyet kavramının içini doldurmak istediğim bir dönemdeyken Gibi üyeleriyle tanıştık ve çok güzel bir dostluğa ilerletti zaman bizi. Bir akşam tüm ekip oturuyorduk.
Madem hep bir aradayız ve hepimiz birçok özelliğe sahibiz, neden hem birlikte olacağımız hem de satış yapacağımız bir oluşum yapmıyoruz diye başladı muhabbet. Üç gün içinde mekanı tutmuş, projeyi çizmiş, planları yapmış ve duvarları kırmaya başlamıştık”.
Son söz Gibi’nin fotoğrafçı üyesi Beyza Küngürlü’den gelsin:
“Tıpkı tıkır tıkır işleyen bir makinenin çarkları gibi, altı kişinin birbirini bulup tamamlaması bu hayatta bahşedilen çok büyük bir şans”.
Taksim’in göbeğinde yerli bir Tulum havası
Önce kısa bir tarihçe: Taksim InterContinental Oteli’nin altına açılan ilk popüler mekan Flamingo’ydu. Gece hayatının unutulmaz siması Aliye Turagay’ın Bird’den sonra yarattığı mekan kısa sürede popüler olmuştu.
Flamingo’dan çok sonra Turagay ve Joost Roojimans burada bir de Eden’ı açmışlardı.
Eden sonrası ise burası canlı müzik mekanı People’a dönüştü.
Özellikle Deniz Seki, Cenk Eren ve Mehmet Erdem’in çıktığı gecelerle People bir anda en çok konuşulan mekanlardan oldu.
Pandemiyle birlikte People macerası da sona erdi ve şimdi aynı yerde, bambaşka bir kimlikte yeni bir mekan var karşımızda: Ginza.
Mekan adını Tokyo’nun Nişantaşı’sı diyebileceğimiz lüks alışveriş semti Ginza’dan alıyor.
Ama içerdeki dekorasyon Uzak Doğu değil, Tulum esintili.
680 ADET KÜP VAR!
Bir küp delisi olarak dekorasyonda ilk dikkatimi çeken tabii ki mekanın dört bir tarafına dağılmış olan irili ufaklı küpler oldu.
Mekanın sahibi Tayfun Topal hemen net sayıyı verdi: “İçeride tam 680 adet küp var”.
Küplerin hangisine bakacağıma şaşırmışken DJ kabininin üstündeki heykeli gördüm.
Muzaffer Buldağ’ın kurucusu olduğu MuBu Design ürünü heykel mekanın ana kraliçesi gibi.
Önünden geçerken göz göze gelmeden, dans ederken saygıda kusur etmeden duramıyorsun.
Öyle etkili, öyle iyi bir iş çıkarmış Design MuBu ortaya.
YEMEKLER GENİŞLETİLMİŞ UZAK DOĞU
Evet mekanda bir etnik bohem rüzgâr, yerli Tulum havası var ama, yemekler Ginza ismine uygun olarak Uzak Doğu mutfağının geniş bir versiyonu.
Geniş, çünkü Çin ve Japon mutfağının bir melezi.
Unutmadan, Ginza’nin yan tarafında bir de henüz kapılarını açmamış bir kulüp var, X Room.
Hem orada hem de Ginza’da yakında DJ’ler resmi geçit yapacakmış.
Mekanın müzik direktörü, Tayfun Tekeli, namıdiğer Tai öyle söyledi.
O böyle dediyse,
tamamdır.
Paylaş