Paylaş
Kendisi, henüz ortada olmayan kitabını habire aynı taktikle pazarlıyor:
“Gördüklerimi yazarsam İstanbul’u terk etmem gerekebilir.”
Olur, bence sakıncası yok.
Madem yazacaklarınızın öyle bir bedeli olacak, terk edin tabii. Pankart açıp “Gitmeyin Işıl Hanım, sizsiz biz biteriz” dememizi filan mı bekliyorsunuz?
Işıl Reçber ayrıca hayali FEAVD’nin (Futbolcu Eşlerine Ayar Verme Derneği) bir üyesi gibi.
Dünkü Hürriyet Pazar röportajında şöyle konuşmalara doyamamış:
“Eleştirdiğim, ‘Neden böyle yapıyor ki’ dediğim futbolcu eşleri var. Bu camianın içine girip geri planda durduğum için net görebiliyor, ‘Keşke böyle davranmasalar’ diyorum.”
Futbolcu eşlerinin tüm dünyada ortak kullandığı bir davranış rehberi filan mı var?
Ona uymaları mı gerekiyor?
Bu davranış rehberine basketbolcu eşleri de dahil mi?
Yoksa onlarınki ayrı mı?
Gerçekten anlaşılması zor işler.
Tek bildiğim, Işıl Hanım şu kitabı yazsa da kurtulsak...
Madonna mı gelmiş?
Cumartesi gecesi akşam saatlerinde Soho House’da bir dedikodu yayıldı.
Böyle bir anda, ışık hızıyla. Dedikodu şuydu:
“Mert Alaş’la Madonna az sonra Soho House’a geliyormuş. Zaten yan tarafta, otelde kalıyorlarmış.”
Dedikodu Soho House’un tüm katlarına yayılınca herkes birbirine aynı soruyu sordu haliyle:
“Doğru mu?”
Oysa aynı saatlerde Mert Alaş yakın arkadaşlarıyla Nişantaşı Nopa’da yemek yiyordu.
Yanında da uluslararası isim olarak bir tek Riccardo Tisci vardı.
Yani Madonna filan yoktu ortalıkta.
Bu dedikodu büyük ihtimalle Alaş’ın instagram hesabını takip edenlerin şu kareyi görmesinden sonra kaynaklandı: Otelde çekilmiş bir Madonna poposu!
Ama o fotoğraf New York’ta bir otel odasındandı, İstanbul’da değil.
Sonuç olarak Madonna dedikodusu ışık hızıyla yerini hayal kırıklığına bıraktı, ama Soho House ilerleyen saatlerde hızla dolmaya başladı.
Siz deyin kelebek etkisi ben diyeyim Madonna geliyormuş etkisi...
Kimse kimsenin ciğerleriyle nefes almıyor
Normalde röportajı uzatmayı, sarkıtmayı, günlere filan bölmeyi sevmem ama Zuhal Olcay röportajından yalnız kalmakla ilgili bir kısım vardı ki, cumartesi günü sığmayınca içime sinmedi.
Buraya almak istedim. Çünkü söyledikleri ilham verici Zuhal Olcay’ın. Buyrunuz:
“Boş zamanımda yaptığım yegane şey, haritayı açıp nereye gitsem diye bakınmak!
Bulduğum her fırsatta hep bir yerlere gidiyorum.
Ayrıca yalnızlıktan ve tek başınalıktan çok hoşlanan biriyim. Belli zamanlarım vardır ve o anlarıma kimseyi sokmak istemem.
Yaş aldıkça yalnız kalmaktan korkmak gibi şeylerim de yok. Aksine hiç korkmuyorum.
Yalnız kalmayı bilmek lazım.
Bir de şu gerçeği unutuyoruz. Ne kadar kalabalık olsak da, yalnızız işte!
Kimse kimsenin ciğerleriyle nefes almıyor.”
Paylaş