Paylaş
Herkes birbirinin yas tutma ya da tüm bu olup bitene isyan etme biçimine laf etmeye, “öyle olmaz böyle olur” demeye başladı.
Bunda bile uzlaşamadık yani.
Son olarak Okan Bayülgen “Muhabbet Kralı” programında yayınını iptal eden bazı eğlence programlarına laf çaktı.
“Bugün yoksanız ne zaman varsınız?” başlığıyla özetlenebilecek uzun bir konuşma yaptı.
Kendisinin ve kanalının program iptal etmemesiyle övündü. Programını iptal eden “diğerlerini” ise “samimiyetsiz” buldu.
“Evde olmamakla, sadece güzel günlerde ortaya çıkmakla” suçladı.
Aslında bazı söylediklerinde haklı.
İptal edilen o gündüz kuşağı programları içeriklerini pekala değiştirerek yayına devam edebilirdi.
Sonuçta o programları izleyenlerin çoğunluğu evde oturan kadınlar.
Belki onlar konuşturulabilirdi; ne düşündükleri, ne hissettikleri...
Malum, o kadınları bir tek göbek atarken ya da izdivaç peşinde koşarken görüyoruz gündüz kuşağı programlarında.
Belki bu halleri kanallara daha eğlenceli geldiği için...
Gel gör ki Okan Bayülgen’in böyle bir ortamda kalkıp bir de etik şövalyeliğine soyunmasını gereksiz buldum.
Üstüne üstlük ertesi gün sosyal medyada “sıkıyorsa dizileri kaldırsınlar” diye kampanya başlatmasını daha da çok!
Sen programını yaparsan yap, yapmayan da bırak yapmasın; şu anda kimsenin bunları umursadığını sanmıyorum.
Kıro şeyler
- Hadise’nin Louis Vuitton marka çantasına ad ve soyadının baş harflerini bastırmış olması...
Şahane bir gereksizlik, görgüsüzlük örneği...
- “Türkiye yasta, Hadise eğlencede” haberleri...
Habere göre, şehit haberlerinin açıklandığı gün ablasıyla Arnavutköy’deki bir balıkçıya gitmiş Hadise.
Sokağa yemek yemeye çıkmış yani. Eğlenceden kasıt bu. Hadise ya da bir başkası hiç fark etmez; sanki o gün hiçbirimiz sokağa çıkmadık, arkadaşımızla buluşup yemek yemedik... Yemeyin (kendinizi).
İyi şeyler
- Rihanna’nın “We Found Love” adlı şarkısının klibini dön dolaş tekrar izlemek...
Bu klipte koreografla çalışılmış danslar, süper stil kıyafetler filan yok. Kavga dövüş, itiş seviş, gayet salaş yaşanan dağınık bir aşkın üç dakikaya sığdırılmış paket hali var.
- Kutluğ Ataman’ın eylülün ortalarında İstiklal Caddesi üzerindeki ARTER’de açtığı sergisi “Mezopotamya Dramaturjileri”...
Ataman’ın sergisi “Kule”, “Kubbe”, “İkinci Dil İngilizce”, “Çerçeve”, “Mutluluk Arayışı” ve “Tuhaf Mekan” adlı işlerden oluşuyor.
Özellikle bir yatağa uzanıp tavana yerleştirilmiş barkovizyondan izlediğiniz “Kubbe”ye dikkat.
Bir de tabii, iki Güneydoğulu gencin dakikalarca İngilizce’sini okuduğu Shakespeare eserine...
Unutmadan, Kutluğ Ataman “Neden Mezopotamya?” diyenlere şöyle yanıt vermiş:
“Mezopotamya kavramı, Dicle ve Fırat ırmakları arasında yer alan, bugün Türkiye ile Irak arasında bölünmüş bir bölge. İlgimi çekiyor, çünkü burası antik dünyanın en önemli uygarlık merkezlerinden biriydi.
Bu bölge aynı zamanda stratejik ve sembolik bir öneme sahip. Çünkü coğrafi, daha da önemlisi kültürel bakımdan bizim Doğu ile Batı arasında sınır çizgisi olarak algıladığımız yerde bulunuyor.
Bu iki dünyanın çatışması çağımızın en büyük sorunlarından birini oluşturuyor.”
Paylaş