Venedik Film Festivali’nde kim ön planda

Ama Venedik Film Festivali bu yıl Cannes’ı geçti.
Melis Sezen, Boran Kuzum, Dilan Çiçek Deniz, Salih Bademci, Hafsanur Sancaktutan ve Demet Özdemir...
Hepsi 80’inci Venedik Film Festivali’nde galası yapılan filmlerden birinin kırmızı halısında peş peşe boy gösterdi.
Hafta sonuna kadar başka ünlüler de boy göstermeye devam edecektir.
Sonuçta bu oyuncuların hepsi Venedik Film Festivali’nin sponsoru global markalardan birinin temsilcisi olarak oradaydı. Cartier, Armani, Campari ya da Chopard... Bu markalar aynı zamanda festivalde birer parti de düzenler, oraya tüm dünyadan davet edilen diğer marka elçisi ünlüler de katılır.
Düzen genelde budur. Umarım tüm bu oyuncular bir gün oynadıkları film nedeniyle de kırmızı halıda boy gösterir.
Temennimiz bu. Çünkü bir oyuncu için esas başarı bu olmalı...
Nitekim dizilerden tanıdığımız bu oyuncular kırmızı halıda poz poz salınırken arka planda bir Türk filmi sessiz sedasız gösterim yapıp övgülerle karşılandı.
Nehir Tuna’nın ilk uzun metraj filmi “Yurt”tan bahsediyorum.
Filmin oyuncuları Doğa Karakaş, Can Bartu Aslan, Ozan Çelik, Tansu Biçer, Didem Ellialtı da Venedik’teki galaya katılmış ama tabii çoğunluğun onlardan hiç haberi olmadı.
“Ufuklar” kategorisinde yarışan Yurt, büyük ihtimalle cumartesi günü ödül alacak ve o zaman herkesin haberi olacak.
Peki marka elçisi ünlülerin daha çok ön planda olması adaletli mi?
Değil ama görünüş öyle.
Festivallerin arka planında esas değerli olan ve geriye kalan filmler oluyor hep. Yani: Arka planda olan her daim daha kıymetli diyebiliriz.

O sosyal medya kalıbı

Sosyal medyada bir kalıp var ya. “O böyle davranınca ben” ya da “Başıma bu gelince ben” diye biten kalıp.
TikTok’ta bir polis de kullanmış bu kalıbı.
“Komiseri işten attırıp yerine gelince ben” diye bu kalıbı kullanmış ve kaşık çalıp oynarken videosunu paylaşmış.
Bu kalıplar her ne kadar klişe olsa da, insanların tam olarak ifade edemediği şeyleri itiraf etmesine de yarıyor aslında.
Yararlı bir sosyal medya kalıbı yani, alkışlıyorum.