Paylaş
“Yine aynı yürüyüşe (ritme) sahip, yine benzer sözlerde bir Serdar Ortaç şarkısı daha dinleyeceğiz. Ajda niye böyle bir topa girdi ki? Hani ne gerek vardı?”
Dedim, ama son dakika itibariyle mailime “Resim”in mp3’ü düştü (yok, tamamen legal kanaldan, plak şirketinden).
şarkıyı dinledim ve fikrimi değiştirdim.
“Resim”, Serdar Ortaç’ın Ajda Pekkan’a verdiği şarkının adı.
şöyle diyor şarkıda: “Hayat aynı gökteki gibi uçuyor anılar/ Beni aynı eskisi gibi deli sanıyorlar/ Ne yazık ki çerçeve değil resim arıyorum/ Bu seferki zorlama değil, seni seviyorum.”
Bildik Ortaç sözleri değil, farklı. Tamam, biraz “Vitrin/ıklim” gibi o “çerçeve/resim” ikilisi. O kadar da olur.
Melodi ise Ortaç’ın diğer hitlerini çok az anımsatıyor.
Peki bunda en büyük pay Ajda Pekkan’ın yorumu olabilir mi?
Öyle bir söylemiş ki şarkıyı. Dolu dolu, içinize işleterek...
İtiraf ediyorum, Serdar Ortaç söylese şarkı sıradanlaşabilirdi.
En kısa zamanda “Resim”i dinleyin. Piyasaya iki versiyonlu single olarak çıkıyor. O bitmek tükenmek bilmez klişe deyimle, Ajda bu yaz “Resim”le sallayacak.
Yerli Harvey Milk
Günlerdir konuşulan hakem Halil ıbrahim’in Harvey Milk’le benzerliği elbette “cesareti”.
Harvey Milk, 70’li yıllarda Amerika’da, belediye meclisine eşcinsel olduğunu saklamadan girmeyi başarmış ilk politikacı.
Halil İbrahim ise 2000’li yıllarda Türkiye’de, katıldığı bir spor programında kimliğini saklamaktan vazgeçip kendini deşifre eden ilk eşcinsel hakem.
Daha doğrusu, hakemliği engellenen bir eşcinsel hakem.
Yaptığı Türkiye şartlarında kolay bir şey değil. Kalkıp bir televizyon programına katılmak. “Ben oyum” demek.
İsmini, cismini ortaya koymak. Ailesini, tüm çevresini karşısına alacağını bile bile bunu yapmak. Hakikaten kolay değil.
Susabilirdi, kendini unutturabilirdi, ama öyle yapmadı.
Çıkıp kendisi hakkında verilen karara ve yapılan tüm olur-olmaz eleştirilere ismiyle yanıt verdi.
O yüzden Halil ıbrahim Bey, bizim Harvey Milk.
Bedelini ödemeyi göz alıp samimi ve cesur bir tabu yıkıcı olduğu için...
İki muhteşem seksi ses
Hafta sonu iki muhteşem ses dinledim Bodrum’da.
Kempinski Barbaros Bay Oteli’nde yapılan partilerde önce Joy Voeth’u. Sonra da Ahmet’i.
Çikolata renkli Joy’un önce endamına takılıp kalıyorsunuz.
Hele bir de üzerine nefis bir gece elbisesi giymişse, sadece takılmak değil, seyre dalıyorsunuz resmen. O derece, doğal güzel.
Bir de nasıl hiper hareketli. Dans ediyor, gülüyor, anında iletişime geçiyor.
Barbados Adası’ndan kopup gelme kendisi. Aslında Miami’de yaşıyor. ılk kez iki yıl önce gelmiş Türkiye’ye. Q Jazz’cılar çağırmışlar program yapması için. şimdi yoluna Bodrum Kempinski’de devam ediyor. Bütün yaz, her akşamüstü şarkı söyleyecekmiş.
Bize de söyledi, tam da akşamüstü; caz klasikleri, bildik pop baladları. Kendimizden geçtik. Bu arada dazlak olmaya bayılıyor Joy. Her gün düzenli olarak kazıtıyor saçını.
Gelelim Ahmet’e... Onu aslında tanıyorsunuz. 90’lı yıllarda “Ah Canım Vah Canım” şarkısıyla çıkış yapmıştı. “Zenci gırtlağına sahip” yorumları yapılmıştı hakkında. Sonra sesi soluğu kesildi Ahmet’in. Meğer yapımcılardan sıkılıp bile isteye kariyerini dondurmuş. Ama sessiz sedasız müzik yapmaya devam etmiş. Çoğunlukla Almanya’da.
Ve şimdi ünlü DJ Salih Saka’nın kanatları altında. Onun oluşturduğu mini orkestrayla program yapıyor. Sesi inanılmaz. Alıp götürüyor.
Kendisi de çok mütevazı ve her daim kasketli.
Denk gelirseniz mutlaka izleyin derim...
Paylaş