Paylaş
Hafta sonları gece yarısı açılıyor. Saat 02.30 gibi...
Eğlencesi ise sabahın ilk ışıklarına dek sürüyor.
Cumartesi gecesi burada ünlü bir Türk oyuncu da sabaha kadar dans edip eğlendi.
Kısa süre önce oğlu Rodin’le beraber Londra’ya yerleşen, Yılmaz Erdoğan’ın eşi ünlü oyuncu Belçim Bilgin.
Londra sosyal hayatını henüz bilmemesine rağmen Belçim Bilgin en doğru yerde eğlenmiş.
Onun nedeni de cumartesi gecesi mekanda çalan DJ Maga’yı yakından tanıması, onunla arkadaş olması. Tanışıklıkları ise bu yaza, Mykonos’a dayanıyor.
DJ Maga adanın ünlü mekanı Scorpios’ta çalıyordu.
O gece mekanda Türk olduğunu öğrendiği herkese, “Belçim’le tanışın” demiş DJ Maga.
Unutmadan, yakında İstanbul’a da küçük bir turneye geliyor Belçim’in DJ kankası.
21 Ekim’de Backbar, 4 Kasım’da ise La Boom’da çalacak.
Taner Ceylan orada da sansürlendi
Taner Ceylan’ın I Love You sergisinden bir tabloyu çekip Instagram’da paylaşmıştım.
İki gün sonra bir baktım, Instagram “topluluk kurallarına uymuyor” diyerek paylaşımımı kaldırmış.
Şaşırdım, çünkü Instagram’da görüyoruz.
Herkes orasını burasını şehvetle paylaşıp duruyor.
“Uymuyor” denilen şey ise sonuçta bir tablo, bir sanat eseri. Tabloda çıplak bir adam kelepçelenmiş, yarı baygın bir halde yerde yatıyor.
Normalde tabloda adamın penisi de görünüyor.
Ama ben fotoğrafı koyarken onun da bir kısmını kesmişim (zorunlu sünnet gibi bir şey), kareye sığmıyor diye...
Yine de Instagram paylaşımı kaldırmış.
Sonradan öğrendim: Takipçilerden çok şikayet alırsa Instagram bunu hep yapıyormuş.
Demek ki benim bayağı muhafazakar takipçim var. Bunu da öğrenmiş oldum.
Ülkenin yaşayan en pahalı ve yurtdışında şu anda çok tanınan ressamı Taner Ceylan’ın kaderine bakar mısınız?
Zamanında resimleri çalıştığı üniversite tarafından sansürlenirdi, şimdi de en özgür sandığımız sosyal medyada.
Taner’in bu konuyla ilgili yazdıkları daha da iç acıtıcı üstelik:
“Onur, benim hesabımdakileri de kaldırdılar. Hatta iki yıl önce Instagram hesabımı toptan kaldırdı. Bu kadarına razı bırakıyorlar.
Kendimi sansürlememek için direniyorum...”
Tuna Kiremitçi’nin o tavrı
Tuna Kiremitçi bir süredir şahane bir projeye imza atıyor.
Her ay kendi şarkılarından birini farklı bir şarkıcıyla söylüyor ve o düetin Garaj Stüdyo’da çekilmiş klibini YouTube’da yayınlıyor.
Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları adı altında.
Şimdiye kadar Pamela, Özge Fışkın, Gonca Vuslateri ve Öykü Gürman’la beraber söylediği şarkıları yayınladı Kiremitçi.
Bunların arasında ben en çok Gonca Vuslateri’yle söylediği Sana Dair’i sevmiştim.
Her şey böyle iyi hoşken Tuna aniden romancılık hayatını fiilen sonlandırdığını Twitter’dan açıkladı ve haliyle tüm dikkatleri bunun üstüne çekti.
Yapılan alaycı yorumlara istinaden ise şunları yazdı:
“Benden çok daha değerli yazarlar hapisteyken ve Türkiye bu haldeyken roman yazmayı artık gereksiz ve anlamsız buluyorum.”
Teoman’dan dolayı bu “bırakma” durumuna alışkınız.
Bakınız Teoman da bırakıyorum dedi, sonra dayanamadı ve müziğe geri döndü.
Tamam yaratıcı insan hassastır. Sıkılır, bunalır, bırakmak ister; normaldir.
Ama Kiremitçi’nin tam da iyi bir proje yakalamış ve onu istikrarlı bir şekilde sürdürürken diğer yaptığı işten “emekli olma” açıklaması yapması bana samimi gelmedi.
Hele “Türkiye bu haldeyken” cümlesinin arkasına sığınması hiç olmadı.
Çünkü Türkiye hep bu hallerde. Yazarı da hep içerde.
Ayrıca bir yazar tam da böyle fırtınalı zamanlarda yazmalı, okuruna ilham vermeli. Sarıp sarmalamalı...
“Bu ortamda yazmak gereksiz” diye bir küskünlük olur mu hiç?
Günlük güneşlik zamanlarda yazmak en kolayı değil midir?
Paylaş