Paylaş
Teşhis, bel fıtığıydı. Doktor, “Kesin ameliyat, ama çok riskli. Beli sabitlemek için çivileme yapacağız” diyordu.
O sırada iniş için alçalmaya başlayan bir yolcu uçağının pilotu Atatürk Havalimanı Hava Trafik Kule Kontrol görevlisiyle tartışıyordu.
Kule, “şunu şunu yapın” diye ısrar ederken, uçağın pilotu havadaki trafik karmaşasını aktarıyordu:
“Tayyare yandan girdi, göz temasımız vardı.”
Pilot neden uçak değil de tayyare demişti? İkinci dünya savaşındaki paralel evrenden filan mı ışınlanmıştı?
Peki bir eski kelime bu kadar büyütülmeli miydi?
Aynı dakikalarda Fatih Altaylı ile Levent Kırca’nın karşılıklı atışması sosyal medyaya meze olmuştu. Ve Levent Kırca “kahraman” ilan edilmek üzereydi.
İyi de aynı Kırca, bir hafta önce bir konferansta küfürlü konuşup tepki çekmemiş miydi?
Şimdi de söylediği tek şey, “sen salaksın”dan ibaretti.
İki koca adamın mahalledeki futbol maçı sırasında kavgaya tutuşmuş ergenler gibi birbirine girmesinden “kahraman”lık çıkartmak ne kadar da tuhaftı.
Ama daha da tuhaf olan, “acil ameliyat” denen arkadaşımızın durumuydu.
Daha gençti ve bu “çivileme” hadisesi çok canını sıkmıştı.
“Başka bir doktora daha git” aklını verdik.
Çünkü malum, özellikle bel fıtığı konusunda bu ülkenin bizlere öğrettiği en önemli şey bu: En az üç-beş doktorun görüşünü al!
Nitekim gittiği bir başka doktor dedi ki, “Risk filan yok. Çivi de! Kolay ameliyat. Bugün yapalım, yarın çıkarsın.”
Arkadaşımızın ameliyat olduğu dakikalarda önce Burhan Doğançay ardından Pargalı öldü.
Elbette Pargalı’nın ekran ölümü daha çok konuşuldu.
Neyse ki Pargalı’nın öldüğü dakikalara rastgeldiğimiz evde -ne tesadüftür ki- bir Doğançay eseri asılıydı.
Esere bakıp bakıp durduk.
Geriye kalan oydu işte. Gerisi fasa fisoydu.
Bu arada pilot tayyareyi alana sağ salim indirmiş.
Kuledeki görevli ise evine gidip çoktan uyumuştu.
Arkadaşımız ise uyanmış, önceki gün hissetmediği bacağına dokunuyordu heyecanla.
Kırca ve Altaylı’nın ise ne yaptığını bilmiyorum.
İkinci bir program için anlaşmışlardı belki...
Güzel şeyler
- KELEBEĞİN RÜYASI
Fragmandan bir filmin iyi olabileceği kanaati doğar mı? Doğar elbet.
Yılmaz Erdoğan’ın Kelebeğin Rüyası filminin fragmanı da dolaşıma girer girmez aynı etkiyi yarattı.
Tablo gibi kareleri, kostümleri ve tabii oyuncularıyla sanki bir Amerikan filmi havası hissi veren Kelebeğin Rüyası’nın fragmanı herkesi bir anda kapsama alanına aldı.
Bakalım filmin tamamı izlendiğinde aynı büyülü algı devam edecek mi?
- MÜJDE AR
Müjde Ar’ın konuşmalarını özlemişiz.
Bir TV programına katılan Müjde Ar, yine dobra konuşmuş.
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirmiş:
“Başbakan Erdoğan her seferinde Kılıçdaroğlu’na gol atıyor.”
Müjde Ar bir de uzun süredir yapmayı düşündüğü stand-up’ını internette yapacağını açıklamış.
İşte o konuda hatalı davranıyor.
Önce iyi bir kulüpte stand-up’ını yapmalı Müjde Ar.
- HALİT ERGENÇ
Muhteşem Yüzyıl ekibi bugüne kadar hep sessiz kalmıştı.
Dizi etrafında kopan onca patırtı kütürtüye rağmen konuşmamışlardı.
Bir ödül töreninde Halit Ergenç sessizliği bozmuş.
“Bu bir televizyon dizi, belgesel değil” deyip devam etmiş:
“Umarım bizden sonra daha iyi işler yapacaklar için bizim yaşadığımız şeyler korkutucu, ürkütücü ve vazgeçirici olmaz.”
Tam zamanında, gayet şık bir çıkış ve temenni olmuş Ergenç’inki...
Paylaş