Paylaş
Çünkü oldukları gibiler. Poz yapmıyorlar.
Bennu Gerede ve Cem Büyükhanlı’dan söz ediyorum.
Önce The Bennu’dan bahsetmeli (Bennu’nun aksanlı Türkçesi nedeniyle ben ona “The Bennu” diyorum her gördüğümde).
Doğurdukça güzelleşen bir kadın Bennu.
Ve onun standardındaki bir kadın için çok çocuğu var. Nasıl idare ediyor bilmiyorum, bakıcısı filan vardır tabii çocukların, ama yine de zor iş.
Ayrıca Bennu kafasına göre yaşıyor. Onun bunun doğrusuna göre hareket etmiyor. Böyle olduğu için belki, daha da seksi.
Belki işine daha çok asılsa, daha çok odaklansa fotoğrafçılığında zirve yapacak, hatta yurtdışına da taşacak.
Ama hırsı yok. Keyfinden şaşmıyor, bir gram ödün vermiyor.
Ve Cem Büyükhanlı. Onu daha yeni tanıdım. Fitness salonundan az önce çıkmış gibi bir hali var. Kol pazuları tam 50 santimmiş.
Hayır, bununla övündüğü filan yok. Sadece sorunca söylüyor. Ayrıca eskisi kadar sık spor yapamıyormuş, “Göbeğime baksana” diyor.
35 yaşındaki Cem, Japon çizgi filmlerindeki karakterler gibi.
Düzgün hatlı, düzgün vücutlu ve o çizgi filmlerdeki gibi bir kahraman havası var. Ama durmadan soru soran haliyle de çocuksu. Bu yüzden olsa gerek, The Bennu’nun çocukları onu daha ilk günden sevmiş.
Eline kalemle çizilmiş dövmeyi gösteriyor, “Bunu bugün Bennu’nun çocuğu Kai yaptı” diyor.
Ve işte bu seksi ikili birbirine hakikaten aşık. Uzun süredir kimselerde görmediğim kadar. şimdi bu hızlı başlayan birlikteliği evlilikle sonuçlandıracaklar.
The Bennu ilk kez evlenecek.
Mart ayının ortasında Akaretler’deki Der Die Das’ta küçük bir düğün yapacaklar dostlar arasında. şık olacak...
Tarkan olayında anlamadığım şey
Cengiz Semercioğlu’nun çarşamba günü yazdığı gibi Tarkan’ın gözaltına alınması olayını ben de anlamadım.
Sanki bir şov yapıldı, biz günlerce bunu konuştuk ve şimdi de her şey sona erdi.
Benim esas anlamadığım şu: Tarkan’ın polis ifadesinde şöyle dediği yazıldı çizildi günlerce: “Altı yıldır uyuşturucu kullanıyorum. Amerika’da başladım, bırakmaya çalıştım, ama olmadı, herkesten özür dilerim.”
Avukatı ise yaptığı basın açıklamasında bunun tam tersini iddia etti:
“Hayır, bağımlı değildir, hiç içmemiştir, evinde bir şey bulunmamıştır.”
Madem avukatın dediği gibi Tarkan tamamen masum, dört gün neden gözaltında tutuldu?
Peki medyada günlerce Tarkan’ın ağzından yazılan ifadelerin sebebi neydi?
Anlayan var mı?
Daha çok vıdı vıdı yapılabilir bu konuda, ama nefesi/satırı boşa harcamaya gerek yok. Çok sıkça dile getirdiğimiz gibi, “bir garip ülke burası”, gerçekten garip...
Mango defilesindeki göz temasları
Mango’nun defileleri artık geleneksel oldu.
Hiç aksatmıyor, her sezon başı yapıyorlar.
Paradan da kaçınmıyorlar. En alasından podyumları kuruyorlar her seferinde.
Bu kez de öyleydi. Çevresi kalın tahtalarla örülü kare şeklinde bir podyum yapmışlardı Swissotel’deki salonun içine.
Mankenler o kale şeklindeki düzeneğin içinden çıktılar.
Ama mankenler ne yazık ki hiç profesyonel değildi.
Başta Demet Kutluay olmak üzere. Uzun bir aradan sonra podyumda yürüyen Demet Kutluay’ı izlemeye kocası ıbrahim de gelmişti, çocuklarıyla beraber.
Doğal olarak. Buraya kadar iyi hoş.
Ama Demet Hanım çocuğunu her gördüğünde gülümsedi, ağzı kulaklarına vardı. Hatta bu “çocuğum beni izliyor” heyecanından olsa gerek bir ara tökezledi, düşmek üzereydi.
Aynı şekilde Özge Ulusoy da ılker ınanoğlu’nu görünce seyirciler arasında, o da gülümsemeden duramadı.
Oysa manken dediğin seyirciyle göz teması bile kurmaz. En yakını olsa bile.
O zaman işin büyüsü kaçıyor. Mankenin üzerinde sergilediği kıyafete değil, yüz ifadesine odaklanmaya başlıyorsun. Bu da hoş değil.
Ece Sükan’a gelince... Bence Ece artık podyuma çıkmamalı.
Kötü olduğundan filan değil.
Artık bir programcı ve Vogue gibi bir derginin elemanı olduğu için.
Paylaş