Tarkan bu krizi de atlatır

Deniz Akkaya’nın ‘dayak’ olayından sonra, şimdi de Alpay Aydın’ın ‘Megamasal’ kitabında Tarkan’lı günlerini anlatması konuşuluyor. Ama Tarkan’ın adını vermiyor Aydın, ‘Tarık’ diyor kitapta.

Oysa Sema Denker’e verdiği röportajda kabul ediyor zaten. ‘İsimleri değiştirdiniz mi?’ sorusuna ‘Evet’ yanıtını veriyor Aydın. Bu kitabı niye yazdığını ise yine aynı röportajda anlıyoruz: Sermayesi bitmiş!

Olaya Alpay Aydın tarafından bakılırsa, haklı bulunabilir. Oturmuş, hayatını yazmış, ‘kime ne?’ denilebilir. Ama ‘sermayesi biten’ Aydın’ın kitabındaki sattıracak malzeme kendi hayatı değil, bizzat ‘Tarık’, yani Tarkan’ı anımsatan kişi. Bu da neresinden baksanız nahoş bir durum.

Tarkan’ın ise bu konuda ilk krizi değil. Bundan önce de meşhur fotoğraf krizini yaşamıştı hatırlarsınız. Bu olayın akabinde çıkıp konuşmuştu, ‘Özel hayatım kimseyi ilgilendirmez’ diye.

Peki şimdi konuşacak mı?

İma edilen karakterin, yani Alpay Aydın’la aşk yaşayan ‘Tarık’ın kendisi olduğunu kabul edecek mi?

Zannetmiyorum, Tarkan susacak ve bu ikinci krizi de atlatacak.

Zaten kimse ondan bir George Michael atağı filan beklemiyor.

Ama umarım şöyle şeyler yaşanmaz: Mesela birileri, ‘Ben Tarkan’ın erkekliğine kefilim’ gibi açıklamalar yapmaz.

Yoksa iş çığrından çıkar, herkes kendiliğinden ‘erkeklik’ notları verir Tarkan’a, ki bu memlekette en deli mesele biliyorsunuz erkeklik.

Bir deşildi mi, kapanmaz yaralar açabilir.


Tarkan’ın bir stüdyo anısı


Madem konu Tarkan. Onunla ilgili müzisyen bir arkadaşımın aktardığı anekdotu anlatayım. Hadise, Nazan Öncel’in ‘Yan Yana Fotoğraf Çektirelim’ albümünün kayıtları sırasında yaşanıyor.

Öncel, ‘Beni Hatırla’ şarkısını söylerken Tarkan giriyor stüdyoya. Rica ediyorlar, ‘Hadi bir de sen söyle’ diye.

Tarkan öyle bir söylüyor ki şarkıyı, herkes etkileniyor. Hatta Nazan Öncel, ‘Ben vazgeçtim, senin albümüne koyalım’ diyor.

‘Çok isterdim’ diyor Tarkan, ‘Ama olmaz.’ Gerekçe olarak da şarkının ‘Dağılsın kalbin, öl hatta orda’ dizesini gösterip derdini şöyle açıklıyor: ‘Hayranlarıma öl diyemem ki, beni küçük çocuklar da dinliyor. Yapamam.’


Zeki Doğulu’yu Meltem

Cumbul ortaya çıkardı



Türk popunun altın çağlarında, yani 90’ların ortalarında en ünlü kuaförlerden biriydi Zeki Doğulu. Hatta dönemin tabiriyle ‘imaj-maker’dı. Sonra birden ne olduysa oldu, ABD’ye taşındığını, artık orada çalışacağını öğrendik Doğulu’nun.

Ve şimdi yıllar sonra kendisi bir Türk oyuncuyla çalıştı: Altı aydır Los Angeles’ta ikamet eden Meltem Cumbul’la.

Amerikan pazarı için yeniden düzenlenen ‘Gönül Yarası’nın afişinde yer alan Meltem Cumbul’un saçlarını yaptı Doğulu. Sözkonusu afiş Variety ve Screen International dergisine de kapak oldu.

Bu arada, ‘Meltem Cumbul ne yapıyor yaban ellerde?’ diye merak edenlere, mail’le yazıştığım ünlü oyuncudan ekspres yanıt, buyrun:

‘Dünyaca ünlü Eric Moris Actors Studio’da kendimi geliştirmek için oyunculuk derslerine giriyorum, yoga kurslarına katılıyorum, bir de Madonna’nın dans hocasından dersler alıyorum. Yetmez mi?


Yoksa bu Ece Sükan mı


Tam üstüne bastınız, aynen öyle. Ece Sükan 15 günde bir çıkan 212 adlı derginin kapağına ‘çok acayip’ saçlarla poz vermiş. Görmek isteyene, 212 dergisi bilumum kafelerde ücretsiz okunabiliyor!

Dergide yer alan bir başka ilginç mevzu da, Stella McCartney’nin H&M için hazırladığı ve kapış kapış giden koleksiyonu. Öyle ki derginin sayfalarında fotoğrafı yer alan tasarımlar çoktan tükenmiş bile.


İsmail YK’yı sollayan ‘boys’lar


Son günlerin en ‘kitsch’ gruplarından biri Boys Anılar. Almanya’da yaşayan gençlerden kurulu grup, jan janlı kıyafetleri, çizgi çizgi sakallarıyla filan İsmail YK’yı sollamış durumda. Hele solistin giydiği kolsuz gömlekteki parlak şeritlerin hastasıyım. Aynısından yaptırıp, etrafta ‘Hakiki Boys Anılar’ diye gezmek niyetindeyim.

Grubun sitesi de (www.anilar.de) enteresan. ‘Hizmetimiz’ diye bir bölüm var mesela. Yaptıkları hizmetleri, ‘Bayanlar matinesi, düğün, nişan, sünnet, her türlü eğlencede yanınızdayız’ diye sıralamışlar.

Ekşi’de ‘Fred Çakmaktaş’ı anımsatan elemanlar’ olarak geçen gruba ‘yaba daba du’ çekiyorum, en temizinden...


ŞEHİR ATLASI


CUMARTESİ ‘KIRMIZI’ PARTİYE GİDİN

Social Club
ilki büyük ilgi gören ‘Red Party’sini bu kez cumartesi akşamı Levent’teki Fancy’de gerçekleştiriyor. Saat 23.00’da start alacak partiye kırmızı herhangi bir şey giyinenler 30 YTL, giymeyenler ise 35 YTL giriş ücreti ödeyerek girebilecek. Ayrıca içerde herkese kırmızı peruklar dağıtılacak. Geceyle ilgili ayrıntılara www.redparty.gen.tr adresinden bakabilirsiniz.



ARNAVUTKÖY’DEKİ NERUDA KONUŞULUYOR

Tam adı, Neruda’s Bloom aslında. Bloom, ‘çiçek’ manasında. Neruda ise malum, aşk şiirlerinin ünlü şairinin adı. Ben henüz gidemedim bu yeni kafe restorana, ama konuşuluyor şu sıralar. 1900’lü yıllardan kalma bir köşkte yer alan Neruda’s Bloom, sabah 09.00’dan, 04.00’a kadar açık.


ŞENİZ BENGÜER ‘MONO’YLA DÖNDÜ


2019, Seventh House, Solar Beach derken Şeniz Bengüer kayıplara karışmıştı. Geçen hafta Ritz’in altında, Redroom’a komşu bir mekanla yeniden eğlence hayatına geri döndü: Mono

Her zamanki gibi güleryüzlü olan Bengüer, şık bir kulüp yapmış. Özellikle ışık sistemine bayıldım ‘Mono’nun. Ritz’in altı, geçen yıl A Plus’ta meydana gelen kavga dövüş olayları sebebiyle ‘sabıkalı’ydı gözümde, ki bunu Bengüer’e de söyledim. Ama ‘Mono’, ilerde iyi bir alternatif olabilir Ritz içinde. Hafta sonu bir deneyin derim.


ŞİMDİ NELER SEKSİ?

Hırsız&Polis dizisinde ‘Mavi’yi oynayan Özlem Düvencioğlu.

Düvencioğlu’nun Almanya’dan geldiği günden beri kaldığı Maçka’daki butik otel Housez Suit.

Apple’ın bin şarkı kapasiteli, kurşun kalemden daha ince olan yeni iPod’u, yani iPod Nano.

Dünyaca ünlü yayınevi Thames&Hudson’ın en hip metropoller için hazırladığı ‘Style City’ serisine eklenen ‘Style City İstanbul.’ Rehber, Bahadır Tanrıöver’in muhteşem fotoğraflarıyla dikkat çekiyor.

Reklam filmindeki doğallığı ve beklenmeyen esprili oyunculuğuyla Berrak Tüzünataç.

Nişantaşı’nda açılacak Vakkorama NY önüne park edilen (şov olsun diye) New York taksisi!
Yazarın Tüm Yazıları