Survivor adasında neler oluyor

10 kız 10 erkek...
Hepsi de “Var mısın Yok musun” yarışmasından aşina olduğunuz isimler (ben sadece üç-dört tanesini biliyordum, o ayrı. Ama beni geçin, iyi bir yarışma izleyicisi değilim).

İşte bu ilginç kadro, son on gündür Panama’ya yarım saat uzaklıktaki iki ıssız adada yaşıyor.
İki ada; çünkü kızlar bir adada, erkekler hemen onun yanıbaşındaki diğer adada.
Peki dertleri ne kuzum?
Dert, Survivor yarışması. Dert, “bu ıssız adada 42 gün kalabilirim”in yüce Türk halkına ispatı.
Eh asıl dert, işin ucundaki ödül, tam 500 bin lira!
“İki ayrı ada niye?” mevzusuna takılıp kaldıysanız eğer, haremlik selamlık olsun diye değil, maksat konsept olsun/seyirci ekran başında coşsun...
Hani daha önce Türkler/Yunanlılar, Fenerliler/Galatasaraylılar yarışmıştı ya, işte o hesap.

ORADAN ORAYA UÇ UÇ DUR...

Bendeniz de yarın ilk bölümü yayınlanacak bu yeni “Survivor”ı yerinde izlemek için Panama’ya uç uç böcek uçtum.
Önce İstanbul’dan üç saat Amsterdam. Ardından beş saat Amsterdam Schiphol Havalimanı’nda Panama uçağını bekleyiş.
Ve Amsterdam’dan on saatlik uçuş sonrası Panama City.
Ama durun, daha bitmedi!
Panama’ya girişte, yani pasaport kontrolü sırasında yaklaşık 45 dakika güvenlik görevlisinin bekletmesine maruz kalma (ki bu hiçbir şeymiş, Acun’un ekibini 8 saat bekletmişler!).
Gümrüğü geçtikten sonra da Panama City’den yarım saatlik bir uçuşla Contador Adası’na teşrif ediş...
Gel gör ki yarışmacılar bu adada yok!
Burada sadece Acun’un ekibi kalıyor ve yarışmanın montajı yapılıyor.
Kızlar ve erkeklerin kaldığı malum iki ada, Contador’a beş dakika uzaklıkta.
Oraya botlarla gidiliyor!
Bu adalara artık “Survivor adaları” deniyor zaten. Daha önce başka ülkelerden de Survivor çekmeye gelenler olduğu için...

YARIŞMACILARIN ADALARI GERÇEKTEN ISSIZ MI?

Evet, gerçekten ıssız. Yerleşim yok, insan yok; haliyle elektrik yok, su yok.
Gerçi su, benim kaldığım adadaki otelde de gün boyu şakır şakır akmıyor.
Belli saatlerde geliyor. Kısacası su, buralarda bir nimet.
Benim çekimlerini izlediğim bölümde de yarışmacılar tatlı suda duş alabilme ödülü için yarışıyorlardı!
Bu ödül için 45 dereceye varan sıcaklığın altında canla başla yarıştılar.
Biz onları gölge bir yerde, elimizde kolalar, gayet konforlu bir şekilde izlerken bile ter içinde kaldık.
Hani onların çektiği çileyi düşünemiyorum.
Gerçi bu gönüllü bir çile çekiş. Hepsi buraya gelmeden önce anlaşma imzalamış.
Dolayısıyla “Hadi ben sıkıldım, bunaldım, adadan gitmek istiyorum” demek gibi bir lüksleri yok!
Ancak elenirlerse ya da sağlık problemi yaşarlarsa adadan ayrılabiliyorlar.
Mesela bir tanesi -şimdi ismini vermeyeyim büyü bozulmasın- sağlık problemi nedeniyle adadan ayrılmış bile.
Kalan sağlar ise gördüğüm kadarıyla şimdilik sapasağlam.
Hatta kızlar grubu, sekiz gündür adada kalıp hiç yıkanmamış olmasına rağmen gayet bakımlı ve hoş görünüyordu.
Haliyle içime bir kurt düştü. Acun’a ve ekibine sordum, “Yahu bu kızlar çok iyi duruyorlar, nasıl oluyor da oluyor?” diye.
Ekipten biri şöyle yanıt verdi: “Uzaktan öyle, belki bronzlaştıkları için. Ama sen bir de yanlarına git, inan leş gibi kokuyorlar!”
Acun ise, “Kızlar hangi şartta olursa olsun kendisine bakmayı biliyor” dedi.
Yine de tatmin olmadım, bu kez yarıştıkları oyun bitince kızların yanına gidip sordum.
“Çok iyi görünüyorsunuz, yoksa bizi kandırıyor musunuz?” diye.
“Yok” dedi kızlardan biri, “Daha dün hastanelik oldum ben, sıcaktan fenalaştım. Baksana her yerimi böcekler ısırdı”.
Tamam, ikna olmuştum. Gerçekten de kızın her yeri delik deşik olmuştu ısırıktan...

YENGEÇ İSTİLASI ALTINDA UYKU!

Kızlar için ıssız adada yaşama deneyimi gerçekten zor olmuş.
En önemlisi yengeç istilası altında gece sahilde uyumaya çalışmaları!
Yengeçler gece çoğalıyor, çünkü bu mevsimde yumurta bırakıyorlarmış.
Bir de yemek problemini hâlâ halledememiş kızlar. Habire Hindistan cevizine talim ediyorlar. En sonunda bir tane balık tutmuşlar.
Küçücük balığı da 10 kişi paylaşmış!
Son gündemleri ise şuydu: “Acaba şu iguanalardan birini yesek mi?”
Ekipten birinin iguana yeme meselesine yaklaşımı, henüz çıkmazda olduklarını gösteren türdendi: “İguananınki kırmızı et mi beyaz mı ya?”

YAĞMUR BAŞLAYINCA HALLERİ DUMAN!

Daha da fenası bir hafta sonra yağmur mevsimi başlıyor Panama’da.
ışte o zaman yarışmacıların daha da zorlanacağı kesin.
“Islak kumda yatıp sabah da ıslak elbiselerle uyanmak feci bir şey” diyor Acun.
Yağmurlu günler başladığı zaman yarışmacıların koşullarının değişmeyeceğini söylüyor. Mesela branda filan verilmeyecekmiş. Aynen devam edeceklermiş!

ADADAN DİĞER MÜHİM NOTLAR

* 2.5 milyon Euro’ya patlamış bu Survivor.
Aslında Acun Ilıcalı sonbaharda yayınlanmak üzere çekiyormuş bu Survivor’ı.
Ama Show TV son dakikada bu sezon yayınlamak istemiş.
Bu yüzden adaya montaj setlerini indirmiş, son sürat çalışıyor ekibi....
* Burası sıcak, gerçekten çoook sıcak. Yapış yapış bir havada çalışıyor tüm ekip. Herkes 50-60 derecelik korumalardan sürüp dışarı çıkıyor.
Ama kâr etmiyor, çünkü Ekvator’a çok yakınız, güneş dik açıdan yakıyor.
Nasıl yandığını anlamıyorsun bile, çok tehlikeli.
* Survivor için şu an adada 110 kişi çalışıyor. Bu ekibin içinde Arjantinliler de var. Oyun alanlarını inşa eden adanın yerli halkını saymıyorum bile.
Bir 50 kişi de onları ekleyin, ekip hayli büyük yani...
* Acun Ilıcalı aşçısı Serdal Çiftçi’yi ve çaycısı Zekiye Hanım’ı da Panama’ya getirmiş! Çünkü bir önceki Survivor’da buradaki yemeklerin çok kötü olduğunu deneyimlemiş Acun. O yüzdendir ki, Allah’ın Panama’sında öğle ve akşam yemeklerinde tamamen Türk mutfağı takılıyorum(z).
Şu ana kadar hâlâ bir deniz ürünü yemişliğim yok!
* Ada notlarım bitmedi, yarın da devam edecek gibi görünüyor...
Bu kez belki, adada olmaya dair daha kişisel notlarla.
Bekleyiniz, şu an benim olduğum gibi, yapış yapış bir halde...
Yazarın Tüm Yazıları