Stüdyodaki yarı çıplak şarkıcı

Sokaktan geçerken görüyorum: Gümüşsuyu’ndaki Ses Sanayii adlı kayıt stüdyosunun pencereleri sıcak havadan dolayı sonuna kadar açık.

Haberin Devamı

Stüdyodaki yarı çıplak şarkıcı

İçeride tanıdık bir isim var, Teoman.
Sıcaktan bunalıp tişörtünü çıkarmış, bir yandan kahvesini yudumluyor bir yandan yaptığı kayıtları dinliyor.
“İçeri gelsene” diyor Teoman, “Şarkıları dinleteyim.”
Meğer Umur Turagay’ın yönettiği, Serenay Sarıkaya ve Nejat İşler’in başrolleri paylaştığı “İkimizin Yerine” filmi için iki şarkı yapmış.
O şarkılardan en güzeli İki Aşk.
Bu şarkıda İrem Candar’la düet yapıyor Teoman.
Melankolik bir şarkı...
Filmin finaline çok uygunmuş.
Haliyle filmi merak ettim.
Teoman sadece, “Çok iyi bir hikaye ve ayrıntılar şahane” dedi.
Bir de, “Serenay çok iyi oynamış.”
Unutmadan, bir öğretmenle öğrencinin aşkını anlatan “İkimizin Yerine” ekimde vizyona giriyor.

 

Haberin Devamı

İlluminati kış kışlayan Hande Yener 

Stüdyodaki yarı çıplak şarkıcı

En baştan hakkını vermeli: Hande Yener çok iyi bir konser şarkıcısı.
Sahnede zıp zıp zıpladığı halde sesi yorulmuyor, performansı düşmüyor.
Konser şovu için de çabalıyor. Farklı bir şey yapmaya çalışıyor.
Bu yılki Harbiye Açıkhava konserinde de elinden geleni yapmaya çalışmış, belli.
Ama insan gördüğünü de söylemeden edemiyor, mesela:
* “Kış kış cinler kış kış, yallah cinler yallah” şarkısını söylerken Hande Yener’in arkasındaki ekranlarda İlluminati sembolleri dönüp durdu (piramitler, tek gözler filan...)
Cinler ve İlluminati?
Bilmediğimiz bir şeyler mi var Hande? Şahsen çözemedim de...
* Konsere tepeden inen bir kafesin içinde başlamak: Madonna’nın son turnesindeki girişin aynısı...
* Hande önceki yıl konserine göre gayet fit gayet atletikti.
Ama tamamen Lara Croft’a benzediği ikinci kostümü sırasında yüksek belli şortun azizliğine uğradı. Şortun sıkılığından olsa gerek karnı kat kat ve sarkık göründü.
* Seyirciye de iğneyi batırayım:
Birinci yarıda seyirci bayağı “evde yoktu.”
Onca dansa, enerjik şarkılara rağmen.
Türk seyircisi her şeyde olduğu gibi eğlencede de son dakikacı.
Hep son dakikada eğleniyor. İkinci yarıda coşmaları bundan.

 

Haberin Devamı

‘Sen kenara çekil’ derken? 

Ertuğrul Özkök cuma günü Sıla’nın başına gelenlerle ilgili bir yazı yazdı.
Yazının başlığı şuydu: “Sılacığım sen kenara çekil, ben konuşacağım bu erkek takımıyla.”
Doğrusu bu ya, başlığı yadırgadım.
Cinsiyetçi buldum.
Çünkü Sıla şu ana dek “erkek takımı” denilen dünyaya karşı duruşunu hiç bozmadı, kendi cümlelerini çat çat söyledi, açıklamasını da yaptı.
Yani Sıla, kenara çekilip bir erkeğin onu savunmasını bekleyecek kadınlardan değil.
Sıla’nın böyle bir savunmaya ihtiyacı olduğunu hiç sanmıyorum.
O yüzden Sıla’ya “Sen kenara çekil” demek biraz ayıp olmuş Ertuğrul Bey.

 

Çatal bıçaktan önce uzandığım şey!

Stüdyodaki yarı çıplak şarkıcı

Alaçatı’dayız ve masadaki herkes deli gibi aç.
Siparişleri verdik. Tabaklar peş peşe geldi.
Hepsi nasıl da güzel görünüyor!
Peki ben çatal bıçaktan önce neye uzandım?
Tabii ki cep telefonuma! Hatta tabağın birini kaşıklamaya çalışan arkadaşımı manasız bir şekilde uyardım, “Dur, fotoğrafını çekmem lazım, sonra yersin” diye.
Görüntü önemli ya!
Sonra fark ettim ki, büyük saçmalıyorum, saçmalıyoruz.
Karnı doyurmaktan önce insanın aklına tabağın fotoğrafını çekmek gelir mi?
Bu çağda geliyor işte!
O yüzden IKEA’nın Let’s Relax başlıklı reklam filmine bayıldım. İnternetten mutlaka izleyin derim.
Her şeyin fotoğrafını çekip Instagram’a yükleme tutkumuzla şahane dalga geçiyor.
Özetle diyor ki reklam filminde, “Alt tarafı yemek, rahat olun!”
Hakikaten öyle!

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları