Söylenti yaymayı bırakalım

Durum çoktan bunu aştı. Şimdi bir anda söylentiler yayılıyor.
Ya sosyal medyadan ya da direkt WhatsApp’tan zincirleme bir şekilde.
Perşembe günü Kanyon’daki Escale’de otururken öyle oldu mesela.
Önce şöyle bir haber geldi: “Zorlu’yu boşaltıyorlarmış.”
Ardından Beymen Brasserie hakkında aynı dedikoduyu duyduk.
Derken bizim masadaki telefonlara mesaj yağmaya başladı, “Kanyon’u boşaltıyorlarmış” diye.
Şaşırdım tabii. Galiba dedim, Kanyon’daki herkesi eve yolladılar, bizi bu kafede unuttular. Escale’den çıkıp dışarı baktım.
Kanyon’un diğer mekanlarında insanlar oturmaya devam ediyordu.
Yani bir boşaltma durumu söz konusu filan değildi.
Zaten 15 dakika geçmedi, bu kez peş peşe açıklamalar geldi.
Önce Zorlu spekülasyonları yalanladı. Nişantaşı’nda o kafede oturanlardan “Böyle bir şey yok” mesajı geldi.
Ben de “Kanyon’da böyle bir şey yok” diye video koydum sosyal medyaya.
Aslında tam psikolojik terör bu.
Tamam, herkes yeni bir olay olmasından çok korktuğu için anında birbirine yayıyor bu söylentileri.
Sevdiklerini korumak istiyor.
Gel gör ki birbirimizin sinirlerini bozup durmaktan başka bir şey yapmıyoruz.

‘En iyi yeni restoran’ hangisi olmalı

Jürilik zor iş. Uzun uzun düşünüyor, en iyiyi bulmaya çalışıyorsun.

Bazen de adaylar arasından kötünün iyisini seçmeye çalışıyorsun.
Geçenlerde en zevkli jürilik işimi yaptım.
16. Time Out İstanbul Yeme-İçme Ödülleri’nin adayları arasından seçimlerimi yaptım, gönderdim.
Kimler vardı adaylar arasında?
Mesela En İyi Yeni Restoran kategorisinde sırasıyla 1924 İstanbul, Brasserie Noir, Capricorn, Kilimanjaro ve Toi yer alıyordu.
Kilimanjaro ile Toi arasında gittim geldim, ama son kertede oyum Kilimanjaro’ya gitti.
En İyi Nesil Lokanta kategorisi ise en sevdiğim kategori oldu.
O kategoride butik, dinamik, kendi halinde, ama yemeği farklı/iyi restoranları yarıştırmışlar.
Farfara, Goodville, Kapta Soupasta ve Lokanta Opa adaylar arasında.
Bence hepsi yaratıcı.
Aralarından birini seçip karar vermesi zordu.
Bu arada derginin okurları da yemeicmeodulleri.com adresinden oy kullanabiliyormuş.
Kazananlar ise şubatta açıklanacak.

Yaptım Hakan, çünkü...

Hafta içi Muhsin Akgün’ün fotoğraf stüdyosunda Hürriyet Ekler’den Hakan Gence ile bir araya geldik.
Hakan dakika bir, gol bir dedi ki: “Son dönemde en büyük şarkıcılar bile tek şarkı çıkarırken, siz sekiz şarkılık albümle geldiniz. Yürek mi yediniz?”
Bu noktada araya girip müzikle olan ilişkimi az buçuk bilen okur için hatırlatma yapayım:
Evet, sekiz şarkılık bir albüm yaptım. An itibarıyla sadece Fizy üzerinden dinlenebiliyor. Haftaya ise tüm dijital platformlarda olacak.
Albümün adı ise Hiçbir Şey Olmamış Gibi mi Kalayım.
Hakan’a verdiğim yanıt mı? Onu burada yazacak değilim tabii, merak edeni Cumartesi ekine yönlendiriyorum buradan...

Şimdi ‘yeni normal’ bunlar  

* Terör olaylarının ne zaman biteceği üzerine teoriler üretmek, sohbetlerde bunu konuşmak.
* WhatsApp gruplarına terör olaylarıyla ilgili kanlı fotoğraflar yollamayı marifet saymak.
* Evlerde toplanmak ya da “Hafta sonu kimin evinde parti varmış?” diye etrafa sormak.
* Gün içinde gideceğin yerlerin listesini sevdiklerine önceden rapor etmek...

Yazık oldu Moda Haftası’na 

Bir kez daha yazık oldu Moda Haftası’na (resmi adıyla Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul).
12 Ocak’ta başlayacak etkinlik tamamen iptal edildi.
Böyle önemli bir etkinlik mutlaka yapılmalıydı. Çünkü bu tarz organizasyonların istikrarlı olması gerekir. Ama bir yandan kimse kendini güvende hissetmiyor ki...
Moda Haftası bu ortamda nasıl yapılsın?
İptal kararına hem üzülüyor hem de hak veriyorum.