Paylaş
“Şu yüzdenmiş”, “Böyle olmuş” iddiaları, geyikleri havada uçuşurken konuya karıştırılan üçüncü şahıslar da yıldırım hızıyla açıklamalar yapınca ülkenin dört bir tarafındaki WhatsApp grupları yazışmaktan helak oldu, kelimeler yoruldu. Peki ama gerçekten Şeyma ve Acun neden ayrıldı?
Tüm bünyeler illa bir üçüncü şahıs, illa “başka bir aşk kaçamağı” arıyor.
Çünkü haliyle böylesi daha heyecanlı, daha pembe dizi, daha entrika, daha lunapark ve çarpışan otomobiller.
Vardır ya da yoktur onu bilemem, “var mısın yok musun” hesabı bir ikilem
bu da.
Ama dışarıdan görünen köy şuydu, bir tek onu bilirim:
Şeyma kendi yörüngesinde ahenk içinde dönmeye başlayan, yüksek enerjisinden dolayı ışık hızıyla kainat kainat dolaşan apayrı bir gezegen olup çıkmıştı son iki yılda.
Büyümüştü, özgüveni yedi kat göğe ermişti, “Var mısın Yok musun” zamanında başladığı nokta A ise artık Z’yi filan da geçmişti.
Bana kalırsa Acun bu hızlı gelişimi, dönüşümü her zaman sevdi, destekledi, gülümseyerek uzaktan izledi ama esas gönlünü düşürdüğü kadın filmin en başında tanıştığı kendi halinde, hayat deneyimi henüz sıfır kilometre Şeyma’ydı.
Esas unutamadığı oydu.
“Burning Man”deki milyon takipçili Şeyma pek değil.
İlişkilerde hep olur ya, bir taraf diğerine “Sen çok değiştin” der, “İlk baştaki gibi değilsin.”
Sonra da “dünyalar, zevkler ayrı” denmeye başlanır ve dünyalar gerçekten ayrılmaya başlar.
Burada da öyle bir döngü var sanki.
O döngünün sonunda da kaçınılmaz son.
Eksi birinci kat özlemi
Bir de işin diğer yönü var.
Şeyma ve Acun’un aşkı toplum asansörünün “eksi birinci”, yani “yasak” katında başladı.
Uzun süre orada yaşandı. Toplum asansörü onların yukarı çıkmasına, gün yüzü görmesine izin vermedi.
Ne zaman ki Acun’un boşanması gerçekleşti, toplum asansörü onları giriş katına çıkardı. Evlilikleriyle beraber artık birinci kattaydılar.
Güvenli ve onaylanan bölgede.
Ama işte güvenli bölgedeyken garip bir şekilde hep eksi birinci katı özlersin ya.
Onun tadını almışsındır bir kez. Bir noktada bence öyle oldu.
Şeyma’nın paylaşımları
Şeyma’nın boşanacağı gün Instagram’ına aşırı enerjik ve pozitif paylaşımlar koyması da çok konuşulan şeylerden biriydi.
Doğrusu kararsız kaldım.
Siyahlar içinde kafesine gidip yeşil çay yudumlayarak ağlaması daha mı gerçekçi olurdu?
Bana kalırsa hayır.
Demek ki rahatlamış, “Oh be!” demiş.
Ya da tam tersi: Güçlü kadını oynamak istemiş Instagram’ında.
Geriye ne kaldı
Geriye tabii ki cümleler kaldı.
Haliyle onları hatırladım.
İşte Şeyma’yla 2017 yılında yaptığımız röportajdan kainata yayılan cümleler:
◊ Acun, “Kulüplerden dans karesi koyma” diyor.
◊ Acun’la arama beddualar giremez.
◊ Gece 3’te Acun’a mesaj attım, doğuruyorum diye.
◊ Bizi görenler, “Siz olmuşsunuz” diyor.
◊ Arkadaşız çok. Aynı mimikle, bakışmayla anlaşıyoruz. Başka bir şeydeyiz artık.
◊ Biz zaten kendimize elma diyoruz. Kes yarıya, birleşiyoruz. “Ruh ikizim” der bana Acun zaten.
Paylaş