Paylaş
Sonunda biri yaz aylarında diğeri de geçtiğimiz günlerde yeni beraber oldukları kişilerle evlendi.
Hatta taraflardan biri baba olmaya hazırlanıyor.
Sertab Erener ve Demir Demirkan’dan bahsediyorum.
İnsan ister istemez onların üzerinden ilişkiler üzerine fikir jimnastiği yapmadan duramıyor:
* 18 yıl beraber olup hiç evlenmemek, sonra ilk çıktığın kişiyle evlenmek... Acaba burada evlenmeyi Demir ve Sertab’tan daha çok onların karşılarına çıkanlar istemiş olabilir mi bilinçaltı tünellerinde?
Yaşanılan koca 18 yılı unutturmak adına...
* İlişki dediğin uzadıkça hem derinleşir hem de derinleştikçe tuhaf bir şekilde pamuk ipliğine bağlı hale gelmeye mi başlar?
Demir ve Sertab’ın geçmiş röportajlarından biliyoruz; felsefeye, spiritüel öğretilere beraber nasıl da merak sardıklarını, bu konularda çok okuyup konuştuklarını...
* Peki insan eninde sonunda -18 yıldan sonra- sıkılır mı? İlişkiden, ilişkinin getirdiği alışkanlıklardan, kendinden, karşısındakinden...
O yüzden mi apar topar bir başka limana kaçıp değişiklik/heyecan ister?
Bu işlerin doğası aslında böyle midir?
Net yanıtları bilmiyorum, ama ilgimi çekiyor.
Sadece bu iki popüler figürün yaşadıkları üzerinden fikir jimnastiği yapıyorum işte.
Tek bildiğim şu: Zor bu işler!
Ve aslında kimsenin deneyimi bir başkasına ışık tutmuyor.
İki (sit com’luk) kız kardeş
Şu sıra İstanbul’da davet çok.
Yeni yıl davetlerinin biri bitiyor, diğeri başlıyor.
Bazen bu davetlerde öyle insanlarla tanışıyorum ki, “Tam sit com’luk karakter!” diye iç geçiriyorum, “Neredesin Gülse Birsel?”
Geçenlerde de öyle oldu.
İki (babaları) zengin kız kardeş, masama oturduğu andan itibaren şenlik başladı.
İşte Benim Stilim yarışmasının herhangi bir bölümünden fırlamış olmaları muhtemel abartılı makyaj/estetik/tak takıştır aksesuvar ve hediye paketi gibi duran kıyafetleriyle...
İster istemez sohbet başladı.
Dahası, ben de merak ettim.
Havada uçuşan cümleleri şöyleydi:
“Geçen hafta sonu Londra’daydım. İlk kez bu hafta sonu İstanbul’da kaldım!”
“Londra’da, Miami’de evimiz var, İstanbul Kemer’de de bir evimiz var ama tam nerede inan bilmiyorum.”
“Miami Art Basel bu sene çok şeymiş ya, hiç art konuşulmamış, millet partiden partiye koşturmuş.”
“(Gece boyu sadece neden meyve yediğinin sorulması üzerine) Kendime bakmam lazım, her gece dışardayım, böyle dengeliyorum napiyim.”
BU DA BİR ŞEY
* Meryem Uzerli’nin dizisi hâlâ çıkmadı ama kendi adını taşıyan maskara markası çıktı. Bu da bir şey...
* Hiçbir medeni şehirde, hele ki en işlek cadde üzerinde ve kaldırımın ortasında baz istasyonu görmezsiniz. Ama Nişantaşı’nda vardır mesela.
Neyse ki Ulaştırma Bakanı baz istasyonu itirafında bulunmuş: İstanbul’da baz istasyonu sayısı 27 bin 110 adetmiş.
Bu itiraf da bir şey...
* Hande Yener yılbaşı gecesi Etiler’de vereceği halk konseri sırasında Serdar Ortaç’la 3G bağlantısı kurup düet yapacakmış.
Ortaç fiziken Etiler’de olup şarkıyı bir-iki kez arka arkaya da söyleyebilirlerdi pekala.
Bu da bir şey...
Paylaş