Serdar ve Tarkan

Serdar Ortaç, Tarkan’ın hem Kral TV hem de uyuşturucu meselesine gönderme yaparak konuşmuş:

Haberin Devamı

“Bu starlık oyunları nereye kadar? 5-10 ay önceyi hatırlayın... Devletin ağzına bakar! Devletin iki dudağına... Der ki alkollü araç kullandın, haydi gel star gel! Yani star olsan ne olur?”
Bir kere şu alkollü araç kullanma örneği pek olmamış Serdar.
Elbette bir star alkollü araç kullanırken yakalanıyorsa hakkında işlem yapılır, gerekirse ehliyeti alınır, filan...
Ama şu laf da nedir: “Devletin ağzına bakar, devletin iki dudağına...”
Bu tehditkâr laftan anlaşılan şu:
“Devlet bazı starların yaptığına aslında göz yumar, bazılarınınkine ise göz yummaz. O yüzden dikkatli olun arkadaşlar”.
Bu mudur? Galiba Atiye şarkısındaki gibi, budur.
Aslında bakarsınız Serdar’ın söyledikleri doğru.
Ama bunu söylerken kullandığı dil/tarz yanlış.
Ve meslektaşına, yani Tarkan’a bu şekilde laf çakmaya çalışması da.
Oysa (tüm arzumuz) bir ünlünün bu tarz “devlet baba isterse gagalar” zihniyetine eleştirel durması.
“Böyle olmaz, olmamalı” demesi.
Ama galiba bizde ütopik böylesi...

Haberin Devamı

Nazan ve Johnny

Nazan Öncel “Hayvan” adlı yeni albümü için görüntüsünü yenilemiş. Saçları Hürrem kızılından ve göz makyajı rengarenk, koyu koyu...
Öncel’in bu hali “Alice Harikalar Diyarında” filminde Johnny Depp’in canlandırdığı şapkacı karakterini anımsatmıyor mu?
Biraz daha makyaj yapsaymış Öncel, aslında o karaktere daha çok yaklaşacakmış.
Şimdi merak ettim tabii: Acaba Tim Burton filmlerini seviyor mu Nazan Öncel? Onun dünyası, karakterleri hoşuna gidiyor mu?
Çünkü gördüğüm o ki, hem albüm kapağında hem kıyafetinde hem de saçında-makyajındaki o rengarenk hal, Burton’ın filmlerinde yarattığı atmosferle, fırça darbeleriyle gayet örtüşüyor.

Tefik ve Derya

Tefik gibi bir karakteri anlamak bizim için kolay.
Çünkü Tefik konuşuyor(du), durmadan konuşuyor(du).
Nihat’la vır vır konuşuyor(du). Susmuyor(du).
Giderayak elenirken bile konuştu.
Derya’ya laf çaktı, “Buradan çıkınca Olimpiyatlar’a katılıp altın madalya alırsın” filan dedi.
Ama Derya gibi bir karakteri anlamak bizim için zor.
Çünkü Derya susuyor, az ve öz konuşuyor. Sadece bakıyor. Mesafeli davranıyor. Oralı olmuyor. İzlemekle yetiniyor. Buda sakinliğinde, bilgeliğinde yaşıyor.
Bu da Tefik gibileri çıldırtıyor işte. Çünkü onlar böyle bir şeyi kabullenemiyor. Kıskanıyor. Ve dolayısıyla aşağılıyorlar.
“Kafası çalışmıyor ondan” diyorlar mesela...
İyi ki Derya gibi SAKİN bir örnek tanıdı Türkiye.
Öfkeden kuduran Tefik’lerden bıkmıştık...

Haberin Devamı

Hande ve Cihan

Özel Hayatlar diye bir tiyatro oyununun varlığından Hande Ataizi oynamasa haberimiz olur muydu?
Eğer sıkı bir tiyatrosever değilseniz, hayır olmazdı.
Bu çok ucuz bir şey mi?
Hayır. Bu karşılıklı bir alışveriş, bir tercih.
Hande Ataizi sayesinde oyunu geniş kitleler izledi. Oyun sık sık medyaya haber oldu.
Peki Hande neden tüm sezon oyunu oynadıktan sonra son birkaç oyuna çıkmayıp kariyerini baltalasın?
Daha çok konuşulmak adına mı?
Sanmıyorum. Zaten çok konuşuldu bu oyun.
Demek ki gerçekten rahatsız oldu sevişme sahnelerinde Cihan Ünal’ın tavırlarından.
Ve işin boyutu kendi aralarında halledemeyecek kadar tatsız bir noktaya gelmiş olmalı ki, sonunda bunlar oldu.
O haklı bu haksız demek istemiyorum.
Sadece bunu bile beceremediğimizi söylemek istiyorum.
Harry Potter’ı canlandıran Daniel Radcliffe’i geçen yıl New York’ta sahnelenen “Equus” adlı oyunda seyretmiştim.
Hem sahnede çırılçıplak kalıyordu Daniel, hem kadın oyuncuyla sevişiyordu.
Yani “Özel Hayatlar”dan çok daha cüretkâr sahneleri olan bir oyundu.
Orada neden böyle arızalar çıkmıyor? Neden oyuncular birbirlerini “çok ileri gittin, azıcık geri git” diye suçlamıyor?
Cinsellik hâlâ bu ülkede -ünlü ya da ünsüz herkes için- bir kara kutu olduğu için mi?

Yazarın Tüm Yazıları