Serdar Turgut - Rojin olayında...

Nasıl Serdar Turgut “Rojin’in zeki olduğuna inanıyorum” diyerek aslında, “Benim yazdığım şeyin espriyi olduğunu anlayamıyorsan çok da zeki değilsin” demeye getirdi ve karşı tarafa haksızlık etti.

Haberin Devamı

Aynı şekilde Rojin de, “Eğer Serdar Turgut 19’uncu yüzyılda yaşasaydı, Freud’un 30 yıl Avrupa’yı dolaşıp seminer vermesine gerek kalmazdı.

Serdar Turgut modelini gösterip ne kadar haklı olduğunu gösterirdi” diye ilginç bir açıklama yaparak Turgut’un abartılı/absürd mizah dediği yazı türüne farkında olmadan bir selam çakmış oldu.

Muhteşem bir şov olacakmış

“This Is It” belgeselini izledikten sonra “Keşke Michael Jackson biraz daha yaşayabilse ve o kadar provasını yaptığı konserini gerçekleştirebilseymiş” diye düşündüm. Çünkü ekibiyle beraber o kadar çalışmışlar, o kadar uğraşmışlar ve yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişler ki işin, tek kelimeyle yazık olmuş.
Belgeselde en çok “Smooth Criminal”a yaptıkları “Gilda”lı klibi ve koreografiyi beğendim.

Şahaneydi.

Kaçırmayın derim, çünkü “This Is It” sadece iki haftalığına gösterimde...

Haberin Devamı

Tuvalet hikayeleri

Bunu bir kadın arkadaşım bizzat yaşamıştı, o gece gülerek bana da anlatmıştı. Anjelique’in kadınlar tuvaletine giriyor bizimki. Malum, kadınlar tuvaleti dediğiniz apayrı bir gezegen. Orada rekabet, makyaj, dedikodu, telefonla konuşma had safhada.

İşte bizim arkadaş da giriyor içeri. Bir kızcağızın, elini ağzına kapamış vaziyette, fısır fısır telefonla konuştuğunu görüyor.. Fısır fısır konuşuyor, ama herkes duyuyor, nasıl bir sesse.

Diyor ki, “Aşkım, teyzemlerdeyim ben bu akşam, gelemiycem inan. Teyzem yeni geldi Paris’ten, çok sitem ediyo aşkım ya, onda kalıcam mecburen. Hadi kapatıyorum, teyzem sesleniyor.”

Hakikaten o sırada biri seslenmiş kıza. Tuvaletin kapısındaki bir başka kız: “Cansuuu, kızımmm hadi ama ya, hoşlandığın tip kaçıcak şimdi, bırak şimdi telleşmeyi.” Cansu yanıt veriyor tabii kızarak: “Ya kızım manyak mısın? Benimkini ekiyordum telefonda.”

Cansu’larda durum bu. Daha çok “idare etmek”le geçiyor hayatları. Ne yardan ne olası serlerden geçiyorlar. Böyle yaptıkları için de ne oluyor?
Boynuzlanan erkekler, e dünya küçük ne de olsa, birbirlerini oradan buradan tanıdıkları için iş ayyuka çıkıyor. Ayyuka çıkınca kıza telefon açıp “Ulan beni madara ettin!” mi diyorlar?

Ne münasebet! Olay yine tuvalette son buluyor.

Ama bu kez erkekler tuvaletinde.

Erkekler tuvaleti de ayrı bir gezegen. Erkekler kadınlar gibi tuvalete girince dedikodu yapmaz, hatta birbirleriyle pek konuşmazlar bile.

Haberin Devamı

İşlerini bitirip çıkmayı tercih ederler. O yüzden orası pek şenlikli değildir.

Daha çok güç mücadelesinin olduğu bir yerdir.

Ve o mücadele genelde ya küfürlü, yumruklu ya da feci bir şekilde kanlı biter.

Son bir haftada neler öğrendim

* Daha önce hiç bilmediğim hukuk bilgilerini...
* Haberin öznesi olmanın çok tuhaf ve zor olduğunu...
* Haberi saptırmanın, manipüle etmenin ne kadar kolay olduğunu/yapıldığını...
* Bir gazeteci olarak bunu yazmak tuhaf ama, arkadaşın da olsa gazeteciyle konuşurken dikkatli olmak gerektiğini... Yoksa aranızdaki telefon sohbetinin -istemediğin halde- röportaj olarak yayınlanabileceğini (Ayşe Özyılmazel’e bu yüzden hala kırgınım).
* Hiç ummadığın, hatta halihazırda polemikte olduğun insanların bile gelip sana “Geçmiş olsun” deme olgunluğunu gösterebileceğini (bakınız: İzzet Çapa).

Yazarın Tüm Yazıları