Paylaş
Sadece herkesi tutkallayacak bir şeye ihtiyaç vardı.
Yani şehvetli sorulara!
Çünkü birbirinden farklı ilgi alanları olan kadınlı-erkekli bir grup aynı ev davetinde bir araya gelince sohbet bir süre sonra dağılıyor. Herkes yanındakiyle iletişime geçiyor ve ortam haliyle gayet çekilmez bir hal alıp “bitse de gitsek” tadına bürünüyor.
O yüzden ilk şehvetli soruyu ben attım ortaya.
“Diyelim ki bu gruptan biriyle beraber olmak zorundasınız. Kimi seçerdiniz? Ve neden?”
Utanan oldu, “Bu nasıl soru?” diyen de.
Ya da tam aksi, “Benim yanıtım çoktan hazır” diye bir an önce içinde yatan aslanı yumurtlamak isteyen de...
Ama takdir edersiniz ki herkes dikkat kesildi.
İkili konuşmalar anında sona erdi ve tek bir amaca yoğunlaşıldı!
Sonunda yanıtlar iki kişi üzerinde yoğunlaştı.
Biri beyni, diğeri bedeni nedeniyle zorunlu beraberlik kapsamına girmişti.
Beyin ve beden; doğrusu hangi taraf daha samimiydi hâlâ emin değilim!
Şehvetli sorular bu şekilde devam etti.
En ilginç sorulardan birini daha söyleyeyim mesela:
“Hangi fantezi size kabul edilemez geliyor? Neden?”
Zor bir soruydu. Ama yanıtlarken herkes hem çok eğlendi hem de inanılmaz itiraflara girişenler oldu.
O geceden anladığım şudur ki:
* “Seks her zaman satar” denilir ya, aslında doğrusu şu: “Seks ya da sekse dair şeyler her zaman anlatılmak istenir.”
* Şehvetli sorulara en aykırı en itirafçı yanıtı verenler değil, tam aksine mahc up, gizemli ve sadık yanıtlar verenler akılda kalır, onlar daha çok merak edilir.
* İlk sekse dair anılar hem komiktir hem de kişiler için bir tür milat. En ilginç anısı olan 1-0 öne geçer!
* “Bu da bir şey mi?” cümlesi, bu soru-yanıt esnasında en sık duyacağınız şeydir.
* Kaçınılmazdır; boyutlar, performanslar, “ben şunu da denedim”ler devreye girer, işin suyu itinayla çıkarılır.
* Ve sonunda onca seks konuşmasından sıkılınır.
Çünkü bu konuşmalar da futbol maçı gibidir.
Uzatmalara girilirse kabak tadı vermeye başlayabilir.
Gazı kaçan şeyler
* Gani Müjde’nin Antalya TV Ödül-leri’nden bahsettiği Pazar Vatan yazısında kendi dizisinin görüntü yönetmenini övmeye doyamaması ve Karayip Korsanları filmiyle Harem dizisini görüntü kalitesi açısından eşdeğer bulduğunu söylemesi...
* Biber gazının Taksim’in bir parçası olup çıkması...
Öyle ki pazartesi günü Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anmak isteyen bir avuç üniversite öğrencisini meydana sokmamak için polisler oradan oraya koştururken gaz kapsülleri de cömertçe havada uçuşuyordu. Sonuçta olay yerinden geçmekte olan sen, ben ve yanı başımızdaki zavallı turistcanlar gaz bulutuna maruz kaldık. Ve acı gerçeği zihnin bir köşesine kazıdık:
Tek yol gaz maskesi!
Nitekim Taksim’de maskesiz dolaşmak yakın gelecekte aptallık işareti olarak bile görülebilir.
Belki şehre bir Monocle ürünü gelir
Monocle tanrısı Tyler Brule, gazetemizin 65. yılı özel eki için verdiği röportajda Twitter’dan, Instagram’dan nasıl da uzak durduğunu nedenleriyle anlatıyor; eski olanı, mesela radyoyu göklere çıkarıyordu. Dijitale mesafeli Brule, bugün Nişantaşı’ndaki Beymen mağazasında olacak ve Monocle Dergisi’ninin kimliğiyle paralel geliştirilmiş ticari ürünlerin burada satışa çıkıyor olması şerefine verilen kokteyle katılacak.
Aslında hem Monocle hem de Brule’nin şunun iyi bir kanıtı: Bir dergi sadece dergi değildir; aynı zamanda bir yaşam tarzı yaratır ve onu empoze eder. Ama elbette her dergi bunu başaramaz.
Paylaş