Paylaş
Elbette bu seçimin etkisi...
O gece gittiğim, önünden geçtiğim her mekan tıka basa doluydu.
Huqqa’sından Lucca’sına kadar.
Bu seçim en çok mekanlara yaradı dersek yanlış olmaz yani.
Çünkü haziranın bu zamanı normalde bu kadar kalabalık olmaz mekanlar.
Ama o gece bırakın oturacak yeri, ayakta duracak yer yoktu.
Herkes sokaklara kadar taşıyordu.
Ah bir de taksi bulmak imkansızdı! Gece yarısı dahi...
Kısacası, çılgın bir cumartesiydi. Seçim heyecanıyla geçen, enerjisi en yüksek cumartesilerden biriydi.
Şeyma’yla beş kez buluşmak kitap için yeterli mi?
Hafta sonu masalarda en çok konuşulan mevzulardan biri de Şeyma Subaşı’nın kitabıydı.
Şeyma sağ olsun, kitabının birçok sayfasını sosyal medyasından paylaştı.
Dolayısıyla kitabı satın almadan, onun paylaştığı sayfalardaki paragraflardan bir fikir edinebiliyordun.
İlk izlenim:
Bu kitabın editörleri ya kitabı aceleye getirdi ya da dikkatsizliklerinin kurbanı oldu.
Şöyle bir cümle var kitapta:
“Benimle ya da Melisamla hiç ilgilisi olmayan haberleri okuyup...”
İlgilisi diye bir şey var mı?
İlgisi diye düzeltmek çok mu zordu?
Birkaç harf hatası da var kitapta.
Geçmiş yerine “geşmiş” yazılmıştı mesela.
Bir yandan da “Acımadı ki” diye kocaman kitabın giriş sayfasına yazmak kimin fikriyse kötü bir fikir. Güya dalga geçmek istemişler ama o etkiyi yaratmıyor.
Bu arada şu mesele asla tuhaf değil:
Şeyma’nın kendini editörlere anlatması ve editörlerin onun anlattıklarından yola çıkarak kitabı yazmış olması...
Popüler figürlerin
kitapları zaten bu şekilde oluyor.
Oturup kendileri mi yazıyor sanıyorsunuz?
Bu şaşırtıcı bir şey değil.
Şaşırtıcı olan şu:
Şeyma’nın editörlerle sadece beş kez buluşması ve beş saatlik anlatımlarla kitabın kaleme alınması...
Beş kez buluşmak yetmiş yani!
Gerçi kitabın Jetgiller ve Tweety’den bahsedilen bölümlerine baktığımda editörlere bu beş buluşma bile fazla gelmiş olabilir!
Ama yine de özenmeliydi editörler.
En azından Tweety’nin ikonik “Bir kedi gördüm sanki” cümlesinin anısına...
Gerçekten işe yaradı
Boğaz’da gezinen ve gece boyu yüksek sesle müzik yapan teknelerden bahsetmiştim ya.
İşletmeci Emre Çapa konuyla ilgili kesin çözüm önerdi: “Sahil Güvenlik’i sık sık ara, işe yarıyor.”
Bir gece teknelerden yine bam bam müzikler, anonslar çılgınca yükselince Sahil Güvenlik’in numarası 158’i aradım.
Hemen açtılar ve “Merak etmeyin gereğini yapıyoruz” dediler, “Zaten çok şikayet var.”
Hakikaten bir saat sonra gürültü biraz azaldı.
Bu topraklarda şikayetin anında çözümlenmesine pek alışık değiliz ya.
İnsan tatlı tatlı bir mutlu oluyor tabii. “İşe yaradı” diye sevinerek...
Paylaş