Åžampanya ile banyo yapan beach çocukları

Günlerden (geçen) cuma. Türkbükü’nün o bildik akşamüstlerinden birindeyiz. "İskele kardeşliği" şeklinde sıralanmış beach club’larda yüksek sesli dans müziği başlamış.

Haberin Devamı

Bir arkadaşımı da alıp ortama akıyorum. Bu gürültüye bir girdik mi konuÅŸulmaz diye, son telefonlarını ediyor arkadaşım. Tedbirli hatundur, öyle böyle deÄŸil.Â

Ve artık "ortam"dayız. Sırasıyla her beach club’ı kolaçan ediyoruz: Suite, Ada Sahil, NaNa, Mio, Maki, People...

En çok iş yapanlar belli oluyor NaNa ve Mio. Tüm kalabalık onlarda. En yüksek sesli dans müziği de.

Ada Sahil zaten bile isteye yapmıyor akşamüstü partisi.

Maki ise geçen yıllarda yapardı ama bu kez daha bir olgun geldi bana.

Mio’ya konuşlanıyoruz. Erdal Acar’ın mekána hediye ettiği jakuzinin yakınlarına bir yere.

Kalabalığın yaş ortalaması 15 - 22 arasında değişiyor. Ortama kart kaçtığımız her halimizden belli...

Biz öylece duruyoruz, gençlerrr dans ediyor. Daha doğrusu edemiyorlar. Kavalyemin "et bebe" adını taktığı bir tane genççç (irisi) koltuğunda zıpladıktan sonra üzerimize düşüyor.

Haberin Devamı

Et bebenin yanından kaçıp minderlere sıvışıyoruz. "Çakkıdı" çalıyor, "aman da hadi kalk oynaşalım kız, hoppidi hoppidi hoplatalım kız".

Tutmuş bu şarkı, belli.

Kitle kıvırıyor sağdan soldan. Bu arada kızlar Süreyya Yalçın’ı plaj ikonu bellemiş adeta: Hepsinde büyük, pırlanta taşlı güneş gözlükleri, mayokiniler üzerine giyilmiş ışıl ışıl plaj kıyafetleri, yüksek topuklular filan...

Ä°ÅžTE, Ä°ÅžTE ORADA!

Ve sürpriz! Kopyalarını gözleme tabi tutmuşken birden Süreyya Hanım’ı görüyoruz.

Meğer jakuzinin oradaki locasında kocası Kerem ve Amerikalı arkadaşlarıyla oturuyormuş.

Biz et bebeler duvarından kendisini görememişiz bir saattir.

Süreyya Hanım habire ruj tazeliyor. Açık pembe ruju gerçekten çok fena gözüküyor.

Ayrıca "Türkiye’nin Paris Hilton’ı" yaftası yapıştırılan kız bu mu?

Geçiniz lütfen, o bir medya (k)abartması. Süreyya, hepimizin hayatta mutlaka bir iki tane tanıdığı o çok süslü "Alamancı kızlar"ın aynısı. Sadece kıyafetleri daha pahalı.

Bu arada bildiniz, Isabelle, yani kısa ismiyle İzo(can) da orada. Elden ele geziyor yine.

Keza aynı gece Bianca’da yapılan bir partide İzocan’ı yine gördük ve yine şaşırdık.

"Isabelle nasıl kurtulur yarabbi" diye ikinci bir yazı daha yazmam yakındır yani...

Haberin Devamı

YAZIK OLDU MOET&CHANDON’A...

Mio’da ritmin hızı yükseldikçe gençççler de deliriyor tabii.

Hepsi istisnasız votka açtırıyor, tanesi en az 390 YTL’lik. Yanında enerji içeceği oluyor mutlaka.

İçki içmekle yetinmeyen de var. Nasıl mı?

Bazısı Miller’larını birbirinin kafasına boca ediyor bazısı da lüks şampanya markalarından biri olan Moet&Chandon’u!

Bu şampanya banyosunu gözümle görmesem inanmazdım. Ama gördüm işte, heyhat...

Birkaç tane genççç (irisi) şişe şişe şampanyayla yıkandıktan sonra Erdal Acar jakuzisine girdi. Ve orada eğlenceye devam etti.

Açıkçası ÅŸaşırdım. Çünkü, saat 16’dan sonra baÅŸlayan bu akÅŸamüstü plaj partilerinin anavatanı Ä°biza’da bile ÅŸampanya banyosu yapanı görmemiÅŸtim.Â

Haberin Devamı

Ayrıca bu kadar kötü bir müzikte bu kadar delirecek ne vardı, onu da çözemedim.

Maça Kızı’nda huzur

Mio’daki tantanadan sonra soluğu Maça Kızı’nda aldık. Tam girişte, hakikaten pek şık olan bikinisiyle (bronzella) Eda Taşpınar rüzgár gibi geçti yanımdan.

Eda Hanım’ın peşi sıra "Nunu" göründü, yani Nurettin Hasman (Kendisine kısaca "Nunu" diyordu cümle alem).

Maça Kızı hep olduğu gibi, eski Bodrum havasında. Burada şampanyayla yıkanan 16’lıklar yok.

En fazla futbolcu Sergen gibi habire mesaj atarak güneşin batışını kaçıranlar var.

Ship a Hoy’a absenth testi

n Bana sorarsanız Türkbükü’nde denize girilmez. Zaten işi bilen orada denize girmiyor, tekneyle açılıyor. Ve açılanların en çok uğradığı koylardan biri, İber Otel’den sonraki Cennet Koyu.

Haberin Devamı

n Bu koy, aynı zamanda benim kaldığım otelin, yani Atami Oteli’nin bulunduğu koy. Gerçekten burada nefis bir deniz var. Habire foseptiklerin patladığı gürültülü bir denizde yüzmektense gündüz buralarda takılmak en iyisi.

n Atami Otel’e gelince... Otel eski görünümlü, ama odaları konforlu. Zaten 32 odası var. Öğle ve akşam yemekleri için Sibel Can, İhsan Kalkavan gibi isimler Türkbükü’nden tekneyle gelip buraya demirliyor. Atami’ye karadan ulaşmak için de İber’den sonraki yolu takip etmeli. İki kilometrelik asfaltsız bir yolu var, onu da belirtmeli.

n Eğlenceseverler için fazla sessiz sedasız bir otel tabii (bu yüzden olsa gerek hafta sonu buraya 40 yaş üzeri için "Goldies Tur" yapılıyor). Bir yandan da otel her yere yakın, gece taksiyle Türkbükü’ne beş dakikada zıplamak mümkün.

Haberin Devamı

n Gece Türkbükü’ne gidilirse nereye zıplanır? Ship A Hoy’a tabii. Burası gerçekten iyi müzik çalıyor ve her daim kalabalık. Ama ne yazık ki kimse dansetmiyor. Sonsuz bir kasıntılık sözkonusu. Bu arada Ship A Hoy’un bazı tanıdık müşterilerine Türkiye’de yasak olan Absenth’ı sattıklarını duymuştum. O gece garsona sordum, "Var mı?" diye. "Yok abi" dedi, "Hem yasak bilmiyor musun?". Şöyle demedim tabii garsona, "Biliyorum, test ediyorum sadece".

Bodrum-ÇeŞme hattI

Bodrum ve ÇeÅŸme’de sezon nihayet açıldı. Tüm beach’ler önceki haftalara göre daha kalabalıktı. Bugün BODRUM Ä°ZLENÄ°MLERİ’ni okuyacaksınız, cumaya ÇEÅžME’yle devam edeceÄŸiz.Â

Yazarın Tüm Yazıları