Paylaş
CNBC-e Business dergisi de Türkiye’nin en yaşanılabilir kentlerini seçmiş.
Üstelik bu listeyi üçüncü kez yapıyorlarmış.
Şimdi gelelim listedeki “yaşanası” yerli şehirlere...
1. ANKARA: Şaşırtıcı bir sonuç değil. Ankara cidden yaşanılası bir şehir.
Tamam, İstanbullular Ankara’nın bir tek “İstanbul’a dönüşünü” severler.
Bu şehri sıkıcı, denizsiz ve bürokratik bulurlar. Kısmen doğru.
Ama Ankara’nın kent hayatı iyidir, ucuzdur, çok gençtir. İstanbul’daki gibi insanı yormaz. Ayrıca derginin “yaşanılabilir” kriterlerine en çok uyan kent de burası.
Güvenlik iyiymiş, çevre düzenlemesi de öyle. Üniversite mezunu sayısı fazlaymış.
2. ESKİŞEHİR: Bu da şaşırtıcı değil. Eskişehir, dinamik öğrenci potansiyeli ve vizyon sahibi belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen sayesinde bambaşka bir yer oldu. Tek kusur; bu şehrin barlarında içerken, sokaklarında dolaşırken şu egemenliği dibine kadar hissedip fena halde ezilmeniz: “Evet herkes üniversite öğrencisi, ben değilim.”
3. ISPARTA: Bakınız bu şaşırtıcı. Hiç gitmedim bu şehre. Ama derginin tüm kriterlerinden geçer not almış. Sanat hariç! Isparta’nın tiyatroyla arası hiç yokmuş mesela. Hatta şehrin tiyatro seyircisi oranı Şırnak’tan bir adım yukarıdaymış.
4. TRABZON: Gittim gördüm. Sosyal hayatı yetersiz, ama o yetersizliğe rağmen hareket had safhada. Genç nüfus çok.
Ancak güvenli olduğundan pek emin değilim Trabzon’un.
Silah taşımayı seviyorlar çünkü. Mekanlarda durup dururken kavga da çıkabiliyor.
5. İSTANBUL: Ne denilebilir ki İstanbul için?
Herkes İstanbul içinde başka bir İstanbul yaşıyor çünkü.
Kimine göre yaşanılır, kimine göre yaşanmaz.
6. ARTVİN: Dergi burası için, “dengeli bir şehir izlenimi veriyor” demiş.
Merak ettim Artvin’i şimdi. Peki hâlâ listede Gaziantep’in, Bursa’nın olmamasına ne demeli?
7. BOLU: Burası hiç aklıma gelmeyen bir şehirdi, ne yalan söylemeli...
8. ANTALYA: Bu şehre karşı önyargılıydım. Apartmanlarını sevimsiz ve sıradan, şehir planlamasını dağınık buluyordum. Ama en son gittiğimde kent hayatını beğendim. Kozmopolit bir kere. Bu özelliği sevin ya da sevmeyin; her tip insan var. Dolayısıyla sürpriz de...
9. İZMİR: Dokuzuncu sırada yer almaya eminim İzmirliler bozulacaklardır.
Ama derginin kriterlerinden geçer not alamamış İzmir.
Özellikle de güvenlik konusunda!
Meğer İzmir, Türkiye’nin en az güvenli kentiymiş.
Bence ilginç, acaba gerçekten öyle mi? Sonuçta ben turist olarak gidiyorum hep bu şehre. Üç gün kalıp dönüyorum en fazla. İçinde yaşamak başka tabii.
10. RİZE: İtiraf ediyorum, en az Bolu kadar şaşırdım... Gidip görmek lazım diyorum.
Cenk Eren ‘Batakhane’ açıyor
Cenk Eren’in Harbiye’de açtığı Piyasa yaz boyunca açık kaldı ve mekan kapalı olmasına rağmen neredeyse hiç boş kalmadı.
Hafta sonu geç bir saatte gittim, yine öyleydi. Tıklım tıkış.
Orta yaşlı sosyetik teyzeler de vardı. Modellik yapan genç kız da.
Etrafa caka satan genç oğlan da...
Birbirinden farklı bu insanları Piyasa’da toplayan iki anahtar şey var: Birincisi, mekanın sadece Türkçe pop çalması.
İkincisi de, kimsenin kimseyi rahatsız etmemesi. Kendi haline bırakması...
Cenk Eren şimdi Piyasa ve Pavyon’dan aldığı güvenle bir mekan daha açıyor.
Bu kez Kurtuluş civarında, mekanın adı da “Batakhane”.
Kasım sonuna yetişecek olan Batakhane’nin komik ve eğlenceli bir yer olacağı aşikâr.
Eğer Cenk bir mekan dörtlemesi yapacaksa ileride, dördüncü mekanın ismi için en kuvvetli adayım şudur o halde: Düşük!
Kenan Doğulu’nun Isparta’sı ve milli takım şarkısı
Kenan Doğulu “yaşanılabilir şehirler” listesinde Isparta’nın üçüncü olacağını önceden kestirip mi orada öğrenci olmayı seçti bilemiyorum.
Ama hafta içi böyle bir haber vardı gazetelerde:
Kenan Doğulu bu şehirdeki Süleyman Demirel Üniversitesi’nin müzikoloji bölümüne kayıt yaptırmış.
Müzikal kariyerini “müzikolog” olarak taçlandırmak istiyormuş.
“Vardır bir bildiği herhalde” deyip Kenan Doğulu’yla ilgili yeni bir haber vereyim.
Milli Takım için bir şarkı yaptı Doğulu.
Hali hazırda o şarkının kayıtlarıyla uğraşıyor bugünlerde.
Pek yakında bu şarkı çalınacak tüm maçlarda.
Paylaş