Paylaş
Yeni durumlara sürekli adapte olmak yorucu olduğu kadar, ekstra emek harcamak, eski planları unutup yeni planları devreye sokmak demek.
Mesela Contemporary İstanbul.
Bu ay ortasında gerekli tüm önlemler alınarak, rezervasyonlu sistemle 15’inci kez yapılacaktı. Her şey planlanmıştı.
Ama hafta sonu yasaklarının gelmesiyle fuarın gezileceği günler haliyle azalmış oldu. Bu noktada CI ekibi fuarı tamamen iptal etmek yerine hızlı bir karar aldı, ki bu noktada hepimizin içine işlemiş o şahane “pratiklik” devreye giriyor işte:
Fuar daha önce açıklanan tarihlerde başlayacak, ama sadece dijital ortamda izlenebilecek.
Üstelik süre uzun. 21 Aralık’tan 6 Ocak’a kadar.
Fiziksel fuar ise 2021 Nisan ya da Mayıs’ta. Net bir tarih, doğal olarak, verilemiyor.
Contemporary İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli plan değişikliğiyle ilgili şöyle konuşuyor:
“Yarın açabilecek kadar hazır ve istekli olmamıza rağmen, mevcut koşullarda fuarımızı başlatmanın sanat gibi yapıcı, yaratıcı ve iyimserlik yüklü bir ortamın doğasına uymayacağı kanısına ulaştık.”
Güreli haklı, ama her şeye rağmen dijital fuarı düzenlemeleri de evde kalanlar şahane bir haber.
O zaman online fuarın web adresini şimdiden not edin: virtual.contemporaryistanbul.com
Kendisinin efendisi bir Tilbe
Yıldız Tilbe bu.
Kafasında ne varsa çat çat söyler, kimseye yaranmak, politik olmak gibi bir derdi hiç yoktur.
Aşı çıkışı da aynen öyleydi, çat pat ve güm:
“Ne aşı, ne çip, ne HES. Kabul etmiyorum.”
Aşıya dair hissiyatını anlayabiliyorum.
Kişisel olarak
benim de karışık, ama HES’i yok mu gerçekten Yıldız Tilbe’nin?
Aylardır hiç uçağa binmesi ya da otelde kalması gerekmedi o zaman.
Aşırı tuhaf
Şöyle başlayan bir kitabın ilgimi çekmemesi kaçınılmazdı:
“Tuhaf biriyim ben. Aşırı tuhaf biri.
Ve bugüne kadar kimseye tam olarak itiraf etmesem de hayatım boyunca verdiğim en büyük uğraş, en gizli hedef hep ‘normal’ olmaya çalışmak oldu.
Ne kadar uğraşsam da bu isteğim yerine gelmedi, genel olarak pek beceremedim. Oysa dedim ya, geçmişte çok istedim böyle algılanmayı, bir şekilde normal bulunmayı.”
Kitabın yazarı Eftalya Köseoğlu.
Kitabının ismi “Aşırı Tuhaf”.
Kısa bir bölümünü aktardığım itirafla başlayan kitap sorularla devam ediyor.
Tam 150 adet soruyla!
Daha önce pek çok kez karşılaştığımız, zaman zaman da kaçtığımız sorular.
Köseoğlu hepsine kendince yanıt aramaya çalışıyor.
İşin içine okuyanı da katıyor.
Ama ben de itiraf edeyim o zaman: Kitabın en çok ilk kısmını sevdim.
Yazarın aşırı tuhaflığını sahiplendiği o kısma.
Samimi olmak için çabalamadan samimi olduğu için...
Karantinada insanı ne çıldırtır
1. Problemli kombiler:
Gözüm aydın, 17 yıllık geçmişi olduğunu öğrendiğim kombim teklemeye başladı. Seviyor-sevmiyor papatyaları gibiyim şu sıra: Bir ısıtıyor, bir ısıtmıyor... Ya da kombim bipolar, farkında değilim.
2. Doğrulama kodları ve şifreler:
Dijital dünyanın en gıcık şeyi doğrulama kodları. “Telefonunuza gelen kodu giriniz” cümlesinden ya da bin kez unuttuğum şifrelerden, içinde harf, rakam ve yetmedi bir de büyük harf barındırması gereken yeni şifrelerden gına geldi.
3. Online sipariş sorunları:
“O ürün yoktu, yerine şunu koyduk, o yüzden 10 lira fazla ödüyorsunuz” şeklindeki kazık market mesajları ya da benim gibi kilo/gram olayını karıştırınca başına gelenler: Buzdolabında fazla fazla biriken ürünler, tarihi geçenler...
Sipariş verme konusunda online bir kurs açılır mı acaba? İlk giden ben olurum herhalde.
Paylaş